Hava içerisinde daha ağırlıkta olan koku molekülleri, burun içerisindeki koku reseptörleri ile etkileştiğini ve daha sonrasında elektriksel bir sinyal oluştuğunu söyleyen Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Aytuğ Altundağ, bu sinyalin diğer tüm duyulardan farklı olarak, koku soğancığı adı verilen beyin tabanındaki iki organa gittiğini anlattı ve sözlerine şöyle devam etti:
"Koku soğancığında, kokunun ilk işlenmesi gerçekleştirildikten sonra, beyinde bulunan koku merkezinde kokuların tanımlanması, hafızaya alınması ve ayırt edilmesi işlemleri gerçekleşir.
KOKU ALMA BOZUKLUĞU TÜRLERİ NELERDİR?
Koku alma bozukluğu türleri; niceliksel ve niteliksel olarak ikiye ayrılır. Niceliksel olarak koku alma bozukluğu çeşitleri, az koku alma (hipozmi), hiç koku almama (anozmi) ve çok koku alma (hiperozmi) olarak sınıflandırılır.
Niteliksel olarak yani kokunun kalitesiyle ilgili hastalıklarda ise, kokuları farklı olarak algılama (parosmi), kokuları kötü koku olarak algılama (kakosmi), hayali kokular algılama (fantosmi) olarak gruplandırılan türler vardır. Bunlardan en sık karşımıza çıkan hipozmi ve anozmidir.
KOKU ALMA BOZUKLUKLARININ SEBEPLERİ NELERDİR?
Koku alma bozukluğu sebepleri, iletimsel koku alma bozukluğu nedenleri ve sinirsel koku alma bozukluğu nedenleri olarak ikiye ayrılır. Bunlardan iletimsel koku alma bozukluğu yapan durumlar, burun ve sinüs hastalıkları, üst solunum yolu enfeksiyonları ve kafa travmalarıdır.
Burun ve sinüs hastalıklarında, burun kemiği eğriliği, burun eti büyümesi, burun içerisinde oluşan etlerin büyümesi şeklinde oluşan oluşumlar sayılabilir. Özellikle üst solunum yolu enfeksiyonlarından sonra kalıcı koku kaybının olması da ileri yaş kadınlarda sık görülen bir durumdur. İletim tipi koku kayıplarında en sık ikinci neden olarak karşımıza çıkar.
Kafa travmaları ise, yüksekten düşme, trafik kazaları veya spor müsabakaları sonrasında olan problemlerdir. En sık ortaya çıkan üçüncü nedenlerdendir.
Alzheimer, parkinson gibi nörolojik hastalıklarda, hipotiroidi, şeker hastalığı ve guatr hastalıklarında koku alma bozuklukları görülebilir.
Bunun dışında meslek hastalıklarında koku alma bozuklukları olabilir. Özellikle bakır zehirlenmeleri, aşırı demir birikimleri ve ağır metale bağlı diğer zehirlenmelerde koku alma bozukluğu görülür.
Burun, sinüs ameliyatları sonrasında, çeşitli tümör ameliyatları sonrasında da koku alma bozukluğu ortaya çıkmaktadır.
KOKU ALMA DUYUSUNU ETKİLEYEN HASTALIKLAR NELERDİR?
Koku alma duyusunu etkileyen hastalıklar ve nedenler arasında en sık olarak karşımıza çıkan nedenler, burun ve sinüs hastalıklarıdır. Burun içerisindeki birçok hava yolunu tıkayıcı neden koku alma bozukluğuna yol açmaktadır. Bununla birlikte bazı fizyolojik durumlarda da koku alma bozukluğunda değişiklikler olabilir. Özellikle gebelikte veya yüksek irtifada bulunulan bir yerde koku duygusunda azalma ortaya çıkmaktadır.
Ek olarak burun içerisindeki nedenlerin dışında, özellikle çocukluk çağındaki geniz eti büyümesinde de koku alma bozukluğu ortaya çıkmaktadır. Alzheimer, parkinson gibi birçok nörolojik hastalıklarda koku alma bozukluğu meydana gelebilir.
Doğumsal koku alma bozukluğu yapan hastalıklar vardır. Üreme bozukluğuyla birlikte koku alma bozukluğu meydana gelebilir. Bir bireyde koku alma bozukluğuyla kısırlık birlikteyse mutlaka kulak burun boğaz uzmanıyla beraber kadın doğumcunun devreye girmesi gerekmektedir.
KOKU ALMA BOZUKLUĞU TANISI NASIL KONUR?
Koku alma bozukluğu tanısını koymadan önce, hastanın koku alma bozukluğuyla ilgili şikayetini dinlemek gerekir. Koku almada bir azalma, koku azalmada artış ya da koku alma kalitesindeki değişikliğin sorgulanması gerekmektedir. Çünkü her bir bulgu bizi farklı bir hastalığa yönlendirir.
Eğer hastanın koku azalmasında bir azalma varsa, mutlaka burun içerisine endoskopik kameralarla bakmak ve burun içerisinde tıkanıklık yapan nedenleri ekarte etmek gerekir. Burun muayenesi yapıldıktan sonra hastanın koku alma fonksiyonlarını değerlendirecek koku testleri yapmak gerekmektedir. Koku testlerinde çeşitli aşamalar vardır. Öncelikle hastanın koku alma yeteneğine bakılır. Çeşitli kokulandırılmış kağıtlar ya da çubuklarla hastanın koku yeteneği ölçülür. İkinci aşamada kokuları ayırt etme yeteneklerine bakılır. Farklı kokular ve benzer kokuları hastalara koklatarak, hangi kokuları ayırt edip edemediği tespit edilir.
Üçüncü aşamada ise hastadan kokuları tanımlaması istenir. Koklatılan bir kokunun ismini söylemesi istenir. Daha sonra hastanın koku hafızasını test etmek için, ardışık olarak koklatılan kokuları tekrardan geri bildirmesi söylenir. Bu özellikle nörolojik hastalıklarda bizim için çok önemlidir.
Koku testini yaptıktan sonra, eğer hastanın koku alma duyusunda bir azalma tespit edersek, ileri tetkikler için görüntüleme tetkiklerinden yararlanırız. Burada mutlaka sinüs tomografisi ve beyin MR'ı çekmek gerekmektedir.
KOKU ALAMAYAN İNSANLARDA HANGİ PROBLEMLER GÖRÜLÜR?
Koku duyusu, diğer 5 duyumuz gibi, yaşam kalitesini çok büyük oranda etkileyen bir duyudur. Yapılan çalışmalarda, doğuştan koku alamayan veya bir nedenle koku duyusunu kaybetmiş insanlarda bir takım başlıklar altında yaşam kalitesinde azalma tespit edilmiştir.
Bunlardan en önemlisi, bu kişilerin çevresel tehlikelere karşı daha açık bir hale gelmesidir. Özellikle duman, yanık, gaz kokusunu fark edemeyen bu insanlar, çevresel tehlikelere veya ev kazalarına daha açık hale gelmektedir. Bu insanlar bozulmuş gıdaları fark edemediği için, besin zehirlenmelerine daha açık hale gelirler.
CİNSEL İSTEKSİZLİĞE DE YOL AÇIYOR
Doğuştan koku alamayan insanların lezzet algıları bozulmakta, yedikleri yemeklerin sadece temel tatlarını fark etmekte fakat içerisindeki aromatik lezzetleri bilememektedirler. Bundan dolayı da yemek yeme istekleri azalmaktadır. Bireyin kendi kokusunu da alamaması, çevreye karşı hijyen açısından bir sorun oluşturabilir. Koku alamayan insanlarda cinsel isteksizlik, hafıza kaybı gibi ek bulgular olabilir.
KOKU ALMA BOZUKLUĞU NASIL TEDAVİ EDİLİR?
Koku alma bozukluğunun tedavisini planlarken, koku alma bozukluğunun nedenlerini ortaya koymak gerekir. Koku alma bozukluğunun nedeninde tıkayıcı bir problem varsa, hava yolunu koku alma hücrelerinin bulunduğu koku alanıyla buluşturmak gerekir. O yüzden bu tür durumlarda cerrahi tedavi yapılmalıdır. Tıkayıcı bir durum yoksa, alerji durumlarını araştırmak ve alerji tedavisini yapmak gerekir. İlaç veya aşı tedavilerinden faydalanmak mümkün olabilir.
Eğer ortada hiçbir iletimsel problem yoksa ve hastada koku almasında problem varsa, koku hücrelerinde sinirsel harabiyet söz konusu ise, koku eğitimi tedavisini yapmak gerekir. Bu tedavinin ana mantığı bir fizik tedavi üzerine kurulu olmasıdır. Koku hücreleri, sinir hücresi olmasına rağmen kendi kendini yenileyebilen hücrelerdir. O yüzden koklama egzersizleriyle koku duyusunu kaybeden insanlarda koku duyusunun tedavisi gerçekleştirilir.
KOKU VE TAT ALMA BOZUKLUĞU ARASINDAKİ İLİŞKİ NEDİR?
5 duyu içerisinde koku ve tat duyusu, kimyasal dokular olarak adlandırılır ve bu kimyasal duyuların bütün bir şekilde çalışması, beslenme davranışını, birçok hafıza merkezini ve yaşam kalitesini etkilemesi açısından önemlidir. Grip veya nezle olduğumuzda, burnumuz tıkalı olduğu dönemlerde yenilen yemeğin tadı alınamayabilir.
Lezzet olarak adlandırdığımız kavram bir yiyeceğin kokusunun, tadının, kıvamının, ısısının bir arada olmasıdır. Eğer koku ve tat birlikte çalışamazsa, yediğimiz yiyeceklerin lezzet tanımlaması gerçekleşemez ve yediğimiz yiyeceklerden daha az keyif alırız."