Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve LetonyaCumhurbaşkanı Andris Berzins, baş başa ve heyetlerarası görüşmelerin ardından Cumhurbaşkanlığı ikametgahında ortak basın toplantısı düzenledi.
Letonya Cumhurbaşkanı Berzins'e, kendisine ve heyetine gösterilen yakın ilgi için teşekkür ederek konuşmasına başlayan Erdoğan, 11'inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 2013'te Letonya'yı ziyaret ettiğini, Berzins'in de Nisan 2014'te Türkiye'ye geldiğini, karşılıklı üst düzey temasların ardından gerçekleşen bu resmi ziyaretin de ilişkilerin ulaştığı noktayı göstermesi bakımından önemli olduğunu söyledi.
Letonya'nın NATO üyeliğine destek veren ülkelerin başında Türkiye'nin geldiğine dikkati çeken Erdoğan, 2006 yılında NATO'nun "Baltık Hava Polisliği" misyonu çerçevesinde bölgenin hava sahasının korunmasına fiilen katkı sağladığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Berzins ve beraberindeki heyet üyeleriyle gerçekleştirilen görüşmelerde ikili ilişkiler çerçevesinde gelecekte neler yapılabileceğinin ele alındığını aktaran Erdoğan, ziyaretinde kendisine eşlik eden bakanların da mevkidaşlarıyla görüşeceklerini dile getirdi.
Bu görüşmelerde iki ülke arasındaki işbirliğinin her alanda ileriye taşınması yönünde atılabilecek adımların ayrıntılarının görüşüleceğini kaydeden Erdoğan, "İki müttefik ülke olarak bölgemizdeki önemli gelişmeler ve uluslararası meseleler hakkında görüş alışverişinde bulunduk" dedi.
"Türkiye'ye rağmen ABD bu işi yapmıştır"
Toplantının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, "Peşmergelerin Kobani'ye geçişiyle ilgili teklifi ABD'ye kendisinin yaptığı hatırlatılarak, bu teklifin PYD'ye silah yardımının bir alternatifi olup olmadığı ve geçişle ilgili ayrıntıların netleşip netleşmediğine" ilişkin soru üzerine, şunları söyledi:
"Her şeyden önce Sayın Obama’ya bizim teklifimiz, önerimiz şu olmuştur; eğer Amerika ve Türkiye, bizler teröre karşıysak, ki Türkiye olarak biz karşıyız, Amerika’nın da teröre karşı olduğunu bu konudaki hassasiyetlerini bilen bir siyasetçi olarak, bir cumhurbaşkanı olarak PYD’nin, PKK’yla aynı durumda olduğunu kendilerine telefon görüşmemde ifade ettim. ‘O da bir terör örgütüdür’ dedim. 'Dolayısıyla burada PYD’ye yapacağınız yardımlar bir terör örgütüne gitmektedir. Şu anda PYD saflarında PKK’nın lider kadrosunda olup, orada savaşan kişiler var', bunları da kendilerine ifade ettim. 'Burada iki önemli grup var ki bunlar Kobani’de önem arz edebilen veya iş görecek gruplardır. Özgür Suriye Ordusu birinci tercihimizdir, ikinci tercih Peşmergelerdir ve biz Peşmergelere ülkemiz üzerinden kontrollü bir şekilde geçmelerine müsaade ederiz’ dedik."
PYD'nin ilk etapta Peşmergeleri kabul etmediğini dile getiren Erdoğan, "Daha sonra, biliyorsunuz, Peşmergeleri kabul etti ve Peşmergelerle ilgili de Kuzey Irak Yerel Yönetimi'nin belirlemiş olduğu sayıya da sıcak bakmadılar ve en sonunda 200 rakamında anlaştıkları haberini dün almış bulunuyorum ve tabii bu arada Amerika özellikle Kobani’ye indirmekte olduğu silahlarda artık her şey belgeli, delilli biliyorsunuz bu silahların bir kısmının IŞİD terör örgütünün eline geçtiğini gördük" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu bizi doğruluyor ve diğerleri de PYD’ye geçti. Peki PYD’ye ve IŞİD terör örgütüne geçen bu silahlarla ilgili olarak Türkiye bu işe olumlu baktı mı, hayır bakmadı. Türkiye’ye rağmen Amerika bu işi yapmıştır ve ben kendilerine şunu da söyledim; dedim ki ‘Şu anda Kobani sizin için stratejik bir yer değil. Olsa olsa Kobani bizim için stratejik bir yerdir ve bu konuda hassasiyeti göstermesi gereken de biziz. Peki şu anda Kobani’de yaşayan var mı? Yok. Sivil halk zaten benim ülkeme geldi geçti ve 200 bin insan Kobani’den bizim ülkemize geçerken şu anda Avrupa’da 130 bin kişi var. Yani tüm Suriye’den Avrupa’ya göç edenlerin sayısı 130 bin; sadece Kobani’den bizim ülkemize üç haftada geçenlerin sayısı 200 bin. Bu çelişkileri görmemiz lazım ve bugüne kadar 300 bini aşkın insan Suriye’de öldürülürken tüm dünya neredeydi? Bu soruya cevap bulmamız lazım. Kobani'de bu kadar hassassınız da Suriye'nin tümünde niye bu hassasiyet yok? İki, Irak’ın üçte biri IŞİD terör örgütünün işgali altında, peki orada şu anda ne yapılıyor, bu da tabii önem arz ediyor. Bu soruların cevabının bulunması gerekir diye düşünüyorum."
Türkiye'nin AB üyeliği
Türkiye'nin AB adaylığı ve Letonya'nın Türkiye'nin AB üyeliği sürecindeki rolüne ilişkin soru üzerine Erdoğan, Türkiye'nin AB adaylık sürecinin 50 yılı bulduğunu belirterek, "Sene 1963, sene 2014, 51 yıl. Ne yazık ki Türkiye bu süreç içinde sürekli oyalanan bir ülke olmuştur" dedi.
AB'nin geçmişine de değinen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Aslında bir demir-çelik birliği olarak başlamış, daha sonra ekonomik iş birliğine dönüşmüş. Şimdi ise artık siyasi ve sosyal bir birlik olarak ortadadır. Türkiye, bu süreçte Letonya gibi dost ülkelerin desteğini hep yanında hissetmiştir. Ama tabii öyle bir yapı var ki bir ülkenin hayır demesi halinde siz herhangi bir faslı açamıyorsunuz. Başbakan olduğum zaman bu fasılların sayısı on beşti, ama şimdi bu fasılların sayısı 35 oldu. Böyle bir yapı var. Bunların içinde de biz şu ana kadar 14 faslın bir tanesinin 'aç-kapa'sını yapabildik. Diğerlerinin sadece açılması söz konusu, kapanması yine yok. Bunların hepsi oyun esnasında ortaya çıkmış yeni şartlar. Bu şartların içinde şu anda sadece açılmasının yapılmasını konuştuğumuz bir dönemde dahi, mesela 17. fasıl enerji faslıdır. Enerji faslıyla alakalı Türkiye her şeye hazır ama enerji faslı noktasında hala bir karar verilmiyor. Aynı şekilde 23 ve 24. fasıllar var. Birisi yargıyla alakalıdır, birisi adalet, özgürlük bununla alakalıdır. Bununla ilgili olarak da şu anda hala maalesef bir tıkanma söz konusudur."
Erdoğan, Letonya'nın gelecek yıl ilk 6 ayındaki dönem başkanlığı sürecinden umutlu olduklarını belirterek, "Biz inanıyoruz ki Letonya'nın dönem başkanlığında eğer bu mevcut üyeler içinde siyasi bir tavır takınılmazsa burada 3-4 faslın açılabileceği inancındayız ve bundan dolayı AB üyesi ülkelerle ilgili bakan arkadaşlarım, gerek Avrupa Birliği bakanım, gerekse Dışişleri Bakanımız yoğun bir çalışma içindeler" dedi.
Çözüm süreci
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Avrupa Birliği'nin ilerleme raporunda çözüm sürecine ilişkin övgüler yer aldı. Bununla ilgili Türkiye'nin yeni yol haritasına göre çözüm süreci nasıl ilerleyecek?" sorusu üzerine, buna ilişkin çalışmaların Başbakanlığı döneminde başladığını anımsattı.
Bu dönemde çözüm sürecine ilişkin yoğun gayretle çalışmalar yapıldığını ifade eden Erdoğan, bu konu ile ilgili Türkiye'de farklı gruplara yönelik adımlar atıldığını belirtti. Erdoğan, "Bu cömert adımlar bugüne kadar geldi. Bu çözüm sürecini hazmedemeyen gruplar var. Özellikle bölücü terör örgütü burayı tıkamak için, önünü kesmek için, uzantısı olan siyasi partinin de ne yazık ki bu istikametteki gayretleri sebebiyle bazı sıkıntılar yaşanıyor" dedi.
Hükümetin, bu konuda son aldığı kararlarla yeni bir taslak üzerinde çalışmasını tamamlandığını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu taslakla ilgili Grup Toplantısı'nda Sayın Başbakan, bunları açıkladı. Bunu, bir Bakanlar Kurulu kararı haline getirip, zannediyorum parlamentoya sunacaklar. Kendilerinden de aldığımız bilgi bu istikamette. Ondan sonra sürecin daha da güçleneceğine inanıyorum.
İnanıyorum ki tüm halkımız, çözüm süreci noktasında ittifak halinde. Buna tüm sivil toplum örgütlerinin ve siyasi partilerin de destek vermesi süreci çok daha güçlü kılacaktır."
"Temennimiz, Ukrayna üzerinde farklı tasarruflar yapılmamasıdır"
Erdoğan, bir başka gazetecinin "Türkiye coğrafya olarak Irak ve Suriye'deki sorunlar ile Ukrayna ve Kırım'daki sorunların arasında. Bu durumda Moskova ile ilişkileriniz nasıl etkileniyor, Putin'in politikalarını kınıyor musunuz?" sorusu üzerine de Türkiye açısından Irak-Suriye'nin güneyde bir sıkıntı bölgesi olduğunu söyledi.
Türkiye açısından Ukrayna'daki gelişmelerdeki bir boyutun da Kırım olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Kırım'da Rusya'nın oraya el koyma konusu, 'orada bizim tarihi haklarımız' gibi yaklaşımlarını kabullenmediğimizi kendilerine ifade ettik. Bunu Sayın Putin'e de söyledik. Orada Kırım nüfusunun yüzde 14'ü Kırım Tatarı'dır. Bunlarla ilgili düşüncelerimizi kendileriyle paylaştık" diye konuştu.
Erdoğan, Türkiye'nin bir NATO ülkesi olduğunu hatırlatarak, şunları kaydetti:
"NATO ülkesi olarak, bu noktadaki kanaatlerimiz de sonuç bildirgesinde yerini almıştır. Rusya'nın bölgede özellikle Ukrayna'ya yönelik attığı adımı da özellikle Başkan Poroşenko ile konuştuk. Aynı şekilde Sayın Putin'le de konuştuk. Artık, bu bölgenin bir barış havzası olarak devam etmesi gerektiğini, bu tür el koymaların, bu tür kan gözyaşı dökmenin hiçbir anlamı olmadığını da ifade ettik. Bu ifadelerimiz karşısında dünyadan da gelen baskılar oldu."
Erdoğan, "şu anda bir barış sürecinin başlamış vaziyette" olduğunu belirterek, "Temennimiz o dur ki bu barış süreci, artık sürekli olur ve Ukrayna üzerinde farklı tasarruflar yapılmaz. Görüşmelerimiz devam ediyor ve devam edecektir" dedi.
Tarım ve sağlık alanında işbirliği
Basın toplantısı öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Letonya Cumhurbaşkanı Berzins huzurunda iki anlaşma imzalandı.
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker ile Letonya Tarım Bakanı Janis Duklavs, iki ülke tarım bakanlıkları arasında tarım alanında teknik, bilimsel ve ekonomik işbirliği öngören protokole imza attı. Sağlık Bakanlığı ile Letonya Sağlık Bakanlığı arasındaki niyet mektubuna da Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Eyüp Gümüş ve Letonya Devlet Sekreteri Rinald Mudzinc imza koydu.
"Türkiye'nin IŞİD terör örgütüne destek dediği iddiaları tamamen yalan"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye-Letonya İş Forumu'nda yaptığı konuşmada da "Bakın şu anda ABD veya Avrupa'da kimi uluslararası medya kuruluşlarının tamamen art niyetli şekilde bir koro halinde Türkiye ekonomisine karşı asılsız ve mesnetsiz eleştiriler yaptıklarını görüyoruz. Bu haberlerin diline, üslubuna, ortaya atılan iddialara bakıldığında ortada bir kampanya olduğu ve kampanyanın da aynı odaktan beslendiği görülecektir. Aynı tavrın kredi derecelendirme kuruluşlarının bazıları tarafından da yine tamamen art niyetli şekilde pompalandığına zaman zaman şahit oluyoruz. Bu kampanyalara rağmen Türkiye ekonomisi büyümeye devam ediyor." dedi.
Erdoğan, Türkiye'nin IŞİD terör örgütüne destek dediği iddialarına ilişkin de "Bu iddia tamamen yalandır. Bu iddia hiç bir delile, hiçbir belgeye, bilgiye dayanmıyor. Tam tersine Türkiye IŞİD'e de IŞİD'i doğrudan sebeplere de çok güçlü şekilde karşı çıkmış, uyarılarını da tüm dünyaya güçlü şekilde yapmış bir ülkedir." diye konuştu. (AA)
Copyright © MYNET A.Ş. Telif Hakları MYNET A.Ş.'ye Aittir.