ANKARA (İHA) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, tüm dünyada hüküm süren küresel krize karşı hazırlıksız ve duyarsız kalmadıklarını belirterek, "Bugün, bütün kurumlarımız, ekonomimizin tüm aktörleri, gerektiği yerde ve gerektiği zamanda tedbirleri uygulamaktan asla vazgeçmeyecek, asla tereddüt etmeyecektir. Türkiye, güçlü, sağlam, sağlıklı ekonomik yapısıyla inşallah bu ekonomik dalgalanmayı da en az etkiyle atlatacaktır. Bundan önce de benzer dalgalanmaları, benzer türbülansları atlattık. Her bir dalgalanmadan çok daha güçlü, kendimizi çok daha fazla ispatlamış şekilde çıktık" dedi.
Başbakan Erdoğan, Eylül ayı 'Ulusa Sesleniş' konuşmasında hükümetin eğitim politikaları ve küresel krizin Türkiye'ye yansımaları konusunda önemli mesajlar verdi.
'BİRBİRİNE ETLE TIRNAK KADAR YAKIN BİR MİLLETİZ'
Toplumları güçlü kılan en önemli unsurun, o toplumun fertlerini aynı duyguda buluşturan, aynı millete aidiyette birleştiren ortak duygular ve değerler olduğunu işaret eden Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: "Şükürler olsun ki bizim birlik beraberliğimizi, birbirimize sevgi, saygı ve bağlılığımızı tazelememize vesile olan böyle pek çok güzel günlerimiz, dini ve milli bayramlarımız var. Bu sene Eylül ayıyla bütünüyle örtüşen Ramazan ayı boyunca doğudan batıya, köylerden şehirlere hep bu duygu birliğini
müşahede ettik. Yediden yetmişe, küçükten büyüğe, kadından erkeğe hepimiz, birbirinin derdine derman olmanın, yarasına merhem olmanın, dost olmanın, kardeş olmanın, komşu ve arkadaş olmanın sıcaklığını kalplerimizde hissettik. Bir kere daha fark ettik ki, biz birbirine etle tırnak kadar yakın, sıkılmış bir yumruk gibi sımsıkı bağlarla birbirine bağlı bir milletiz. Hepimizin sofrasını aynı nimetler bereketlendiriyor, hepimizin dudaklarından aynı dualar dökülüyor, birimizin ocağına düşen ateş hepimizin yüreğini yakıyor. İstiyoruz ki bayramlarımızın coşkusu, heyecanı ve mutluluğu da her insanımızı sarsın, acısı olan, derdi olan, yokluğu, yoksunluğu olan gönüller de bu güzel bayram vesilesiyle aydınlansın. Bu beklentiyle on bir ayın sultanı olan Ramazan ayınızı ve bu ayı taçlandıran Ramazan Bayramınızı tebrik ediyor, ülkemize, insanlarımıza, tüm İslam alemine ve insanlığa hayırlar, güzellikler getirmesini temenni ediyorum."
'BİZİM DÖNEMİMİZDE 1.5 MİLYON KİŞİ OKUMA-YAZMA ÖĞRENDİ'
Erdoğan, hükümet eğitime çok büyük önem atfettiklerini, bu alandaki eksiklikleri gidermek, eğitim kalitesini çağdaş bir seviyeye taşımak, çocuklara en iyi eğitim seviyesini sunabilmek için büyük gayret gösterdiklerini kaydetti. Hedeflerinin sadece çocuklara geçerli ve yeterli eğitim hizmeti vermek değil, bu okullarda Türkiye'yi geleceğe taşıyacak bilgili, donanımlı, özgüven sahibi, çok yönlü düşünebilen yeni nesiller yetiştirmek olduğunu ifade eden Erdoğan, "Çok hızlı bir şekilde değişen ve gelişen bir dünyada, Türkiye'yi bugünlerden çok daha ileri seviyelere taşıyacak olan o taptaze zihinlere ihtiyacımızın ne kadar büyük, ne kadar hayati olduğunu rahatlıkla görebiliriz. İşte bu bilinçle, bu hassasiyetle biz bütçemizden en büyük payı eğitime ayırıyoruz" diye konuştu.
Milli Eğitim için bütçeden ayrılan payın 22.9 milyar YTL olduğunu hatırlatan Erdoğan, 2002 yılına göre bu payın yüzde 207 arttığını kaydetti. "Yeterli mi, bu da yeterli değil, ama bu bir ilk adımdır, kararlılığımızın göstergesidir, inşallah çocuklarımıza dünyanın en ileri eğitim imkanlarını da aşama aşama sağlayacağız" diyen Erdoğan, bu hedefin hükümet olarak çok önemsediklerini ve vazgeçilmez gördüklerini vurguladı. Erdoğan, imkanları çerçevesinde öğretmenlerin maddi olarak daha iyi imkanlarla yaşamaları için büyük gayret sarfettiklerini, bundan sonra da bu hassasiyetlerinin süreceğini bildirdi. Tüm bunların kendi kendine olmadığını, vatandaşın derdini kendine dert edinen, Türkiye'nin sadece bugünlerini değil yarınlarını da düşünen bir yönetim anlayışıyla olduğunu kaydeden Erdoğan, vatandaşların her ihtiyacına duyarlı olmak noktasında gayretlerinin bundan sonra da süreceğini söyledi.
Hükümet olarak yurdun her köşesine mümkün olan en yüksek standartlarda eğitim imkanını sunma gayreti içinde olduklarının altını çizen Başbakan Erdoğan, "Hiçbir çocuğumuz bu eğitim seferberliğinin dışında kalmasın, sosyal, ekonomik, coğrafi ya da kültürel sebeplerle tek bir çocuğumuz bile eğitim hakkından mahrum kalmasın istiyoruz. Bütün bunlardan sonra sorunlar bitti mi, elbette bitmedi, ama bu eğitim kervanı yola çıktı, mutlaka hedefine varacak" dedi.
Erdoğan, 2002-2003 öğretim yılından bugüne kadar tam 1 milyor 580 bin 595 kişiye okuma-yazma öğrettiklerini açıkladı. Erdoğan, geride 4 milyon civarında okuma-yazma bilmeyen kişinin olduğunu, onları da en kısa zamanda okur-yazar hale getireceklerini bildirdi. Halk eğitim merkezleri eğitim ocağı gibi çalıştığına dikkati çeken Erdoğan, 4 yıl içinde 3 milyon kişinin de bu kurslardan geçerek okuma yazma öğrenmesini beklediklerini ifade etti.
'EN YAYGIN ÜNİVERSİTE AĞINI KURUYORUZ'
Başbakan Erdoğan, hükümet olarak şartları zorlayarak Türkiye'de mümkün olan en etkin, en yaygın üniversite ağını kurmak hedefiyle yola çıktıklarını belirterek, geçen 6 yıllık sürede tam 53 yeni üniversite açtıklarını, böylece üniversitelerin sayısını 130'a çıkararak her ilde bir üniversite kazandırmış olduklarını söyledi. Bunu Türkiye için çok önemli bir kazanç olarak gördüklerini belirten Erdoğan İslam alemine ve insanlığa hayırlar, güzellikleğan, "Sadece üniversite açmak da yeterli olmuyor, bu üniversitelerde okuyacak öğrencilerimizin barınma ve burs ihtiyaçlarını da düşünmek, bu konularda da çareler üretmek gerekiyor. Bu çareleri üretmek adına hükümet olarak önemli adımlar attık, gerek burs, gerekse barınma imkanları açısından önemli iyileşmeler sağladık, bundan da büyük mutluluk duyuyoruz" şeklinde konuştu.
KÜRESEL KRİZ
Başbakan Erdoğan, 'Ulusa Sesleniş' konuşmasında küresel krizin Türkiye'ye yansımalarını değerlendirdi. 'Yüzyılda bir görülebilecek bir kriz' olarak tanımlanan bu sürecin sadece finansal piyasalarla sınırlı kalmadığını, reel ekonomiyi de derinden etkilediğini kaydeden Erdoğan, bütün ülkelerde büyüme oranlarında gözle görülür bir yavaşlama yaşandığını söyledi. Aralarında dünyanın en gelişmiş ekonomilerinin de bulunduğu birçok ülkenin ekonomik daralma tehlikesi ile karşı karşıya bulunduğunu dile getiren Erdoğan, tüm dünyada, özellikle gıda ve enerji hammadde fiyatlarının da yüksek oranlarda arttığını bildirdi. Gelişmiş ülkelerin ciddi bir sıkıntı içine girdiği bu dönemde, olumsuz şartlardan gelişmekte olan ülkelerin de tabii olarak etkilendiğini dile getiren Erdoğan, hızla gelişmekte olan bir ekonomi olarak Türkiye'nin de bu küresel dalgalanmadan etkilendiğini, etkileneceğini belirtti.
Erdoğan, şunları söyledi: "Türkiye artık eskisi gibi, krizlere ve dalgalanmalara karşı zayıf değil, makroekonomik temellerini güçlendiren, hızlı bir değişim ve dönüşüm yaşayan bir ülkedir. Ekonomimiz, bütün bu olumsuz gelişmeler karşısında esnekliğini ve dayanıklılığını ispat etmiştir. Bugün, küresel ölçekte çok daha büyük bir dalgalanma sürecinden geçiyoruz. Türkiye, bu krizi, bu dalgalanmayı da mutlaka aşacak, 6 yıldır üst üste kaydettiği başarıları daha ileri noktalara taşımaya devam edecektir. Son 6 yıldır, bir yandan Türkiye ekonomisinin tüm göstergelerini rekor seviyelere doğru taşırken, bir yandan da bu kazanımlarımızı korumak için köklü reformlar yaptık. Türkiye ekonomisini sağlam bir temel, sağlam bir zemin üzerinde inşa etmek için birçok reformu cesaretle ve kararlılıkla gerçekleştirdik. Öncelikle, mali disiplinden asla taviz vermedik, vermiyoruz."
'AB'DEN DAHA İYİ DURUMDAYIZ'
2008 yılının ilk sekiz aylık döneminde 40.9 milyar YTL'lik bir faiz dışı fazla performansının yakalandığını ve bütçenin 4.6 milyar YTL düzeyinde fazla verdiğini hatırlatan Erdoğan, şu ana kadarki bütçe gerçekleşmelerinin, hedefleri yakalama noktasında, uygulamada ne kadar kararlı olduklarını çok açık bir şekilde ortaya koyduğunu vurguladı. 2007 yılı sonu itibarıyla, kamu borç stokunun hem yurt içi hasılaya oran olarak hem mutlak seviye olarak aşağıya çekildiğini anlatan Erdoğan, "Geldiğimiz noktaya bakıldığında Türkiye, birçok Avrupa Birliği ülkesinden daha iyi durumdadır" dedi.
Kamu borcunun Gayri Safi Yurt İçi Hasılaya (GSYİH) oranının Avrupa Birliği üyesi ülkelerde ortalama yüzde 60 seviyelerindeyken bu oranın Türkiye'de 2007 yılı sonunda yüzde 39 düzeyine kadar çekildiğine işaret eden Erdoğan, "Paramıza olan güvenin de artmasıyla, Yeni Türk Lirası, Hazine borçlanmalarında kullanılan en temel enstrüman haline getirilmiş, döviz cinsi borçlarımızın toplam borç stoku içindeki payı yarıya indirilmiştir" diye konuştu.
'ENERJİ YATIRIMLARI CARİ AÇIĞI RİSK OLMAKTAN ÇIKARMAKTADIR'
Enflasyondaki düşüş eğiliminin geçtiğimiz 2 yıllık dönemde para politikasının kontrolü dışındaki çeşitli şoklar nedeniyle duraksadığını kaydeden Başbakan Erdoğan, bu şokların en başında uluslararası piyasalarda gıda ve enerji fiyatlarının rekor düzeylerde artmasının geldiğini bildirdi. Bu tür fiyat baskılarının ortadan kalkması ile birlikte enflasyonda tekrar güçlü bir düşme eğilimi yakalanacağını belirten Erdoğan, cari açık konusundaki tartışmaları da değerlendirdi.
Türkiye ekonomisinin kaydettiği onca iyileşmeyi görmeyenlerin, görmek istemeyenlerin, tam 6 yıldır sürekli cari işlemler açığını gündeme getirip olumsuz bir tablo çizmeye gayret ettiğini belirten Erdoğan, Türkiye'nin özellikle enerji noktasında dışa bağımlı bir ülke olduğunu, yurt içi tasarrufların yatırım ihtiyacını karşılayacak düzeye ulaşmadığı için ve enerjiye ödenen bu yüksel bedel nedeniyle cari işlemler açığının ortaya çıktığını söyledi.
Yüksek cari açık olgusunun, hızlı büyüme sürecinden geçen pek çok gelişmekte olan ekonomide de gözlendiğini belirten Erdoğan, 2007 yılı itibarıyla cari açığın yarısından fazlasının borç oluşturmayan sermaye akımları ile finanse edildiğini ifade etti. Enerji alanındaki yatırımlara dikkat çeken Erdoğan, bu yatırımların cari açığı bir risk olmaktan çıkardığını söyledi.
'TÜRBÜLANSI ATLATIRIZ'
"Türkiye, bugün dünyada hüküm sürmekte olan küresel dalgalanmaya karşı asla hazırlıksız ve duyarsız kalmamış, gerekli önlemlerini zaten geride bıraktığımız 6 yıl boyunca almıştır" diyen Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
"Bugün, bütün kurumlarımız, ekonomimizin tüm aktörleri, gerektiği yerde ve gerektiği zamanda tedbirleri uygulamaktan asla vazgeçmeyecek, asla tereddüt etmeyecektir. Türkiye, güçlü, sağlam, sağlıklı ekonomik yapısıyla inşallah bu ekonomik dalgalanmayı da en az etkiyle atlatacaktır. Bundan önce de benzer dalgalanmaları, benzer türbülansları atlattık. Her bir dalgalanmadan çok daha güçlü, kendimizi çok daha fazla ispatlamış şekilde çıktık. Türkiye ekonomisinin bu dayanıklı, şoklara karşı dirençli yapısı, dünya genelinde de takdir ve övgü toplamıştır. 6 yıl boyunca, ekonominin, ülkemizin, milletimizin yararına olacak adımları atmak noktasında en küçük bir tereddüt göstermedik. On yıllar boyunca, gerektiği halde yapılmayan işleri cesaretle ve kararlılıkla bu altı yılda yaptık. Cesaretimizin, kararlılığımızın, özellikle de sizin bize olan güveninizin bir eseri olarak, ekonomimiz tarihi nitelikte rekorların altına imza attı. Bu güveni muhafaza ettiğimiz sürece, çok daha fazlasını göreceğimizden emin olunuz. Türkiye çok daha iyilerine layıktır. Türkiye çok daha iyilerini görebilecek potansiyele, zenginliğe, birikime, tecrübeye sahiptir. Yeter ki kendimize inanalım, yeter ki birbirimize inanalım, yeter ki ülkemize inanalım. Yeter ki aramıza nifak sokmaya çalışan çıkar çevrelerinin oyunlarına gelmeyelim. Yeter ki, istikrar ve güven ortamını zedelemeye nçalışanlara prim vermeyelim. Allah'ın izniyle o zaman aşamayacağımız engel, laşamayacağımız hedef yoktur."