Eskişehir’de sokak ortasında eski eşi tarafından vahşice öldürülen Ayşe Tuba Arslan ailesi ve avukatı, işlenen cinayetle ilgili acıkmalarda bulunarak kadın cinayetlerinin sona ermesini istediler.
Vahşice öldürülen Ayşe Tuba Arslan’ın avukatlarından Heval Yıldız Karasu, Arslan’ın 2017’den itibaren başvuruları olduğunu, ama çok net tedbir kararını Eylül 2018 tarihinde istediğini belirtti. Karasu, “Daha sonra 1-2 aylık uzaklaştırmalar alıyor. Son olarak Ocak 2019’da ortaya çıkıyor ve 6 aylık uzaklaştırma, iletişim araçlarıyla ulaşamama gibi çeşitli tedbirler alınıyor. Sırf 2019’dakini incelediğimizde kadının 10 tane başvurusu var. Bu başvurularda her defasında ‘Ben tedbir kararı aldırdım, 6284’e aykırı ihlaller var. Ben hakarete uğruyorum, tehdit ediliyorum. İşe gidip gelirken hep önüme geçiyor. Bana iftiralar atıyor, yaralıyor. Ne olur bana yardım edin’ diye dilekçeleri başvuruları var” şeklinde konuştu.
“İsyanı duyulmadan biz Ayşe’yi toprağa verdik”
Ayrıca Avukat Karasu, Ayşe Tuba Arslan’ın sesi duyulmadan toprağa verildiğini belirterek, “Bir kadın ben şiddete uğruyorum diyerek başvurduğunda bile mahkemeden geçmesi, tebligatı arada boşluklar doğurabiliyor. 6284’ün bu noktada çok ciddi ele alınması gerekiyor. Biz bu noktada hızlı ve etkili çözümler bulmazsak her gün bir kadın cinayetiyle karşılaştığımız tablo artarak devam edecek. Ayşe mektubunda da bunu dile getiriyor. Diyor ki, ‘Defalarca şikayet etmeme rağmen hiç sonuç alamadım. Uzaklaştırma olduğu halde Yalçın Özalpay ile ilgili başvurmadığım hukuki işlem kalmadı. Bu şahıstan ölüm tehdidi alıyorum. Benim ölümüm gerçekleşince mi bana yardımcı olacaksınız, ben çok mağdurum’ ama ne yazık ki isyanı duyulmadan biz Ayşe’yi toprağa verdik” ifadelerini kullandı.
Baba Arslan: “Katilin İstanbul’dan ağabeyi gelmiş, bunlar planlamış cinayeti bir gün önce”
Yaşanan son gelişmeler üzerine baba Serdar Arslan da cinayetin detaylarını anlattı. Baba Arslan, “Olay günü beni polis memuru aradı kızımın ağır yaralı olduğunu ve Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde olduğunu söyledi. Hemen gittim, baktım ki kızımı parça parça doğramış, kafasını ikiye ayırmış. Kızım yere düşmüş, yerde de vurmaya devam etmiş. Hayvan desem hayvanlara hakaret olur. Arkasından saldırmış. Katilin İstanbul’dan ağabeyi gelmiş, bunlar planlamış cinayeti bir gün önce. Halk linç etmeye kalkınca, oradan uzaklaştılar” diye belitti.
“Kızım kadınların idolü oldu”
Ayrıca baba Serdar Arslan gözyaşları içinde kızını morgda görünce tanıyamadığından da bahsederek, “En az kızım 4 kez uzaklaştırma, en az 15 şikayeti var. Bu kadar uzaklaştırması varken, adam kızı eline kolunu sallaya sallaya kızımın peşinde gezdi. Hepimizi tehdit etti, ‘hepinizi öldüreceğim, keseceğim’ diye. Kızımı parçaladı, ne diyebilirim ben. Kızımı yaktı, beni yaktı. Bu kin nedir ya? Kadın anadır, ana olmazsa biz olmayız. Kadınlardan kızlardan ne istiyorlar. Bu kadar dosya varken, kızım satırla doğrandı, doğranana kadar kimse bir şey yapmadı. Nasıl bir adalet, nasıl yargı, nasıl bir sistem. Yavrum gün görmeden toprağa gitti. Eceliyle ölmedi yavrum, gözleri açık gitti. Yavrumu be morgda tanıyamadım. Küçücük kalmış, mezara kanlı kanlı gitti yavrum. Bundan sonra yavrularımız, kızlarımız, kadınlarımız bir kin uğruna ölmesin. Evlenirsin, boşanırsın kesip doğraman mı lazım? Kurbanda dahil bu hayvana bile bu yapılmazken, kızıma yapıldı. Allah’a havale ediyorum. şeklinde konuştu.
“Kızımı tanınmayacak şekilde satırlarla parçalamış”
Anne Meral Sondikme ise, feryat ederek, “Tuba’m ölmeyecekti, Tuba’m eceliyle ölmedi. Sadece çocuk mezarı kadar mezarı oldu. Tanınmayacak şekilde satırlarla parçalamış bir hayvan dahi böyle parçalanmaz. Çok feryat ediyorum Allah bildiği gibi yapsın” dedi.