BURSA (İHA) - Görme bozukluğunun çocukların okuldaki başarısını etkilediğini belirten Göz Doktoru Özgür Şanlı, "Tembel olarak nitelendirilen öğrencilerin yüzde 70'inde göz bozukluğu tespit edildi. Çocuk görmediğinin farkında değil veya etrafına belli etmiyor" dedi.
Bursa'da 90 okulda göz taraması yapan Özel Hayat Hastanesi ekibi, Mithatpaşa İlköğretim Okulu'nda da öğrencileri göz taramasından geçirdi. Yapılan taramada çocuklarda en çok görülen göz bozukluklarının düzeltilmemiş kırma kusurları ve şaşılık olduğu sonucuna varıldı. Küçük yaşlardaki çocuklar şikayetlerini tam olarak anlatamadıklarından görme bozukluklarının çok uzun süre farkına varılamadığını vurgulayan Özel Hayat Hastanesi Göz Doktoru Özgür Şanlı, "Çocuklarda görme duyusunun gelişimi 9 ile 11 yaşları arasındaki dönemde tamamlanır ve doğumdan bu zamana kadar geçen sürede farkına varılmayan ve tedavi edilmeyen göz problemleri kalıcı göz tembelliğine yol açabilir" dedi.
Şanlı, "5 yaşındaki çocuklarda yüzde 1 olan görme bozuklukları, ilköğretim çağında yüzde 10'a, lise döneminde ise yüzde 20'ye kadar yükseliyor. Bu yüzden okula giden çocukların düzenli olarak göz muayenelerinden geçirilmesi gerekiyor" diye konuştu. Gözlerin duruşu veya çocukların bazı hareketleri muhtemel bir görme sorununun habercisi olabileceğinden anne ve babalar böyle işaretler açısından uyanık olmalı ve zaman geçirmeden bir göz doktoruna başvurmalı diyen Şanlı, ailelere; "Çocuğunuz sizinle göz teması kurduğunda her iki gözü birbirine paralel duruyor mu? Gözlerden birinde içe ya da dışa kayma ya da iki göz birbirinden bağımsız hareket ediyormuş izlenimi var mı? Okurken veya televizyon seyrederken başını sürekli bir yöne çevirme, başını eğme, bir gözünü kapalı tutma, sık sık göz kırpma, gözlerini kısma ya da ovalama, okur veya yazarken çok yakından bakma, satır kaydırma veya sürekli parmakla takip etme, yakın işleri sevmeme, kısa sürede dikkat dağılması veya dalgınlaşma, oyun oynarken topu tutma, ayakkabı bağlama veya düğme ilikleme gibi el-göz koordinasyonu gerektiren işlerde zorlanma, okulda tahtayı netleştirebilmek ve yazılara odaklanabilmek için sürekli kendini zorlama sonucu oluşabilecek sık başağrısı şikayeti var mı?" diye sorular yöneltti ve "Bu sıkıntılar varsa çocuğun göz rahatsızlığının var olduğuna işarettir" dedi.
Özellikle yakın akrabalarında göz tembelliği, şaşılık veya görme kaybı hikayesi olan çocukların daha büyük risk altında olduğu gerçeğine de temas eden Şanlı, "Fark edilmeyen görme bozuklukları okul çağına gelindiğinde ise öğrenmeyi zorlaştırarak çocuğun okuldaki başarısını etkileyebilir. Bu sebeple aile bireylerinde ya da yakın akrabalarında göz sorunu olan çocukların hangi yaşta olurlarsa olsunlar mutlaka yakın takip altına alınmaları gerekir" şeklinde konuştu.
Dr. Şanlı, Türkiye'de başta çocuklar olmak üzere çok sayıda göz problemi yaşayan insanların gözlük kullanmaktan korktuğunu kaydederek şunları söyledi:
"Bunun için öncelikle toplumumuza, gözlüğün bir kusur olmadığını, bunun ayıp bir şey olmadığı bilincini vermemiz gerekiyor. O zaman çocuklarımız gözlüklerini çok daha rahat kullanıp, daha başarılı olurlar. Yapılan bir araştırmada tembel olarak nitelendirilen okul başarısı düşük öğrenciler üzerinde yapılan göz taramasında, bu başarısız öğrencilerin yüzde 70'inin gözlerinde bozukluk çıkmış, yani çocuk görmediğinin farkında değil veya etrafına belli etmiyor. Sonuç olarak konsantrasyonu azalıyor. Normal, gözü sağlıklı çocuk, eğer bir saat oturup çalışabiliyorsa, onlar on dakika sonra sıkılıyor. Bu yüzden gözlükten değil, görmemekten korkmak gerek. Aksi takdirde bazen ileride telafisi olmayan kalıcı görme kusurları gelişebilir."