Bu mabedlerinizi roket atarlarla bombalayan bu örgüte nasıl destek veriyorsunuz? Bunlara karşı sizler de kalkıp bir direniş ortaya koyacaksınız. Bu, sadece bizim görevimiz değil. Bunu devlet, millet el ele yapmak durumundayız, beraber yapacağız. Bunu beraber yapıp, bunları yalnızlığa mahkum etmek durumundayız" dedi.
Erdoğan, "Önceki gün, Batman’da araç taranıyor, baba yaralanıyor, hamile kadın, Mizgin Hanım şehit oluyor, 8 aylık yavrusu hastanede, 4 yaşındaki kızı Sultan da şehit oluyor. Bu örgütün bir insani değere inandığını hangi vicdan sahibi söyleyebilir. Bunun kültürel haklar mücadelesiyle ne alakası var? Yakından uzaktan ne alakası olabilir? Sizin kültürünüz, size acımasızca insanları öldürme yetkisini nasıl veriyor? Ben böyle bir kültürü tanımıyorum, böyle bir kültür olamaz" dedi.
Erdoğan, partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısında, Türkiye’de demokrasinin, hukuk düzeninin daha kuşatıcı olması için uzun ince bir yolda Türk milletiyle birlikte mesafe almaya devam ettiklerini belirtti.
Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: "Bu yoldaki fedakarlıklarınız için hepinize milletim adına teşekkür ediyorum. ’Önce refik, sonra tarik’ demiştir büyüklerimiz. Yani önce yoldaş, önce yol arkadaşı sonra yol demişlerdir. Doğru yoldan gitmenin, doğru menzile varabilmenin ön şartı yol arkadaşlarınızın istikamet üzere olmasıdır.
Bizler bu uzun ve meşakkatli yolda milletimiz adına bir emanet taşıyoruz.
Bu yolda tökezlemeden yürümemiz mutlaka birbirimize sahip çıkmamıza bağlıdır.
Zira, 10 yıl önce yola çıkan bir büyük hareketin mensupları olarak bugün 9 yıllık bir yönetim tecrübesine sahibiz. Yüzde elli oy alan AK Parti ile bu büyük tecrübeyi mutlaka daha ileri aşamalara taşımak durumundayız. Bunun yolu milletimizle daha çok kenetlenerek, kuşatıcı siyasetimizi daha iyi anlatarak demokrasimizi daha çok güçlendirmektir.
Türkiye bütün felaket senaryolarına rağmen doğru yolda, doğru menzile ilerlemektedir. Demokrasi yolunda, hukuk ve hakkaniyet yolunda geriye tek bir adım atmadan yürüyüşümüz devam edecektir. Her gün kendimizi yenileyerek, her gün yeniden kuşanarak ülkemize olan sevdamızı tazeleyeceğiz. Yüzde 50 oy aldık, ama yüzde 100’ün emanetinin omuzlarımızda olduğunu unutmayacağız. Hareket noktamızı, milletimizle buluştuğumuz günü, buraya hangi engelleri aşarak geldiğimizi unutmayacağız."
-"AK PARTİ’NİN BU KADAR KISA BİR SÜREYE ADETA BİR TARİH SIĞDIRDIĞINI BİLİYORUZ"-
AK Parti’nin 10. kuruluş yıl dönümünün geçen ağustos ayında 81 ilde kutlandığını kaydeden Başbakan Erdoğan, geçen süre zarfında Türkiye’yi ve Türk siyasetini doğrudan ilgilendiren önemli gelişmelerin olduğunu söyledi.
Erdoğan, şöyle dedi: "Sevincimize gölge düşürmek isteyenler içeride ve dışarıda ne yaparlarsa yapsınlar biz bu milletin, bu ülkenin önündeki engelleri kaldırmaya devam edeceğiz.
Ülkemize hizmet için çıktığımız yolda attığımız her adım bizi ilk adımlarımız kadar heyecanlandırıyor. Nereden nereye geldiğimizin sürekli muhasebesini yapıyoruz. Bir kibir ve gurur vesilesi olarak değil, geleceğe emniyet içinde yürümek için bu muhasebeyi yapıyoruz.
AK Parti’nin bu kadar kısa bir süreye adeta bir tarih sığdırdığını biliyoruz. AK Parti bu süre zarfında büyük bir değişimi mümkün kılmış, Türkiye’nin siyasetine damga vurmuştur. Bu başarı öyküsünün siyaset tarihimizde başka bir örneği yoktur. Zira AK Parti, ilk günden bugüne ülkemizin her bölgesinde, her şehrinde kuşatıcı, birleştirici bir siyasetin yegane adresi olmuştur. Geçen zaman millet iradesiyle, AK Parti siyaset çizgisinin ne kadar uyumlu olduğunu, ne kadar ahenkli bir bütünlük oluşturduğunu gösterdi, gösteriyor. Zira, bizim sözümüz milletimizin sözüdür."
MUHALEFETE SİYASET DERSİ
Erdoğan, "Siyasetçinin görevi, milletin hissiyatını siyasetin merkezine taşımak, meselelere bu şuurla çareler üretmektir. İktidarda da olsanız, muhalefette de olsanız siyasetin ve demokrasinin gereği millete ram olmaktır" dedi.
Erdoğan, partisinin genişletilmiş il başkanları toplantısında, on yıllık bir zaman içine Türkiye için başka bir örneği olmayan büyük bir değişim sığdırdıklarını söyledi.
Bunu, bu yolda yalnız olmadıkları ve adımları Türk milletiyle birlikte attıkları için başardıklarının bilinmesi gerektiğini vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu: "Bu gerçeği sadece bizim değil, Türkiye’nin bugünü ve geleceği için siyaset üretmeye talip olan herkesin iyi bilmesi lazım. Siyasetçinin görevi, milletin hissiyatını siyasetin merkezine taşımak, meselelere bu şuurla çareler üretmektir. İktidarda da olsanız, muhalefette de olsanız siyasetin ve demokrasinin gereği millete ram olmaktır.
Biz hemen her toplantımızda temel ilkelerimizi, zeminimizi birbirimize anlatıyoruz, zira her gün yeni bilgilerle yenilenirken ve hayat akıp giderken duruşumuzu özenle muhafaza etmek, yeni sorumluluklarımızı birbirimize aktarmak zorundayız."
MUHALEFETE ELEŞTİRİ
AK Parti hükümetinin bürokratik bir siyaset yapmadığını, siyasetçilerin her gün yenilenmek zorunda olduklarını ifade eden Erdoğan, dünyanın ve hadiselerin hızının ve ritminin gerisinde kalmamak mecburiyetinde olduklarını dile getirdi.
Erdoğan, şunları kaydetti: "(Efendim ben muhalefetteyim, iktidara cepheden muhalefet ederim) derseniz siyasetin ruhuna ihanet edersiniz. Hiçbir fikir beyan etmeyen, hiçbir öneri getirmeyen bir siyaset anlayışı olamaz. Unutmayalım ki muhalefet anayasal bir kurumdur. Bir yanlışlık görüyorsanız, doğrusunun ne olduğunu ortaya koyacaksınız, bir öneri getirecek, kendi doğrunuzu söyleyeceksiniz. Ülkesinin itibarını düşürmek pahasına, AK Parti’ye muhalefet edeyim diye Türkiye’ye muhalefet etmenin adı siyaset olamaz.
Siyasette eleştiri, polemik yok mudur? Vardır. Ama bunun da en az iki şartı vardır. Bir, söylediklerini hakkaniyet çerçevesinin dışına çıkmadan söyleyeceksin, haksızlık etmeyeceksin. İki, eğer siyaset yapıyorsan, misyonunu sadece eleştiri ve polemikle sınırlamayacak, eleştiri ile sınırlamayacak, memleket gündemindeki meselelere kendi doğrularınla çareler önereceksin. Aksi halde havanda su döğmüş olursunuz."