Altay, İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi tarafından düzenlenen seminer öncesi gazetecilere yaptığı açıklamada, Türkiye'nin yüksek deprem riski taşıyan bir ülke olması dolayısıyla Kandilli Rasathanesi olarak birçok projede yer aldıklarını bildirdi. Deprem konularında yapılan araştırmalardan Türkiye'nin geri kalmadığını, tam tersine çok önemli adımlar attığını ve neredeyse Avrupa'nın göz bebeği bir ülke olduğunu belirten Altay, risk modelleri ve deprem istasyonlarından alınan verilerin Avrupa'da tek bir ağ üzerinde toplanması gibi ortak projelerde yer aldıklarını kaydetti.
Altay, depremin sadece Türkiye'nin değil, dünyanın problemi olduğunu ifade ederek, "Son İtalya depreminde, hazırlıklı olduğunu düşündüğümüz bir ülkede çok büyük hasar oldu. Dolayısıyla uluslararası projeler dediğimizde depremle ilgili verilerin değişimi, ülkeler arasındaki değişimi çok mühim. Ne kadar çok deprem verisi toplarsanız, o kadar araştırmalarınız ve çalışmalarınız değer kazanıyor" dedi.
"EKSİKLERİMİZ HALA ÇOK FAZLA"
Altay, "Deprem riskinin azaltılması konusunda Türkiye şu an nerede?" sorusuna, "Şüphesiz devlete düşen görevler bir yönüyle var. Bir yönü de halkın sorumluluk alması. Tabii bütün bunlar bilinçlenmeyle ilgili. En çok ne zaman panik oluyoruz? Bir deprem oluyor, depremin akabinde depremi hatırlıyoruz, panik oluyoruz, konuşuyoruz, atıyoruz. Dolayısıyla bilinçlenme fevkalade önemli. Bu yönde eğitim çalışmaları var. Hukuki yönde devletin alacağı birtakım tedbirler var. Ulusal koordinasyon var.
Bu noktada çok ileri olduğumuz söylenemez. Eksiklerimiz hala çok fazla. Çalışmaların devam ettiği kanısındayım. Ama hızın artırılması gerektiğini düşünüyorum" cevabını verdi.
Altay, Marmara depreminden sonra Türkiye'nin daha ziyade arama kurtarma sistemlerine ağırlık verdiğini anlatarak, "Çünkü görülüyor ki, mevcut yapı stokumuz son derece hasar görecek. Ruhsatsız yapı çok fazla. Bunun Bursa'da yüzde 65'ler mertebesinde olduğu söylendi. İstanbul'da belli. Marmara'da deprem riskinden, deprem tehlikesinden söz ediyorsak, dolayısıyla mevcut stokta yapmamız gereken çok şey var. Burada çok bir ilerleme kaydedildiği söylenemez. Ama yeni binalarda oldukça önemli gelişmeler oldu.
Kontrol yapıldığı ve malzeme kalitesi kontrol edildiği sürece, projeler yönetmeliklere uygun üretildiği sürece, ki böyle yapılan inşattalar çok fazla. Özellikle İstanbul'dakileri görüyoruz. Bu riski azaltıyor. İnşaatların düzgün yapılması ve kontrol edilmesi önemli bir faktör. Ama buna rağmen nüfus artışı riski artıran bir faktör. Bir başka konuya bakarsanız 1999'dan 2000'den bu yana Marmara Bölgesi'ni sarsacak bir deprem de olmadı. Şu anda bu da bir anlamda riski azaltmış gibi gözüküyor. Fakat öngörülen çeşitli senaryolar altında Marmara'daki fayın kırılmasıyla ilgili riskli durumlar çıkacaktır" ifadelerini kaydetti.
"Marmara fayında bir hareketlilik var mı? Yakın bir zamanda deprem riski gözleniyor mu?" soruları üzerine Altay şunları söyledi:
"Hareketlilik her zaman var. Çok küçük depremler var Marmara'da. Tabii ki küçük depremler öyle bir zaman olabilir ki, bir büyük deprem de üretebilir. Dolayısıyla izlemek, doğru verileri almak, değerlendirmek, jeofizikçilerin, jeologların önemli görevlerinden biri. Ama görüyoruz ki, aktif bir bölgede yaşıyoruz. Yakın bir zamanda tahmin yapmamı beklemiyorsunuz umarım. Yapılan çalışmalar bunu hep gösterdi zaten. Uzak dönem tahminleri olarak söylediğimiz, yüzde 65'i aşan bir olasılıkla Marmara Denizi içindeki fayda bir deprem tehlikesi mevcuttur."