Bakan Günay, "Tüm bu yaşadığımız acılara rağmen hala milletimizi ayırmıyoruz. Türkiye'de insanları etnik kökenine göre, doğum yerine, ana diline, inancına, mezhebine göre ayırmıyoruz. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti yurttaşıdır. Kimin ki Türkiye Cumhuriyeti kimliği vardır, onu bir ve eşit tutmaya çalışıyoruz. Biz insanlarımıza aş, iş bulmaya gelecek kurmaya çalışıyoruz." dedi.
Kültür ve Turizm Bakanı Günay, Hakkari'nin Şemdinli ilçesinde çıkan çatışmada şehit düşen Uzman Onbaşı Erol Erdi'nin Balıkesir'in İvrindi ilçesine bağlı Büyükyenice beldesinde yaşayan ailesine taziye ziyaretinde bulundu. Bakan Günay'a AK Parti Balıkesir Milletvekili Tülay Babuşçu, Vali Ahmet Turhan, İl Jandarma Alay Komutanı Kurmay Albay Salih Göldal, AK Parti Balıkesir İl Başkanı Mahmut Poyrazlı ve diğer yetkililer de eşlik etti. Bursa'nın İznik ilçesinde katıldığı bir program nedeniyle cenaze törerine yetişemeyen Bakan Günay, şehidin evine giderek, anne Aynur Erdi ile şehidin kız kardeşleri Emine Zorlu, Fatma Çetin ve Nurşen Çoban'la bir süre sohbet edip, taziyelerini iletti.
Bakan Günay, ziyaretin ardından şehidin evinin önünde yaptığı açıklamada, son zamanlarda bölgeden gelen şehit haberlerinin yüreklerini yaktığını kaydetti. Milletin içine her zaman böyle ayrılık ateşi, nifak tohumu salanlar olduğunu belirten Bakan Günay, terörün dünyanın her yerinde olduğunu söyledi. "Terörle baş etmek gerçekten göze gözüken bir düşmanı yenmekten çok daha zor." diyen Bakan Günay, "Çünkü sizi her zaman arkadan vuruyorlar. Savaşta cephede karşınızda kim varsa görüyorsunuz. ve ona göre gücünüzü ayarlayıp mukavemet ediyorsunuz. Ama terör bir ihanet, tam anlamıyla bir ihanet. Tanımadığı bilmediği bir insanı geliyor, vuruyor, öldürüyor." ifadelerini kullandı.
Bir annenin çocuğunun öldüğü haberini almasının dünyadaki en kötü haber olduğunu ifade eden Bakan Ertuğrul Günay, bunun insanın içini yakan bir haber olduğuna dikkat çekti. Bu nedenle şehit cenazelerinde kendisini anlatmakta zorluk çektiğini aktaran Bakan Günay, şunları söyledi: "Tek tesellimiz var, inanıyoruz ki bizim inancımıza göre şehitler ölmüyor. Onlar bir inancın, bir davanın, vatanın arkasında, bir mukaddesin arkasında dik durdukları için ölmüyorlar ve sonsuza kadar böyle yaşıyorlar. Bir evladını askere gönderen ve onun bayrağa sarılmış tabutunun karşısında metin vaziyette duran bir aile de bu memleket için en büyük fedakarlığı yapıyor. Biz onlara borçluyuz. Evladını askere gönderen, polis yapan, öğretmen yapan ama çocuğunun vatanın bir köşesinde görev yaptığını düşünürken onun bayrağa sarılmış olan tabutuyla karşılaşan ailelere borçluyuz."
Herkesin şehitlere borçlu olduğunu belirten Bakan Günay, "Vatanın her taşına, her zerresine dikkatle ve kıskançlıkla sahip çıkmakla olur. Biz de onu yapmaya çalışıyoruz. Bütün samimiyetimle söylüyorum biz milletimizi ayırmıyoruz. Tüm bu yaşadığımız acılara rağmen hala milletimizi ayırmıyoruz. Türkiye'de insanları etnik kökenine göre, doğum yerine, ana diline, inancına, mezhebine göre ayırmıyoruz. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti yurttaşıdır. Kimin ki Türkiye Cumhuriyeti kimliği vardır, onu bir ve eşit tutmaya çalışıyoruz. Biz insanlarımıza aş, iş bulmaya gelecek kurmaya çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.
İki gün önce Van, Muş ve Bitlis'te olduğunu hatırlatan Bakan Günay, önceki hafta da yine o bölgede olduğunu, buralarda da devletin inanılmaz yatırımlar ve yardımlar yaptığına işaret etti. "Barış, esenlik, kardeşlik içinde yaşasak, Türkiye'nin ekmeği de, üretimi de, geliri de, geçimi de hepimizin yüzünü güldürür." diyen Bakan Günay, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Ama onlar ne kendi bölgelerindeki insanın yüzünü güldürüyorlar, ne de bizim güldürmemize fırsat veriyorlar. Allah milletimizin birliğini, bütünlüğünü bozmasın. Son zamanlarda inanılmaz bir tahrikle millet içinde ayrımcılığı körükleyen, duygu birliğini körükleyen bir tahrikle uğraşıyorlar ve çalışıyorlar. Gaziantep patlamasından bir gün önce bizim bir aracımız devrildi. Bir askeri araç devrildi. Onun içinde çocuklarımız vardı. 10 kişi öldü. Onların öldüğü köy, daha önce farklı bir acıyı yaşamış bir köydü. Ama köy halkı koştu, bu askerlere sahip çıkmaya çalıştı. Kadınlar kendi dizlerini döverek, orada ölen askerler için gözyaşları döktüler ve göğüslerini döverek ağlamaya başladılar. Aslında bu milletin birbirinden kopmadığını, onların bizim acımız, aramızda bir ayrım olmadığını, herkesin acısının ortak olduğunu gösteren bir tabloydu. Ama Türkiye bu tabloyu görmesin diye ertesi gün Gaziantep'i bombaladılar. Burada kendi çocuğu ölmüş doğulu anaların gözyaşları aslında bizi bir acının etrafında birleştirecek tabloya işaret ediyordu. Acı bizi bir anlamda çimento gibi oradaki gözyaşlarıyla bağlayacaktı Türkiye bu tabloyu bir hafta konuşabilseydi. Ama ertesi gün Gaziantep'i bombalayarak bu tablonun Türkiye tarafından görülmesini, bizim bütün ihanete rağmen bir olduğumuzu, bütün olduğumuzu,Türkiye'nin okumasını engellediler. Bu kadar büyük tuzaklardan geçiyoruz. Onun için metanetimizi bozmayacağız. Allah bize yeni ve büyük acılar göstermesin. Şehidimize Allah'tan gani gani rahmet diliyorum. Onlar hepimize şefaat etsin. Bu aile ve siz, hepiniz hakkınızı helal edin."
Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, daha sonra beraberindeki heyetle beldedeki İstiklal Meydanı'na geçerek burada vatandaşlarla bir süre sohbet etti.
(CİHAN)