Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un açıklamaları ile başlayan "FETÖ'nün siyasi ayağı" tartışması, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun grup toplantısında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı "siyasi ayak" olarak nitelendirmesiyle yeni boyut kazandı.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarına Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı'ndan ve AKP'den yanıt gecikmezken, gözler Çarşamba günü grup toplantısında konuşacak olan Erdoğan'a çevrildi.
Kılıçdaroğlu'ndan önce partisinin grubunu toplayan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise siyasi ayak olarak "Yurtta Sulh Konseyi"ni işaret etti.
"FETÖ'nün siyasi ayağı" tartışması, 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminden sonra iktidar ve muhalefet arasında sık sık yaşandı.
Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli'nin de aralarında bulunduğu birçok siyasetçi sık sık "FETÖ'nün siyasi ayağının ortaya çıkarılması" gerektiğine vurgu yaptı.
Devlet Bahçeli, Ocak ayı başında bir gazeteye yaptığı açıklamada da "FETÖ'nün siyasi ayağına ilişkin bu düzeyde bir mücadele yapıldığı ve sonuç alındığı söylenemeyecektir. Devleti bu çeteden arındırırken, siyaset kurumunun da bu illetten temizlenmesi elzemdir" görüşüne yer verdi.
Bahçeli'nin bu açıklamalarından birkaç gün sonra CHP, "FETÖ'nün siyasi ayağının araştırılması" için Meclis Araştırma Önergesi verdi ancak bu önerge AKP ve MHP oylarıyla reddedildi.
Tartışmaları yeniden alevlendiren ise eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un, 28 Ocak'ta katıldığı bir televizyon programında FETÖ'nün siyasi ayağına ilişkin açıklamaları oldu.
26 Haziran 2009'da TBMM'de kabul edilen ve askerlerin özel yetkili mahkemelerde yargılanmasının yolunu açan düzenlemeyi, "FETÖ'nün siyasi ayağı"nın araştırılması için örnek gösteren Başbuğ'un bu açıklamalarını AKP yargıya taşıdı.
Erdoğan'ın talimatıyla, söz konusu yasal düzenlemede imzası bulunan altı AKP milletvekili Başbuğ hakkında "hakaret" iddiasıyla suç duyurusunda bulundu. Başbuğ tartışması sürerken, geçen Ekim ayında Bahçeli'nin talimatıyla, CHP'nin "teröre destek verdiğini" ileri sürerek, "HDP ile ilişkilerinin araştırması" için komisyon kurduran MHP, Kılıçdaroğlu hakkında suç duyurusunda bulundu.
Esas olarak "CHP'nin HDP ile ilişkileri"yle ilgili yapılan suç duyurusuna ilişkin MHP'den yapılan açıklamada, Kılıçdaroğlu'nun FETÖ'nün "siyasi ayağı"na ilişkin açıklamaları da anımsatıldı. MHP'den yapılan açıklamada, "Partisinin her grup toplantısında bu açıklamayı bir sonraki hafta yapacağını bildirmektedir. Bu tarihten sonra da kendisinden beklenen açıklamayı yapmayacağı anlaşılmaktadır" ifadesi yer aldı.
Bu gelişmeler üzerine Kılıçdaroğlu, geçen hafta Elazığ depremi nedeniyle ertelediği "FETÖ'nün siyasi ayağı"nı 11 Şubat tarihli grup toplantısında açıklayacağını katıldığı bir radyo programında duyurdu.
Geçmişte de FETÖ'nün siyasi ayağı konusunda AKP ve Erdoğan'ı adres gösteren ve hatta AKP içinde, Gülen Yapılanması mensuplarının haberleşmek için kullandığı iddia edilen "ByLock" uygulamasını kullanan milletvekilleri olduğu iddiasında bulunan Kılıçdaroğlu'nun, "yeni bir belge ve isim açıklayıp açıklamayacağı" merak konusuydu.
Hafta başında yapılan MYK toplantısında da kurmaylarıyla son değerlendirmeleri yapan Kılıçdaroğlu'nun geniş bir arşiv çalışmasını bizzat kendisinin yaptığı kulislere yansıdı.
Gülen Yapılanmasıyla ilgili geçmiş iktidarların yürüttüğü mücadeleye ilişkin raporlar ve AKP döneminde devlet içinde etkin hale gelmesi süreçlerini irdelendi ve öncelikle "siyasi ayak" tanımınının ancak devlete Gülen Yapılanması mensuplarını yerleştirme yetkisi olanları kapsayacağı değerlendirmesi yapıldı.
CHP'de, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın normalde Salı günleri yaptığı grup toplantısını "programının yoğunluğu" nedeniyle Çarşamba gününe alması da "Kılıçdaroğlu'na yanıt vermeye dönük bir hamle" olarak yorumlandı.
CHP'de İdlib'deki gelişmeler nedeniyle, açıklamanın ertelenip ertelenmemesi de tartışıldı. Ancak İdlib'e bir "askeri operasyon" olmaması halinde, Kılıçdaroğlu'nun açıklama yapması kararlaştırıldı.
Siyasi kulislerde gözler Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarına çevrilmişken, "siyasi ayak" konusundaki ilk açıklama MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den geldi. Tartışmalara dikkat çeken Bahçeli, Kılıçdaroğlu'nu hedef aldı:
"Oysaki bir boy aynasına baksa ayağı da görecek, boyunu da görecektir. Bugüne kadar FETÖ'nün siyasi ayağını devamlı gündeme getiren biz olduk. Ancak bazıları her seferinde bizim düşüncelerimizi maksatlı biçimde çarpıttı, hedef şaşırtmaya çalıştı. Dedik ki, şayet 15 Temmuz başarılı olsaydı, Yurtta Sulh Konseyi'nin siyasi ayağı kim olacak, ülkeyi kimler yönetecekti? Yani Cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar, bürokratlar kimlerden teşekkül edecekti? Mesela, Kılıçdaroğlu böyle bir durumda görev alacak mıydı?"
Başbuğ'un açıklamalarını da anımsatan Bahçeli, partisinin 2009'da ne söylemişse arkasında olduğunun da altını çizdi.
MHP'nin 2009'daki çekince ve eleştirilerinin belli olduğunu ancak Başbuğ'un "yanlış yerde iz sürdüğünü" kaydeden Bahçeli, "Bizim için siyasi ayak Yurtta Sulh Konseyi'nin yürütme kadrosudur. Bunlar tek tek tespit edilirse, inanıyorum ki, FETÖ'cülerin, kriptocuların, hainlerin, Türk ve İslam düşmanlarının kökü kazınacaktır" dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "FETÖ'nün siyasi ayağını açıklayacağı" yönündeki sözleri nedeniyle partinin öğle saatlerindeki grup toplantısına ilgi büyüktü.
Konuşmasına İdlib'de hayatını kaybeden beş askeri anarak başlayan Kılıçdaroğlu, "FETÖ'nün siyasi ayağı"nı, "Bilal'e anlatır gibi anlatacağını" duyurdu. Ardından da, "Devletin en mahrem yerlerine FETÖ'nün elemanlarını yerleştirenlere FETÖ'nün siyasi ayağı diyoruz. Çünkü bu yetkiyi ancak belli kişiler kullanabilir. O nedenle devletin kılcal damarlarına FETÖ'nün elemanlarını yerleştirenlere FETÖ'nün siyasi ayağı denir" sözleriyle siyasi ayak tanımı yaptı.
Kemal Kılıçdaroğlu, "bir muhalefet partisinin devlete bunları yerleştirme yetkisi olmadığını" vurgulayarak, AKP ve MHP'den partisine ve kendisine yönelik yapılan "FETÖ ile işbirliği yaptığı" suçlamalarına yanıt verdi.
Kılıçdaroğlu, siyasi ayakla ilgili 20 soru yöneltip, yanıtını yine kendisi vererek, siyasi ayak için Erdoğan'ın ismini açıkladı:
"Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın hazırladığı bir iddianameden bir bölüm okuyacağım: Örgüt yani FETÖ TSK komuta kademesinin tamamını ele geçirmek maksadıyla generalliğe terfi için albaylıkta bekleme süresini 4 yıla indirerek henüz şura sırası gelmeyen mensuplarını terfi havuzuna dahil etmiştir. Generallikte beklemek süresi 4 yıldan 3 yıla indirilerek yandaşı olmayan generalleri daha kısa sürede TSK dışına çıkarmaya çalışmıştır. Son olarak kendisine müzahir elemanların az bulunduğu 1988 ve daha önceki yıllardaki mezun olmuş subayları TSK'den tasfiye etmek için üç devreyi birden toplu olarak emekli edecek ve hizmet süresini 28 yıla indirecek kanuni düzenlemeleri siyasi otoriteye yaptırabilmiştir. Bunları ben demiyorum. Devletin savcısı diyor. Siyasi otoriteye yaptırabilmiştir! O siyasi otorite FETÖ'nün siyasi ayağıdır. Onun başındaki kişi de FETÖ'nün siyasi ayağıdır. Devleti FETÖ terör örgütüne teslim eden kişinin adı Recep Tayyip Erdoğan'dır!"
Geçmişte de "siyasi ayak" tartışmalarında sık sık Erdoğan'ı işaret eden Kılıçdaroğlu, beklentinin aksine "sürpriz bir isim ya da belge" açıklamadı.
https://twitter.com/fahrettinaltun/status/1227203893152698373
Kemal Kılıçdaroğlu'nun grup toplantısındaki açıklamalarının ardından AKP'de yapılan ilk değerlendirmeler, "siyasi ve polemik yaratmaya yönelik" oldu.
Kılıçdaroğlu'nun geçmişte AKP içindeki "Kılıçdaroğlu" kullanan milletvekillerini açıklayacağı sözlerini anımsatan AKP kurmayları, şimdiye kadar herhangi bir ismi açıklayamadığı için Erdoğan'ı hedef aldığı görüşünü dile getirdiler.
Kılıçdaroğlu'nun grup toplantısındaki konuşması sırasında Erdoğan da Beştepe'de düzenlenen "Yaşayan İnsan Hazineleri Ödül Töreni"nde konuşma yaptı. Ancak, Kılıçdaroğlu henüz konuşmasını bitirmediği için Erdoğan da bu konuda bir açıklama yapmadı.
AKP'den yansıyan bilgiye göre, programının yoğunluğu nedeniyle grup toplantısını çarşamba gününe alınan Erdoğan, Kılıçdaroğlu'na bu toplantıda yanıt verecek.
Ancak Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarının hemen ardından Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve AKP Sözcüsü Ömer Çelik, Twitter hesapları üzerinden açıklama yaparak Kılıçdaroğlu'na tepki gösterdi.
Altun, "Cumhurbaşkanımız direnmeseydi, FETÖ Türkiye'yi topyekun işgal edecekti. Bu mücadeleye zarar verenleri, işbirlikçileri, kumpas içinde hareket edenleri ne milletimiz ne tarih affedecektir" açıklaması yaparken, Ömer Çelik de "Kılıçdaroğlu'nun, Cumhurbaşkanımızla FETÖ terör örgütünü yan yana zikretmesi ahlaken ve siyaseten iflastır" ifadelerini kullandı.
https://twitter.com/omerrcelik/status/1227222051691384832
Kılıçdaroğlu, FETÖ'nün siyasi ayağı konusunda Erdoğan dışında başka bir isim vermedi. Ancak Başbuğ'un "FETÖ'nün siyasi ayağı" olarak işaret ettiği askerlerin özel yetkili mahkemelerde yargılanması yolunu açan yasal düzenlemeyle ilgili önergede imzası bulunan dönemin AKP grup yöneticilerini kastederek, "FETÖ'nün ayak takımı burada. O grup başkanvekilleri, dönemin bakanları vesaire... Onlar ayak takımıdır. Talimatı bir yerden alıyorlar" sözleriyle dile getirdi.
Söz konusu önergede imzası bulunan isimlerden AKP Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın, Kılıçdaroğlu'nun "siyasi ayak" açıklamalarına, "Aslında şu soruyu herkesin sorması lazım. FETÖ'nün 15 Temmuz'da yol verdiği kişi mi siyasi ayak olur, yoksa FETÖ'nün öldürmeye gittiği kişi mi siyasi ayak olur?" sorusunu yöneltti.
BBC Türkçe'nin konuya ilişkin sorusunu yanıtlayan Aydın, Kılıçdaroğlu'nun 15 Temmuz darbe girişimi ile ilgili "kontrollü darbe" ifadelerini kullandığını ve Gülen yapılanmasının "terör örgütü" ilan edildikten sonra "FETÖ'nün arkasında durduğunu" ifade etti:
"FETÖ'nün devirmek istediği kişi mi siyasi ayak olur, yoksa FETÖ'nün getirmek istediği kişi ya da kişiler mi siyasi ayak olur? 15 Temmuz sonrasında bunlar kimlerle işbirliği halindeydi ve darbe gerçekleşmiş olsaydı kimler yönetime gelecekti, kimlerle beraber olacaklardı? Asıl sorgulanması gereken budur. Herkesin bugüne kadarki duruşunu net ortaya koyması lazım.
"FETÖ terör örgütü ilan edildikten sonra, Türkiye'ye karşı, bu millete karşı hain emelleri anlaşıldıktan sonra 17/25 aralıktan sonra nerede durdu, kim hangi pozisyonu aldı, kim FETÖ ile birlikte hareket etti, kim FETÖ'nün söylemlerini söyledi, kim FETÖ'ye karşı kefenini giyip mücadele etti, kim değirmenine su taşıdı? Bunlara baktığımızda sonuç net ortaya çıkacak.
"Kendisi (Kılıçdaroğlu) ifade ediyor; FETÖ'nün yayın organlarını nasıl kapatırlar, nasıl olur da gazeteleri basılır, kendi milletvekilleri gitti. FETÖ'nün hain emelleri ortaya çıktıktan sonra FETÖ'nün arkasında durdular, tıpk Suriye'deki gibi. Yani önce Esed'le ilişkiler iyiyken niye iyi diye eleştirenler, sonra Esed halkına zulmettikten, bombalar yağdırdıktan sonra Esedci olmaya başladılar. İşte FETÖ'de de öyle, niteliği belli olduktan sonra aynı söylemi benimsemeye başladılar. Herkes öncelikle aynaya bakmalı. Ona göre başka kişiyi itham etmeli."