ANKARA (ANKA) – Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Bilim insanlarımız ve bilim kurumlarımız, toplum gerçeklerinden kopmamalı, meraka dayalı araştırmanın yanı sıra dertlere derman olmayı da hatırdan çıkarmamalıdırlar. Bu iklimi oluşturmak için, ilk ve en önemli adım olarak, demokrasilerdeki toplum adına karar verici konumunda olan örgütlerin, kurumların ve siyasi partilerin bilim perspektiflerini geliştirmeleri gerekiyor" dedi.
Başbakan Erdoğan, Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu Toplantısının açılışında konuştu. Erdoğan, 2008 yılında, TÜBİTAK'ın koordinasyonunda yürütülen çalışmaların sonucunda "Bilim ve Teknoloji İnsan Kaynağı Stratejisi ve Eylem Planı" hazırlanacağını belirterek, bu eylem planının bilim insanlarının mevcut sorunların giderilmesinde ve Türkiye'nin bir cazibe merkezi olmasında yol göstereceğini söyledi.
-"AR-GE HARCAMASI 4 KATINA ÇIKTI"-
Özel sektörün, Ar-Ge faaliyetlerini sahiplenmesinin önemine değinen Başbakan Erdoğan, "Memnuniyetle görüyorum ki kamu kaynaklarından bu alana ayrılan payın artması, özel sektörün bilim ve teknoloji alanındaki faaliyetlerine de ivme kazandırdı. Tarihimizde ilk kez 2007 yılında, özel sektörün Ar-Ge harcamaları kamu fonlarını yakaladı. 2007 yılında özel sektörün Ar-Ge harcaması, 2002'dekinin 4 katına çıktı. Bu çerçevede, Ar-Ge ve yenilik yoluyla ülke ekonomisinin uluslararası düzeyde rekabet edebilir bir yapıya kavuşturulması için gerekli yasal düzenlemeleri hayata geçirmeye devam ediyoruz" dedi.
Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanan bir raporda, Türkiye'nin, Çin, Hindistan, ABD, Kanada, Rusya gibi ülkelerle birlikte, gelecek dönemde uluslararası yatırım yapmaya elverişli ilk 15 ülke arasında gösterildiğini belirten Erdoğan, 22 milyar dolar seviyesindeki uluslararası yatırımla geçtiğimiz yıl Türkiye'nin dünyada 23. sırada yer aldığını söyledi. Erdoğan şöyle devam etti:
"Özel sektörümüzün, kendi özgün teknolojisi olmadan var olamayacağı bilinci içinde, bu alana daha fazla yatırım yapacağını düşünüyoruz. Hükümetimiz bunun için gerekli iklimin geliştirilmesine her türlü katkıyı veriyor ve vermeye devam edecek. Bu noktada küresel mali krize bir kez daha temas etmek istiyorum. Kriz şartları, gerek bölgesel, gerek küresel istikrar ve dayanışmanın önemini daha fazla hissettiriyor. Devam eden küresel krizle şirketlerin ve ülkelerin tek tek mücadele ederek başa çıkabilmesi mümkün görünmüyor. Uluslararası dayanışmalar ve ortaklıklar kaçınılmazdır."
-"İL YENİLİK PLATFORMLARI PROGRAMI BAŞLATILACAK"-
Bilim ve araştırma faaliyetlerinin tüm yurt geneline yayılması için atılan bir adımın da "Elektronik Kaynaklar Ulusal Akademik Lisansı" (EKUAL) projesi olduğunu kaydeden Erdoğan, TÜBİTAK tarafından 2006 yılından itibaren hayata geçirilen projenin bilimsel veri tabanları ve kaynaklarına elektronik ortamda erişimi sağladığını söyledi.
2009 yılında TÜBİTAK tarafından bir "İl Yenilik Platformları Programı" başlatılacağını ifade eden Erdoğan, "Bu platformlardan beklentimiz, illerimizi özgün kılan doğal, sosyal, kültürel, beşeri ve ekonomik değerleri, bilim, teknoloji ve yenilik yoluyla faydaya dönüştürecek projelerin hazırlanmasının sağlamasıdır. Her ilimizin kendi potansiyeline uygun olarak ortaya konacak bu vizyon ve projeler, söz konusu ilde, gerek kamu kurumları, gerekse de Avrupa Birliği tarafından sağlanan fonların daha etkin şekilde kullanılmasını sağlayacak" dedi.
-"TOPLUM GERÇEKLERİNDEN KOPMAYIN"-
Doğru ve derin bilgiyi üretmenin ve yaymanın büyük çaba, azim ve kararlılık istediğini söyleyen Erdoğan şöyle devam etti:
"Aklınızı gönlünüzle birleştirip bu yolda yoğunlaşmanız gerekiyor. Bunun için, bilim insanlarımız ve bilim kurumlarımız, toplum gerçeklerinden kopmamalı, meraka dayalı araştırmanın yanı sıra dertlere derman olmayı da hatırdan çıkarmamalıdırlar. Bu iklimi oluşturmak için, ilk ve en önemli adım olarak, demokrasilerdeki toplum adına karar verici konumunda olan örgütlerin, kurumların ve siyasi partilerin bilim perspektiflerini geliştirmeleri gerekiyor. Bilim, sadece belli programlarda veya beyannamelerde yer verilen bir başlık olmaktan çıkmalıdır. Bilim ve teknolojinin dertlere derman olması için, katma değer üretmesi için, somut yaklaşımlar ve tutumlar ortaya konmalıdır. Bilim ve teknoloji politikaları, hükümetler üstü bir öneme sahip. Bunun için, tüm kurumların bilim-teknoloji politikaları konusunda ortak bir akıl etrafında birleşmesi önem taşıyor. Son yıllarda gerçekleştirilen atılımlar ne kadar önemliyse, bu çabaların sürdürülebilirliğinin sağlanması da o kadar önemlidir. Hükümet olarak bilim insanlarımıza verdiğimiz desteği kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz. Bu vesileyle, ülkemizin aydınlık geleceği için çaba sarf eden bilim insanlarımız ile ilgili tüm kurum ve kuruluşları yürekten kutluyorum. Hayatlarını bilimin hizmetinde geçirmekte olan tüm bilim insanlarına, şahsım ve hükümetim adına şükranlarımı sunuyorum."