ANKARA (İHA) - Psikolog-Evlilik Terapisti İlkim Öz Tan, Türkiye'de otuz yıllık evliliği boyunca hiç orgazm olmamış kadınların sayısının azımsanamayacak kadar fazla olduğunu belirterek, "Kimi kadın 'orgazm' kelimesini dahi bilmezken, kimisi 'orgazmı' kötü kadınlara, hayat kadınlarına ait bir duygu olarak görüyor. Hatta bu bakış açısına sahip erkekler de var. Bu erkekler için eşi orgazm olmamalı, olursa 'kötü kadın!' olabilir" dedi.
Tan, eşler arasında cinsel sorunlar varsa, evliliğin bir cehenneme dönebileceği uyarısında bulunarak, sağlıklı cinsel hayatları olmayan kadın ve erkeğin, evlilikte birbirlerine tahammülleri, hoşgörülerinin daha aza indiğini ve gitgide yok olduğunu söyledi. İlkim Öz Tan, kadınlara cinsellik 'ayıp', 'günah' olarak öğretildiği için, Türk kadınının cinselliği pek de sevimli bulmadığını kaydetti.
"Erkekler Neden Evlenir?", "Kadınlar Neden Evlenir?", "Evlilik Aşkı Öldürür mü?" ve en son büyük ilgi gören "Kadınlara Yakışmayan Erkekler" isimli kitabın yazarı Psikolog-Evlilik Terapisti İlkim Öz Tan, 'evlilerin cinsel sorunları' konusunda ilginç tespitlerde bulundu. Evliliği, 'paylaşıma dayanan bir yaşam tarzı' olarak tanımlayan Tan, bu yaşam tarzı içinde, duygusal paylaşım, düşüncelerin, alınacak kararların paylaşımı gibi pek çok birlikteliğin yanında, cinsel paylaşımın da son derece önemli olduğunun altını çizdi.
Evlilikte eşler arasındaki cinsel aşkın ve cinsel uyumun önemi yüzdeye vurulduğunda, yüzde 70'lere kadar çıktığının görüldüğünü anlatan İlkim Öz Tan, "Eğer eşler arasında cinsel sorunlar varsa, evlilik bir cehenneme dönebiliyor. Evlilikte erkek cinselliği istiyor ancak eşini fazlasıyla kırmış ve üzmüşse, kadın cinsellikten uzaklaşıyor. 'Bana bağırıp çağıran, aşağılayan, küfür eden eşime karşı buz gibi oluyorum ve onunla cinselliği istemiyorum' diyen pek çok kadın danışanım var. Erkekler bunu 'cinsel ceza' olarak algılasalar da, kadının cinsel soğukluğunun temelinde, eşinin kaba sabalığı yatıyor" diye konuştu.
Sağlıklı cinsel hayatları olmayan kadın ve erkeğin, evlilikte birbirlerine tahammülleri, hoşgörülerinin daha aza indiğini ve gitgide yok olduğunu vurgulayan Tan, şöyle devam etti:
"Sevgi dolu ve olaylara pozitif yaklaşmak bir kenara, sinirli, kırıcı ve yıkıcı olabiliyorlar. Bu insanları; mutsuzluk sendromu, panik atak, depresyon gibi psikolojik rahatsızlıkların yanı sıra, kadınlarda rahim, meme kanseri, erkeklerde prostat kanseri gibi fiziksel hastalıkların bekleme oranı artıyor. Bunlara ek olarak, sosyal ve iş hayatlarında da sinirli, alıngan ve geçimsiz olabiliyorlar. Türkiye'de, evliliklerde yaşanan cinsel sorunların yoğunluğu, sanıldığından daha fazla. Kadınlarımıza cinsellik
ayıp, günah olarak öğretildiğinden, Türk kadını cinselliği pek de sevimli bulmuyor. Otuz yıllık evliliği boyunca hiç orgazm olmamış ya da evliliğinde bir ömür orgazm olmamış kadınlarımızın sayısı azımsanacak gibi değil. Kimi kadın 'orgazm' kelimesini dahi bilmezken, kimisi 'orgazmı' kötü kadınlara, hayat kadınlarına ait bir duygu olarak görüyorlar. Hatta bu bakış açısına sahip erkekler de var. Bu erkekler için eşi orgazm olmamalı, olursa 'kötü kadın!' olabilir. Tüm evlilik hayatı boyunca, 'orgazm' taklidi yapan kadınların sayısı da az değil. Salt eşini memnun etmek adına, taklit yapabiliyor kadınlar. Her cinsel birleşmede orgazm taklidi yapan kadın için, cinsellik ciddi bir baskı ve işkencedir. Kadınlar, eşleriyle olan cinsel yaşamlarında, anlayış bekliyorlar. Eşlerinin onlara karşı daha duyarlı ve nazik olmasını istiyorlar. Kadınlar, gün içinde kendisiyle ilgilenmeyen, kendisini aramayan, hal hatır sormayan, eve gelince sevgi dolu sarılmayan eşlerinin, sadece cinsellik akıllarına gelince, kendilerine
dokunmalarından nefret ediyorlar. 'Kocamın sadece canı sevişmek istediğinde bana yaklaşmasından daha itici bir şey yok benim için' diyen kadınlar hiç de haksız değil. Ya da evlenene kadar cinsellik 'kötüdür' diye inandırılmış kadınlarımızın vajinismus hastalığına yakalanmalarına da şaşmamak gerek".
Türk erkeğinin cinsel sorunlarını değerlendiren Tan, 'güçlü kuvvetli' bilinen Türk erkeğinin aslında cinsellik cephesinde oldukça sorunları bulunduğuna dikkati çekti. Tan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ereksiyon (sertleşme) sorunu, erken boşalma gibi cinsel sorunlarını doktorlardan bile saklayan erkeklerin bazılarının, eşlerinin vajinalarının hangi bölgesi ile ilişkiye gireceğini bilemiyor olmaları da, dikkat çekici sorunlar arasında yer alıyor. Bu itirafı elbette ki erkekler yapmıyor. Kadınlar, eşleri ile cinsel ilişki yaşayamadıklarını, altı aydır ya da bir yıldır evli oldukları halde, hala bakire olduklarını söylerlerken, bunun nedeni, olarak şöyle diyorlar; 'eşim benimle cinsel ilişkiye gireceği bölgeyi bir türlü bulamıyor.' Kadınlarımızın çoğunun kendi bedenini tanımaktan uzak olduğu gerçeğini göz önünde tutarsak, erkeklerin kadın bedenine yabancı olmasına da şaşmamak gerekiyor. Evlilikteki diğer sorunlarda olduğu gibi, cinsel sorunlarda da eşler uzman yardımı alsalar, bu sorunlar, çözümsüzlükten çıkar".