HABER

Erdoğan: "KKTC'ye balık tutmayı öğretmek lazım"

ANKARA (İHA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 2004 yılında Kofi Annan'ın hazırladığı raporun hala sümenaltı olduğunu belirterek, "Bu rapor neleri içeriyor? Bunun açıklanması lazım. İnanıyorum ki bu açıklanınca birçok şeyi de meydana çıkaracaktır" dedi.

Erdoğan ayrıca, Kıbrıs'ta devam eden müzakerelerin bir an önce olumlu istikamette neticelendirilmesini istediklerini kaydederek, "Bizler de olaya olumlu bakıyoruz. Ama eğer Rum tarafı olumsuz yaklaşıyorsa o konuda bir şey diyemem. Şu ana kadar bazı olumsuz sinyaller alıyoruz. Bunlar tabii doğrusu bizi üzüyor. Bizler Türkiye olarak hep bir adım önde olacağız dedik. Bir adım önde olmaya devam ediyoruz. Ama Rumlar bu noktada maalesef olumlu yaklaşım içinde değiller" diye konuştu.

Başbakan Erdoğan ve KKTC Başbakanı Derviş Eroğlu, yaklaşık 2 saat süren baş başa ve heyetlerarası görüşmelerin ardından ortak basın toplantısı düzenledi. Başbakan Erdoğan, açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını cevaplandırdı. Erdoğan, bir gazetecinin ziyaretler öncesinde Ankara'dan ne kadar para alındığının merak edildiğini belirterek, "Neler yanlış gidiyor ki, yıllardır KKTC Başbakanları buraya gelip para alıp dönüyor? Neler yanlış gidiyor ki, bu kadar senedir hala Kıbrıslı Türkler balık tutmayı öğrenemedi, hala balık alıp geri dönüyorlar?" sorusu üzerine şunları söyledi:

"Zaten sorunun cevabını siz son cümlenizle verdiniz. Yani balık almaya gelen ve balık tutmayı bilen bir anlayış; bunu başarmak lazım, bunu halletmek lazım. KKTC'de bu yolda bazı gelişmeler olsun diye biliyorsunuz biz 6.5 yıllık iktidarımız döneminde Kuzey Kıbrıs'ın altyapısına çok önem verdik. Altyapının gelişmesine çok önem verdik. Yani nakit yardım veya nakit destek yanında biz ağırlıklı olarak altyapıyı güçlendirelim istedik. Ve bundan 7-8 yıl önce benim gezdiğim Kuzey Kıbrıs ile bundan sora her gidişimde bir Kuzey Kıbrıs'ı bölünmüş yollarıyla görmenin bahtiyarlığını yaşıyorum. Diğer yandan turizmde ciddi yatırımların olduğu bir Kuzey Kıbrıs var artık. Sanayileşmede artık yavaş yavaş en azından gıda sektöründe bazı gelişmeler var. Bunlar yeterli mi, değil. Biz başta TOBB ve İTO olmak üzere kendilerini Kuzey Kıbrıs'ta yatırıma teşvik ettik. Kuzey Kıbrıs'ımızda bu yatırımların olması gerekliliği üzerinde duruyoruz. Bu yatırımlar olacak ki hem istihdam sağlansın hem de Kuzey Kıbrıs ekonomisi çok farklı bir gücü, imkanı yakalasın. Ama bunun yanında tabii ki bizler güçlü bir ekonomiye sahip olamadığı için kendilerine belli bir desteği arkadaşlarımızın kendileriyle yaptığı müzakereler neticesinde tespit ederek her yıl zaten verilmektedir. Bu desteğimizi bundan sonraki süreçte de vereceğiz ama bazı yanlışların da olduğu bir vaka. Bu yanlışların da tabii giderilmesi lazım. Biz kendi ülkemizde de göreve geldiğimizde ne yazık ki finans yönetiminde çok ciddi sıkıntıların olduğu bir Türkiye teslim aldık.

Zarar eden tesisleri elimizden çıkardık. Bazıları özel sektör tarafından çalıştırılıyor. Vergilerini veriyorlar."
Kuzey Kıbrıs'ta eğitimde 47-48 bin yüksek öğretim öğrenci sayısının 60 bine çıkarılması gerektiğini de belirten Erdoğan, "Bunu yaptığınız zaman orada çok daha farklı bir hareketlilik meydana gelecektir" dedi. Konut sektöründeki sıkıntıların da Türkiye'deki toplu konut mantığıyla değişebileceğini ifade eden Erdoğan, bunlara benzer birçok konuda dayanışma içinde olmaya devam edeceklerini söyledi. Başbakan Erdoğan, "Kuzey Kıbrıs'ta inşallah bu süreci şu andaki bulunduğu olumsuz durumdan daha iyi duruma getirmenin gayreti içinde olacağız" diye konuştu.

Su ve elektrik sorunlarının aşılacağını söyleyen Erdoğan, özellikle KKTC Hava Yolları meselesinin de mutlaka çözülmesi gerektiğini vurguladı.
Başbakan Erdoğan, bir gazetecinin daha önce yeni hükümetten beklentileri olduğunu söylediğini hatırlatarak, bu görüşmede bu kaygıların giderilip giderilmediğini sorması üzerine, "Zaten Sayın Başbakan'ın (Eroğlu) bu konuda sürece yönelik açıklamaları buraya gelmeden önce olmuştu. Yani bu süreci desteklediklerini zaten ifade etmişlerdi. Bu birlik, bu beraberlik görüntüsü olmazsa, bu çok çok yanlış olurdu. Sağolsun bu açıklamayı da yaptılar. Şu anda Sayın Cumhurbaşkanı ile Sayın Başbakan arasında bir dayanışma, bu süreç içerisinde devam etmektedir. Bundan sonra da bunun aynı şekilde, kararlı bir şekilde devam edeceğinden benim hiçbir şüphem yok" şeklinde konuştu.

"GÜNEY'DEN OLUMSUZ SİNYALLER ALIYORUZ" Erdoğan, Birleşmiş Milletler'in Mayıs ayında yayınladığı raporda Kıbrıs'ta devam eden müzakerelerin çok uzun sürdüğü ve sonuca ulaşılamadığı yönündeki eleştirilerin hatırlatılması üzerine şunları kaydetti:
"BM bu konuda çok daha farklı bir hassasiyeti göstermesi gerekiyor. Biz Türkiye olarak BM Güvenlik Konseyi'nde geçici üye durumundayız. Bizler de süreci biraz teşvik edeceğiz. Nereden teşvik edeceğiz? Özellikle şu 28 Mayıs 2004'teki referandum sürecinden sonra Sayın Annan'ın raporu var. Bu rapor hala sümenaltı. Bu rapor neleri içeriyor? Bunun açıklanması lazım. İnanıyorum ki bu açıklanınca birçok şeyi de meydana çıkaracaktır. Bunu da gerek diplomatlarımız, gerek Dışişleri Bakanımız, gerekse bizler takip edeceğiz ve bu sürece yönelik çalışmaları oradan da bizler sıkıştırmak suretiyle, temennimiz odur ki, bu müzakereleri de bir an önce olumlu istikamette neticelendirelim. Bizler de olaya olumlu bakıyoruz. Ama eğer Rum tarafı olumsuz yaklaşıyorsa o konuda bir ottik. Kuzey Kıbrıs'ımızda bu yatırımların olmşey diyemem. Şu ana kadar bazı olumsuz sinyaller alıyoruz. Bunlar tabii doğrusu bizi üzüyor. Bizler Türkiye olarak hep bir adım önde olacağız dedik. Bir adım önde olmaya devam ediyoruz. Ama Rumlar bu noktada maalesef olumlu yaklaşım içinde değiller. Temenni ederiz ki onlar da olumlu yaklaşım içine girsinler ve süratle bunu yıl sonuna kadar bunu bitirmiş, çözmüş olalım. Kalkıp da eğer Kuzey Kıbrıs'taki bizim kardeşlerimizi, soydaşlarımızı bir azınlık hukukuna tabi tutacak mantığı egemen kılmak isterlerse, o zaman da kusura bakmasınlar. Orada biliyorsunuz 'iki devlet' dedik. Bunu baştan beri söylüyoruz. Annan Planı'nda zaten çok açık şekilde 'Kıbrıs Türk Devleti' diye tanımlanmıştır. Güneyi de Kıbrıs Rum Devleti olarak tanımlandı. Budur bizim yaklaşımımız. İki devletli çözüm."

En Çok Aranan Haberler