Frank Gardner ve James Longman
BBC
Suriye devlet başkanı Beşar Esad karşısındaki muhalefet hareketi yönetimi giderek daha fazla sıkıştırmaya başlarken, Esad yönetimine uygulanan ekonomik yaptırımlar da gittikçe ağırlaşıyor.
2011 Mayıs'ında başlatılan yaptırımlar çerçevesinde Avrupa Birliği, 129 birey ve 49 şirketi yasak kapsamına aldı. Bu kişilerin ve şirketlerin mal varlıkları, nerede bulunursa, donduruluyor.
İngiltere'deki, çoğunluğu banka hesaplarında olan Suriye yönetimine ait 100 milyon sterlin tutarındaki servet, son 14 aydır dondurulmuş halde.
Yaptırım uygulamasını Avrupa Birliği ile uyumlu hale getirmek isteyen ABD Hazine Bakanlığı, Çarşamba günü Esad yönetiminden 29 kişi aleyhinde alınan yeni önlemleri açıkladı. Bu kişiler arasında 4 bakan ile merkez bankası başkanı da bulunuyor.
Şimdiye kadar ülkeden firar eden en üst düzey yetkili olan eski büyükelçi Navaf Faris, bu hafta BBC'ye yaptığı açıklamada "Esad ailesi 30 yılı aşkın zamandır Suriye'yi kontrolü altında tutuyor. Güvenlik, ekonomi ve diğer tüm kaynaklar onların kontrolünde. Suriye halkının servetini zimmetlerine geçirdiler. Ben, Esad ailesinin çok büyük bir servete sahip olduğu kanısındayım. Suriye çok zengin bir ülke, doğal gaza, petrole ve diğer kaynaklara sahip. Esad ailesi de on yıllardır ülkeyi yağmalıyor" dedi.
Esad ailesi 1970'den bu yana iktidarda olsa da, Suriye servetinin peşinde olanları en çok ilgilendiren kişilerden biri, devlet başkanının kuzeni Rami Mahluf olmalı. Mahluf, askerler ve güvenlik şebekeleriyle yakın ilişki içinde ve belki de Suriye'nin en zengin kişisi.
Mahluf'un gün geçtikçe genişleyen şirketlerinin Suriye ekonomisinin yüzde 60'ını kapsadığı söyleniyor.
İsminin açıklanmasını istemeyen bir İngiliz mali müfettiş, "Suriye'yi, bir hırsızlık devleti olarak görmek gerek. Bu ülkede devlet dostlarına, yakın akrabalarına her türlü imkanı tanınır" diyor.
Merkezi Londra'da olan Ticari istihbarat şirketi Alaco'da araştırma birimi başkanı olan Iain Willis'e göre, İngiltere'de dondurulan milyonlarca sterlin, Esad yönetiminin küresel boyutlardaki zenginliğinin yalnızca ufak bir bölümünü oluşturuyor.
Willis, "net gerçekleşebilir değer anlamında, servetin 1-1,5 milyar dolar civarında olduğu sanılıyor. Bu servet yalnızca Esad'ın kendisine ait değil, daha geniş çaptaki ailenin, kuzen çocuklarının, amcaların, iş ortaklarının ve danışmanlarının elinde. Bu fonların Rusya, belki Dubai, Lübnan, Fas, hatta Hong Kong'da olması muhtemel. Ama mal varlıkları, herhalde dünya çapındadır." dedi.
Ancak Esad yönetiminin mal varlığının nerelerde olduğunu bulmak o kadar da kolay değil.
Gayet karmaşık tabakalar altında, deniz aşırı vergi cennetlerinde, pirinç levha asılı adreslerde, farklı isimler altında saklanır genellikle böyle servetler.
Iain Willis,"Bu tür mevkilerdeki insanlar, en parlak mali danışmanlara sahip. Servetlerini gizlemek ve oradan oraya kaydırmak için, paravan şirketler gibi, vakıflar gibi, gayet karmaşık yapılanmalardan yararlanırlar. Bir şirketin gerçekten var olup olmadığı konusunda ilk soru gelir gelmez o şirketin otomatik olarak kapandığı ve bir başka yere aktarıldığı acayip teknikler kullanırlar." diyor.
Bir yönetimin mal varlığının yerini saptamak işin yalnızca başlangıcı.
Daha sonra o yönetimdeki isimlerle servet arasındaki ilişkinin kanıtlanması gerek.
Ticari istihbarat şirketi Alaco'nun müdürlerinden Ambrose Carey, 1990'larda Saddam Hüseyin'in serveti için yürütülen avı hatırlatıyor.
"Saddam Hüseyin'in önde gelen bir Fransız yayıncılık şirketinde en büyük hisse sahiplerinden biri olduğu biliniyordu genel anlamda. Emlak varlığı 100 milyon dolar olarak tahmin ediliyordu. Ama aradaki ilişkiyi kanıtlamak çok zordu." diyen Carey, şöyle sürdürüyor:
"Panama'da kayıtlı Montana adlı bir şirket vardı. Ama merkezi Cenevre'deki bir avukatın bürosuydu. İşin sonunda, Saddam'ı perdeleyen bir kişiye ulaşıldı ama asla Saddam'ın kendisine değil."
Engeller bununla bitmiyor.
Bir ülkeye uygulanan yaptırımlar, BM Güvenlik Konseyi kararlarıyla, küresel düzeyde uygulanmıyorsa, o yönetimin servetini kaçırması ve saklaması için, her zaman meşru bir yol bulunabiliyor.
Servet takipçileri, geçen yıl Albay Kaddafi'nin servetini bulmanın kolay olduğunu anlatıyor.
Libya devleti, İngiltere'de 12 milyar sterlinlik mal varlığına sahipti. Ve bu servet BM yaptırımlarıyla hemen donduruldu.
Suriye yönetimi, AB ve ABD yaptırımları altında olsa da, aynı küresel önlemlerle engellenmiyor.
Orta Doğu'daki bankaların, ellerindeki Suriye yönetimine ait servetten vazgeçmeleri için Washington'un giderek artan baskısı altında oldukları belirtiliyor.
Ama kimi müfettişlere bakılırsa, Esad ailesi servetinin çoğunu, epey önceden AB ve ABD'nin erişemeyeceği bir yerde, Rusya'da güvence altına aldı bile...