ANKARA (A.A) - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın AK Parti Genel Merkezi'ni ziyaret edebileceğine yönelik açıklamaları için ''Kimseye kapımız kapalı değil, siyaset yapıyoruz'' dedi.
Erdoğan, Esenboğa Havaalanı'ndan yaptığı açıklamaların ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Erdoğan, bir gazetecinin, ''Anayasa değişikliği konusunda daha CHP'nin önerisine, ABD'ye giderken, 'ben de varım' demiştiniz. Süreçte ne oldu da bu fikrinizden vazgeçtiniz? Baykal, 'Gerekirse AK Parti'ye giderim' dedi. Siz görüşür müsünüz?'' sorusuna, şu yanıtı verdi:
''Benim söylediklerimi saptırmayın. Biz bir şey söylüyoruz. Söylediğimiz, bize gelenler bir katkı sağlamak üzere geleceklerse, biz bu katkıları görüşmeye varız ama bize gelecek olanlar, İstanbul'da ne dedim, Bunları iyi takip edin. Bize kimse Şark kurnazlığı ile yaklaşmasın' dedim. 'Kimse bunu hakaret olarak da telakki etmesin. En az bizler de onlar kadar bu konularda kurnazız, kusura bakmasınlar' dedik. Burada değişen herhangi bir şey yok ama görüşme noktasında bizim kapımız her zaman açıktır. Bizim odamızda kamera filan da yoktur. Biz kamera filanla da karşılamayız ama arzu ederlerse medyaya görüntü verir, ondan sonra oturur beraber hangi konuyu görüşeceksek bunu görüşürüz, çünkü bizim misafirperverliğimizin gereği de budur. Kimseye kapımız kapalı değil, siyaset yapıyoruz.''
-AHMET TÜRK'E YAPILAN SALDIRI-
Erdoğan, kapatılan DTP'nin genel başkanı Ahmet Türk'e yapılan saldırı ve sonrasını da bir soru üzerine değerlendirirken, saldırıyı şiddetle kınadı.
ABD'de olayı duyduğu anda Türk'ü arayarak, üzüntü ve geçmiş olsun dileklerini ilettiğini anımsatan Başbakan Erdoğan, ''Gereği noktasında da bakanıma gerekenleri söyledim. Bildiğiniz gibi ilk adımlar bu noktada atıldı ve bunun nereye vardığı, arkasında herhangi bir şey var mı yok mu, bu konuyla ilgili çalışmaları arkadaşlarım yürütüyor. Yani olay bitmiş değil'' dedi.
Erdoğan, bunun, işin bir yanı olduğunu dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu tür şiddetle ne yazık ki geçmişten bu yana birçok siyasi liderler hep karşı karşıya kaldılar. Aynı şey, birkaç şey bizim de başımıza farklı şekilde geldi. Diğer liderlerin de başına geldi. Herhalde bunlar da bu işin kaderinde var. Bunları görmek istemiyoruz. Halkımızın da içinde bu tür bazı gurupların, şahısların çıkmasını bizim gibi demokraside ileri standartlara ulaşma mücadelesi veren bir toplumun yapmaması gerekir. Kardeşlik değerlerine bu kadar olumlu yaklaşan bir toplumda bunların olmaması gerekir. Çünkü bunlar hiçbir zaman siyasette çıkış yolu değildir. Bunlar yanlış adımlardır. Fakat bir başka yanlış şudur: İstanbul'da molotofkokteylini belediye otobüsüne atanların yaptığını tasvip etmek de mümkün değildir.''
-''KİMSE EMPATİ OLARAK GÖSTERMESİN''-
Ahmet Türk'ün olumlu açıklamalar yaparken, diğer taraftan bu tür olayların olmasının, işin nerelere vardığını gösterdiğini dile getiren Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
''Kimse bunu bir empati olarak göstermeye gayret etmesin. Çünkü bir de böyle bir gayret var. Bu empati değil. Burada sorumluluk taşıyanların özellikle bu konuların üzerine gitmesi lazım.
Bir devletin otobüsünün, kamu otobüsünün, halkın otobüsü çünkü, içinde halk var, burada atılan molotofkokteyli ile orada yaralanmalar, çok daha ağır olaylar da olabilir. Hiçbir şey olmasın, kamu malına zarar vermeyi ne ile izah edeceksiniz? Bunlar yanlış şeylerdir. Nerede olursa olsun, bunların hiçbiri bu işin çözüm yolu değil. Şunu söylüyorum; pislik, pislik ile temizlenmez. Ağır bir ifade olacak, kan kan ile temizlenmez, su ile temizlenir. Biz buna bakacağız. Barışı bunun üzerinde yürüteceğiz, intikam hislerini, kin hislerini, nefret hislerini bir tarafa koyarsak, inanıyorum ki ülkemizde şu anda attığımız adımlar, bu demokratik açılım sürecini, üzerine bindirdiğimiz Milli Birlik ve Kardeşlik Projemiz çok daha güçlenerek ilerlemeye devam edecektir. Türk'e tekrar şifa diliyorum. Gerek mensubu olduğu parti teşkilatına, ayrıca bu noktada inanıyorum ki onlar da üzerlerine düşeni yapıyorlar, aklıselim ile hareket ediyorlardır. Aklıselim ile biz bu olaylardan çıkmanın yollarını arayacağız.''
-''KAPIMIZ AÇIK''-
Erdoğan, bir gazetecinin, ''anladığımız kadarıyla ana muhalefetin attığı adımlar, bir şekilde genel merkezinizin dışında kalacak, kapılar bu anlamda kapalı'' sözleri üzerine, ''(Kapımız açık) dedik'' diye konuştu. Aynı gazetecinin, ''yani bu öneriyle gelmeleri durumunda, ısrarcı olmaları durumunda, Meclis Başkanı'nı işaret etmiştiniz'' sözleri üzerine de şu değerlendirmeyi yaptı:
''Bakın her şeyi yanlış ifade ediyorsunuz. Ana muhalefet lideri, kime çağrı yaptı? Meclis Başkanı'na mı, bana mı çağrı yaptı, kime yaptı? Sayın Cumhurbaşkanı'na yaptı. İşin başlangıcı bir defa yanlış. Bu işin muhatabı bu safhada Cumhurbaşkanı değildi. Orada dikkat edin biz bir yanlışı düzelttik. Bu aslında işte kurnazlığın bir yanıydı. Sayın Cumhurbaşkanı'nı siyasetin içine, yani tarafsızlığını ortadan kaldırarak, ona gölge düşürmek suretiyle siyasetin içine çekme gayretiydi. Dedik ki 'onun yeri orası değil, bu konuda Meclis Başkanı'na gitmeniz lazım'. Daha sonra gittiler. Neden sonra, gurupları dolaşmak suretiyle Meclis Başkanı'na gittiler. Bu, ilk yapılması gereken adımdı. Bir önceki Meclis Başkanı'nın davetiyle başlayan süreçtir. Bunu aynı şekilde bu dönemde Meclis Başkanımızın riyasetinde yapmak mümkündü. Biz bu tür şeylerin hepsine varız, vardık ama şimdi müsaade edin de komisyonlarda tartışıldı, görüşüldü, bitti ve o dönemde bunların hiçbiri yok, sadece geçici 15. madde diye dayattılar, o olmayınca 3 madde başlığıyla geldiler ki o her bir madde bunlar konu başlıklarıydı. Bunları madde ile kamufle etmek istediler, kendilere göre. '3 madde' dediler. Halbuki bunlar 11 maddeyi kapsayan bir yaklaşım tarzıydı. Bunun da tabii olamayacağı ortada.
Biz diyoruz ki 'egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Sizler de milletin vekillerisiniz, gelin vekiller olarak şu anda parlamentodan bunu geçirelim' ama millete gidelim diyorsanız, o zaman zaten referandum için ona da varız. Millete gitmek için de biliyorsunuz 330-367 aralığı söz konusu. Orada çıkacak bir sayı ile zaten millete gideceğiz. Bundan da hiç rahatsız olmaya gerek yok. Milletimiz hangi kararı verirse başımız gözümüz üstünde yeri var. Çünkü biz milletin rotasındayız. Milletimizin kararı bizim için demokraside her şeydir. 'Millet bilmez, biz biliriz' mantığıyla hareket edenlerden değiliz. Milletimiz bu noktada en isabetli kararı verir diyoruz. Bundan da kimse çekinmesin.''
Erdoğan, Türkiye ile Ermenistan arasında imzalanan protokol ile ilgili, ''Biz ahde vefaya saygılıyız, İsviçre Zürih'te ne imzalandıysa ona sadığız. Şunu çok açık söylüyorum: Biz kendi hafıza kayıtlarımızı Türkiye olarak başka ülkelere dayatma gibi bir anlayışın içinde değiliz ama hiçbir ülke de kendi hafıza kayıtlarını Türkiye'ye dayatmamalıdır. Burada da onlardan bu hassasiyeti bekleme hakkına sahibiz'' dedi.