Kapatılan FP'nin Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu, AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat'a atfen tartışma yaratacak sözler ortaya attı. Bekaroğlu, FP kongresinde Abdullah Gül'e karşı Recai Kutan'la hareket eden Fırat'ın daha sonra, "Anadolu'da siyasetin profesyonelleri vardır. Bunlar hangi partide gelecek olduğunu sezerler ve oraya yönelirler. Bizzat tanıdığım, giyim kuşamı, hal ve hareketleri ile kendilerini belli eden, benim ‘siyasetin o…ları' dediğim birçok insan Tayyip Bey'in bürosunda" diyerek AKP'ye katıldığını anlattı.
FP'nin kapatılmasının ardından AKP ayrılığı sırasında SP'yi tercih eden ve daha sonra SP'den de ayrılıp halen Müslüman-Sol hareket olarak nitelendirilen Yeni Siyaset Girişimi'ne eski CHP'li Ertuğrul Günay'la birlikte öncülük eden Mehmet Bekaroğlu, Milli Görüş hareketinin kitabını yazdı. "Adil Düzen'den Dünya Gerçeklerine Siyasetin Sonu" adıyla Elips Kitap'tan çıkan kitapta FP dönemi, Merve Kavakçı olayı, Ahmet Necdet Sezer'in Cumhurbaşkanlığı, partinin kapatılması, Yenilikçi-Gelenekçi kavgası, AKP-SP ayrılığı süreci olay anlatımları ve diyaloglarına yer verildi.
Kitapta en ilginç anlatımı, FP'nin kapatılması sonrasında önce SP'yi tercih eden AKP Genel Başkan Yardımcısı Dengir Mir Mehmet Fırat'ın son anda sürpriz bir kararla AKP'ye katılmasına ilişkin diyalog oluşturdu. FP kongresinde de Abdullah Gül'e karşı Recai Kutan'la hareket eden Fırat'ın kuruluşun hemen öncesinde AKP'ye katılması ve katılma gerekçeleri kendi ağzından sözleri de verilerek şöyle anlatıldı:
SİYASETİN O…LARI "İki partinin kurulma dönemlerinde birçok ilginç olaya şahit olduk. Bunlardan biri de Adıyaman Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat'ın Tayyip Erdoğan'la görüşmesiydi. Fırat FP kongresinde Recai Kutan'ın listesinde GİK üyesi seçilmiş, daha sonra da siyasi işler başkanlığında birlikte çalışmıştık. Hoca ve genel merkez cephesinde yapılan yanlışlıkları eleştiriyordu ama esas olarak Abdullah Gül ve arkadaşlarının yanlışlarını dile getiriyordu. Parti kapatıldıktan sonra yaptığımız bir görüşmede, kongrede Recai Bey'le birlikte olarak kendisini milletvekili seçtirenlere karşı vefa borcunu ödediğini, şimdi parti kapatıldığına göre artık kendisini serbest hissettiğini ifade etmişti.
O gün sabah bana telefon ederek Tayyip Erdoğan'ın görüşmeye davet ettiğini, Yıldız'daki bürosuna görüşmeye gideceğini söylemişti. Görüşmeden sonra Meclis'teki odama gelerek neler görüştüklerini anlattı. Fırat'ın AKP'ye katılma gerekçesi gayet basitti: ‘Ben siyasette devam etmek istiyorum. Görünen o ki Tayyip Erdoğan'ın kuracağı parti önemli bir başarı kazanacak. Sizin kuracağınız partinin ise hiçbir şansı yok.'
Fırat bu kanaatini Tayyip Erdoğan'ın bürosunda gördüğü hareketliliğe bağlıyor ve bana şunları söylüyordu: ‘Ben yıllardır siyaset yapıyorum. Siyasetteki dalgalanmaları bilirim. Anadolu'da siyasetin profesyonelleri var. Bunlar hangi partide gelecek olduğunu sezerler ve oraya yönelirler. Bizzat tanıdığım ve giyim kuşam, hal ve hareketleri ile kendilerini belli eden, benim ‘siyasetin o…ları' dediğim birçok insan Tayyip Bey'in bürosunda bekliyor. Anlayacağın siyaset Tayyip Erdoğan'ın etrafında dönüyor. Gelecekte paylaştırmanın merkezi orası olacak."
ERBAKAN'IN ÜZERİNE BETON DÖKECEĞİZ Bekaroğlu kitabında, Fırat'ın aynı dönemde yaptıkları bir sohbette Necmettin Erbakan'ın asıl cezayı o zaman yeni açılan kayıp trilyon davasından alacağını söyleyerek, bir yabancı diplomatın kendisine söylediği, "Erbakan'ın üzerine beton dökeceğiz" sözlerini aktardığını da yazdı.
ARINÇ'IN GENEL BAŞKANLIK GİRİŞİMİ Bekaroğlu'nin kitabında yer alan bir diğer ilginç olay anlatımını ise Cumhurbaşkanı adayı olup olmayacağı merak edilen TBMM Başkanı Arınç'ın FP'nin kapatılması üzerine yaptığı kendi genel başkanlığındaki bir siyasi parti girişimi oluşturdu. Kitapta Arınç'ın sonuçsuz kalan girişimi şöyle anlatıldı:
"Milletvekilleri, belediye başkanları ve teşkilat mensuplarımızın çoğu bölünmeyi istemiyordu fakat iki partinin kuruluş çalışmaları da bütün hızıyla devam ediyordu. Tayyip Erdoğan, Ankara Yıldız'daki bürosunda yoğun görüşmeler yapıyordu. Bu görüşmeye gelenler arasında ‘bölünmemeliyiz' diyenleri tersliyor, ‘İsteyen bize katılır, isteyen Hoca'nın yanında kalır' diyordu.
Terslenenlerden biri de Bülent Arınç oldu. Bülent Bey, o günlerde, ‘üçüncü yolcular' diye anılan grubun, yeni partinin kendisinin genel başkanlığında kurulması ve herkesin bu partiye katılması teklifini Tayyip Erdoğan'a götürüyor. Tayyip Bey, kuruluş çalışmalarını yürüttüğü partinin önemli isimleri olan Abdullah Gül, Abdülkadir Aksu, Abdüllatif Şener'in de bulunduğu görüşmede Bülent Arınç'ın, ‘Böyle bir yapı mümkün olursa siz ne yaparsınız' sorusuna önce, ‘Hoca böyle bir şeyi kabul etmez' cevabını veriyor. Ancak Arınç'ın, ‘ya Hoca Kabul ederse' demesi üzerine, ‘biz yolumuza devam ediyoruz, isteyen istediği yola gider' karşılığını veriyor.
Bunları Bülent Arınç, AKP'ye katılmadan önce Recai Kutan'a anlatmıştı. Arınç, Recai Bey'le görüştükten hemen sonra Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının kuracağı partiye katılacağını açıklıyordu. Arınç'ın canlı yayındaki açıklamasını Kutan'la birlikte izledik. Arınç'ın AKP'ye katılma gerekçesi, Hoca'nın ‘üçüncü Yolu' reddetmesi, bu nedenle de bölünmenin engellenememesiydi. Halbuki bu açıklamadan yaklaşık bir saat önce Recai Abi'ye bu teklifi asıl kabul etmeyenin Tayyip Erdoğan olduğunu söylemişti. Recai Kutan'ın anlattığına göre Arınç, Hoca ile de görüştüğünü Hoca'nın ‘üçüncü yol' formülünü dinlediğini ama daha sonra gereğini yapmadığını ifade etmişti."
ATATÜRKÇÜ AKP Kitapta, adı Cumhurbaşkanı adayları arasında geçen Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül'ün AKP'nin ilk kurulma aşamasında üyesi olduğu Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde Siyasi İşler Komisyonu raporuna koydurttuğu bir ifadeye de yer veriliyor. Kitaba göre Gönül'ün AKP adına koydurttuğu ifade şöyle:
"RP laiklik karşıtı eylemleri nedeniyle kapatıldı. Onun yerine kurulan FP de aynı gerekçeyle kapatıldı. FP'den sonra da bu partilerin devamı niteliğinde Saadet Partisi kuruldu. FP'li bir grup milletvekilinin kurduğu AKP ise laik Cumhuriyet'e ve Atatürk ilkelerine saygılıdır."
ERBAKAN'IN DİNLEMEYE KARŞI RADYO ÖNLEMİ Kitapta Erbakan'ın konutunda yapılan bazı çok dar ve özel toplantıların basına sızması üzerine, "Erbakan'ın evi dinleniyor mu" kuşkusu oluştuğu bilgisi veriliyor. Erbakan'ın öteden beri bu dinlemelere karşı önlem olarak evindeki toplantılarda yanında açık bir radyo bulundurduğu bildiriliyor. Kitapta, Bekaroğlu dinleme kuşkusunu anlatırken, "O günlerde araştırdım, bu dinlemeler çok basit düzeneklerle yapılabiliyormuş. Engellemenin de yolu varmış. Az bir para ile bu sistem kurulabilirmiş. Hoca'ya söyledim, ama oralı olmadı. ‘Boş ver dinlesinler' der gibi bir hali vardı" ifadelerine yer veriyor.
ANKA