Dün MYNET'ten de yayınlanan ‘Astımdan öldü 9'uncu kattan yere çakıldı' haberi astımlı hastalar ve yakınları arasında ciddi korku ve paniğe yol açtı. Ayrıca bir ölünün dokuzuncu kattan düşmesi de kolay anlaşılır bir şey değil.
Önce astımlı hastalara seslenmek istiyorum. Lütfen bu tür sansasyonel haberlerden dolayı huzurunuz kaçmasın. Korku ve paniğe hiç gerek yok. Astım günümüz tıbbının en iyi tedavi edebildiği hastalıkların başında geliyor. Hatta her zaman söylediğim gibi kendilerine iyi bakan astımlı hastalar diğer insanlara göre daha uzun ve sağlıklı yaşarlar. Astımlıları esas rahatsız eden astım değil ‘astım korkusu' dur. Birçok hasta astımın yarattığı sıkıntılardan değil astım korkusu yüzünden rahatsızdır. İlaç kullanması bile gerekmediği halde ‘Ya aniden tıkanıp ölürsem' diye tedirgin olan yüzlerce hasta ile karşılaştım. Bu korkunun oluşumunda maalesef biz hekimlerin de büyük katkısı olduğunu söylemeden geçemeyeceğim. Hürriyet' in uçak kazasını hatırlatan başlığı da bu korkulara tuz biber ekecek cinsten. Astım öldürebilir sözü yanlış değildir, ama bunun ‘uçak düşebilir' veya ‘elektrik öldürücüdür' sözlerinden de bir farkı yoktur. Elbette astım krizinden ölen hastalar vardır, ama bunların sayısı son derecede azdır ve çoğu düzenli takip ve tedavi altında olmayan ve astımla beraber kalp, tansiyon, böbrek, diyabet… gibi başka hastalıkları da olan yaşlı insanlardır. Şu kesinlikle söylenebilir ki bugün doktor kontrolü altında olan bir hastanın astım krizinden ölmesi adeta imkânsız gibidir.
Peki, o zaman bu genç insan neden öldü?
Ölen kişiyi tanımıyorum. Onun gerçekten astımlı olup olmadığını… astımlı ise tedavi görüp görmediğini… başka bir hastalığının bulunup bulunmadığını bilmiyorum. Haberde ‘Adli Tıp raporuna göre, akciğerleri yırtılınca felç geçiren Yiğit Burak Terek, balkondan düşmeden önce yaşamını yitirmişti' şeklindeki ifadeden yola çıkarak düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Burada ‘akciğer yırtılması' sözüyle tıpta pnömotoraks adı verilen ve akciğer zarları arasında hava toplanması anlamına gelen bir komplikasyon anlatılmak isteniyor. Pnömotoraksın pek çok sebebi vardır ve astım krizi de bunlardan biri olabilir. Şiddetli krizlerde bronş içindeki basıncın artmasıyla akciğer hava keseciklerinin yırtılabilir ve akciğer zarları arasında hava toplanabilir. Bu hava da zaten yeterli solunum yapamayan akciğerlerin iyice sıkışmasına yol açabilir.
Ancak pnömotoraks hemen ölüme yol açan bir komplikasyon değildir. Solunumu çok fazla etkilemediği durumlarda hiçbir girişime gerek kalmadan kendiliğinden düzelmesi de beklenebilir, ama solunum sıkıntısı yaratıyorsa bu havanın bir iğne ile boşaltılması veya inatçı durumlarda göğüs boşluğuna bir tüp konması gerekebilir. Pnömotoraksın haberde geçtiği gibi felç ve ani ölüme yol açması tıp literatürüne geçmesi gereken, milyonda bir ve belki daha seyrek rastlanabilecek bir komplikasyondur. Akciğer keseciklerinin yırtılması sırasında hava sadece akciğer zarları arasına değil, dokular arasına ve hatta kan dolaşımına da karışabilir ve o zaman da ‘hava embolisi' adı verilen ve felç ve ölüme kadar gidebilen bir tablo ortaya çıkabilir. Ama… felç geçiren ve ölen birinin balkondan düşmesi ne tıp ne fizik bilgileri ile açıklanacak bir şey değildir.
Gelelim neticeye
Astımlı hastaların bu haber yüzünden ürkmemeleri, paniğe kapılmamaları gerektiğini tekrar hatırlatmak isterim. Böyle bir ihtimal süper lotoda 6 bilmekten farklı değildir.