HABER

Global Girişimcilik Kongresi

Cumhurbaşkanı Erdoğan: (2) - "Şimdi IMF'nin ruhunda vesayetçilik var. Dünyanın zavallı o garip ülkelerinin birçoğu bunların bu vesayetçilik anlayışından bugüne kadar kurtulamadıkları için onları inim inim inletiyorlar" - "Proje bazlı teşvik uygulaması kapsamında, ilk etapta toplam yatırım tutarı, 135 milyar lirayı bulan 23 projeye teşvik belgelerini bizzat verdik. Bu yatırımlar ihracatımıza 6 milyar 318 milyon dolarlık katkı sağlarken, ithalatımızın da 12 milyar 312 milyon dolar azalmasını temin edecek, aynı zamanda 34 bin doğrudan 134 bin de dolaylı istihdam ortaya çıkaracaktır" - "Kamu borç stokumuzun milli gelire oranını, yüzde 60 seviyesinden yüzde 8,5'a kadar indirdik. Fakat biz bunlarla yetinebilecek bir ülke değiliz. Çünkü ülkemizin potansiyeli büyüktür"

İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Şimdi IMF'nin ruhunda vesayetçilik var. Dünyanın zavallı o garip ülkelerinin birçoğu bunların bu vesayetçilik anlayışından bugüne kadar kurtulamadıkları için onları inim inim inletiyorlar." dedi.

Erdoğan, Hilton İstanbul Bomonti Hotel'de düzenlenen Global Girişimcilik Kongresi'nde yaptığı konuşmada, bu yıl turizm alanındaki beklentilerinin yüksek olduğunu, turist sayısında 36 milyonun yakalanabileceğini söyledi.

Şu anda özellikle ciddi manada başka işaretlerin de geldiğini, 40 milyonu bulabileceğinin belirtildiğini anlatan Erdoğan, şimdilik 36 milyona kilitlendiklerini ifade etti.

Döviz rezervlerinin 17,5 milyar dolardan bir ara 130 milyar dolara kadar çıktığını ancak son dönemde bu rakamın 110 milyar dolar seviyesine, özellikle darbe girişimi ertesinde indiğini belirten Erdoğan, "Bunu tekrar çıkarmaya muktediriz, o gücümüz var." dedi.

Türkiye'yi büyütürken, kamu mali disiplinini de elden bırakmadıklarını anlatan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:

"Kamu borç stokumuzun milli gelire oranını, yüzde 60 seviyesinden yüzde 8,5'a kadar indirdik. Fakat biz bunlarla yetinebilecek bir ülke değiliz. Çünkü ülkemizin potansiyeli büyüktür. Ciddi bir genç nüfusumuz var ve bu genç nüfusumuz dinamiktir. İyi yetişmiş bir genç nüfusa sahibiz. Bu genç nüfusu sürekli söylüyorum, aramızdaki gençlerden birileri de diğer gençleri kıskanmasın, bütün ailelere en az üç çocuk istiyorum diyorum ülkem için. Niye? Çünkü genç, dinamik bir nüfusa ihtiyacımız var. Eğer genç dinamik, nüfusa sahip olmazsak, bak dünya yaşlanıyor. Yarın biz de yaşlanacağız. Yaşlı bir nüfusla bir yere varmak mümkün değil. Ekonominin temel taşı, insandır. "

- "Genç nüfusa Türkiye'nin ihtiyacı var"

Ekonomi derslerinde "İnsan, emek, sermaye, yatırım" konusunun ele alındığına değinen Erdoğan, "Tamam da bu anlattıklarınızın hepsi birbiriyle çelişkili. Çünkü bunların temelinde ne yatıyor? İnsan yatıyor. İnsan varsa emek var. İnsan varsa sermaye var. İnsan varsa yatırım var. İnsan yoksa bunların hiçbiri yok. Diğerleri insanın türevi. İnsanın türevi olduğuna göre, yatırımı nereye yapmamız lazım? Öncelikle insana yapmamız lazım. Öyleyse diyorum ki genç nüfusa Türkiye'nin ihtiyacı var." dedi.

Uluslararası camiaya da buradan mesajını verdiğini belirten Erdoğan, "İnsandan çekinmeyelim. Bütün bu girişimciliğin ruhunda ne var? İnsan var. Öyleyse girişimci insanlara ihtiyacımız var. Bu girişimci insanları el ele verip, yetiştirmek zorundayız." değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye'nin sadece Asya ile Avrupa'nın geçiş noktası olmadığını vurgulayan Erdoğan, aynı zamanda ticaretten sanayiye, eğitimden sağlığa, turizmden tarıma kadar çok geniş bir alanda milyarlarca nüfusu ve çok geniş bir coğrafyaya hitap eden stratejik bir bölgesel merkez olduğunu söyledi.

Hedeflerinin, bu konumu en iyi şekilde değerlendirerek, Türkiye'yi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline getirmek olduğunu anlatan Erdoğan, bunun için daha çok yatırım yaparak, daha çok üreterek, daha çok ihraç ederek, daha çok istihdam oluşturarak yola devam etme kararında olduklarını kaydetti.

- "Büyük hedefler, büyük reformlar gerektirir"

Büyük hedeflerin, büyük reformlar gerektirdiğinin farkında olduklarını belirten Erdoğan, bunun için girişimcilere, yatırımcılara çok önemli destekler, teşvikler sağladıklarını anlattı.

Son bir kaç hafta içinde, önce yatırım ortamının iyileştirilmesiyle ilgili ardından da stratejik yatırımların teşvikiyle ilgili çok önemli iki adım attıklarını belirten Erdoğan, "Proje bazlı teşvik uygulaması kapsamında, ilk etapta toplam yatırım tutarı, 135 milyar lirayı bulan 23 projeye teşvik belgelerini bizzat verdik. Bu yatırımlar ihracatımıza 6 milyar 318 milyon dolarlık katkı sağlarken, ithalatımızın da 12 milyar 312 milyon dolar azalmasını temin edecek, aynı zamanda 34 bin doğrudan 134 bin de dolaylı istihdam ortaya çıkaracaktır."

- "Siyasetin ve ticaretin odak noktaları değişti"

Erdoğan, vergi muafiyetlerinden arsa hibesine kadar geniş bir yelpazeye yayılan bu teşviklerin iş dünyasına ve girişimcilere hayırlı olmasını diledi.

Yatırım ortamının iyileştirilmesi konusundaki düzenlemelerle de şirket kuruluşundan banka ipoteklerine kadar pek çok alanda yatırımcılara yeni kolaylıklar sağladıklarını ifade eden Erdoğan, bu çalışmanın devamının da olduğunu, tamamlandığında süratle uygulamaya geçirileceğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyada hem siyasetin hem de ticaretin odak noktalarının değiştiğini, geçmişte küresel politikalar, küresel şirketler ve küresel üretimin ön planda olduğunu, ancak dünyanın tek bir merkezden tek bir yaklaşımla yönetilemeyecek kadar büyük olduğunun yavaş yavaş anlaşılmaya başladığını kaydetti.

Bugün artık giderek belirginleşen bir şekilde bölgesel ve yerel odaklı yaklaşımlarla hareket edildiğini dile getiren Erdoğan, eski sistemin ekonomiyle siyasetin birbiriyle çok fazla karıştırılması olduğunu, ekonomide elde edilen gücün siyasi müdahalelere kadar varan sıkıntılara yol açmasının devletleri ve toplumları çeşitli tedbirler almaya ittiğini anlattı.

- "IMF'nin ruhunda vesayetçilik var"

Türkiye'de de bu sıkıntıların yaşandığını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Ekonomimizi düzeltmek için IMF ile yaptığımız anlaşmaların adeta ülkemizin siyasi olarak vesayet altına alınması noktasına gittiğini gördük. Davos'ta bir toplantı yapıyoruz. O dönemin IMF başkanıyla bir görüşme yapıyoruz. Kendilerine o zaman 23,5 milyar dolar borcumuz var. Ben hafıza kaydını öyle bir kenara itip konuşmam. Hafızamda ne varsa açık ve net konuşurum. Burada uluslararası camianın temsilcileri olduğuna göre açık konuşayım. Belki sizler başı şeyleri yaşamıyorsunuz, yaşamadınız. Ama ben yaşıyorum. Onlar bizim ekonomimizle ilgili masaya oturup bunları konuşmuyor. Siyaseten de bizi idare etmek istiyorlar.

Dedim ki bakın, 'Siz Türkiye'ye belli bir borç verdiniz. Teşekkür ederim. Taksitleri alıyor musunuz? Alıyorsunuz. Zaman zaman hesapları gelip kontrol ediyor musunuz? Ediyorsunuz. Bunlar sizin doğal hakkınızdır. Ama siyaseten de idare etmek istersen bu ülkenin başbakanı benim, kusura bakma ona karışamazsınız.' Şimdi IMF'nin ruhunda vesayetçilik var. Dünyanın zavallı o garip ülkelerinin birçoğu bunların bu vesayetçilik anlayışından bugüne kadar kurtulamadıkları için onları inim inim inletiyorlar. Biz size taksitimizi öderiz, ama siyasete asla karışamazsınız."

- "Devletleri kur baskısından kurtarmamız lazım"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2013'teki 23,5 milyar dolar borcun IMF'ye ödendiğini belirterek, sonrasında da onların Türkiye'den 5 milyar avro bizden borç istediklerini, kendisinin de paranın verilmesini söylediğini, ancak onların "Türkler bu parayı verecekler" diye şaşırarak bu borcu almaktan vazgeçtiklerini söyledi.

Şu anda Türkiye'nin IMF'ye bir kuruş borcu olmadığını dile getiren Erdoğan, "Borcumuzu ödedik, anlaşmayı sonlandırdık. Bunu niye söylüyorum? Girişimci ruhu olan devletler topluluğunun bu dünyada kendi kurduğu kurumları da çok iyi dizayn etmesi lazım. IMF'yi kuran kim? Bu devletler. Mesela G20 toplantısında bir teklifim oldu. 'Niye bu borçlandırmaları dolarla yapıyorsunuz. Gelin buraya başka bir para birimini kullanalım.' Ben diyorum ki bu borçlandırmalar altınla olsun. Çünkü altının bu noktadaki ayarı hiçbir şeye benzemez.

Biz dolarla sürekli olarak dünya bir kur baskısı altında kalıyor. Devletleri ve milletleri bizim bu kur baskısından kurtarmamız lazım. Altın tarih boyunca hiçbir zaman bir baskı unsuru olmamıştır. Dolayısıyla da altınla bu adım atılsın. Bazı emperyal ülkeler Afrika'nın o topraklarındaki altınları, elmasları, gittiler oralardan topladılar. Oralara bir faydası oldu mu? Olmadı. İşte girişimci ruhunu insanlık için kullanan siz değerli dostlara da bunu özellikle hatırlatmak istiyorum. Buradaki dayanışmamız da çok önemli."

(Sürecek)

En Çok Aranan Haberler