HABER

Güçlü olanın ruh sağlığı bozulmuyor

Güçlü olanın ruh sağlığı bozulmuyor

SAMSUN (İHA) - Psikiyatrist Dr. Nejat Akyol, kent yaşamının ve günlük sorunların insan için başlı başına ve her zaman bir travma sebebi olduğunu, travmaların hastalık haline gelip gelmemesinin ise kişilerin sorunları çözüm kabiliyetlerine bağlı bulunduğunu kaydetti. Nejat Akyol, sorunlar çözülemediğinde hastalıkların meydana geldiğine işaret ederek, "Kişiler, sıkıntılarının üstesinden gelecek şekilde güçlü yetişmemişlerse ruhsal hastalıklara yakalanabilir" dedi.

Karşılaşılan sıkıntıların başlıcalarının geçim sıkıntısı, evlilik baskısı, anne-baba baskısı, okul başarısızlığı, ölüm korkusu, iş gerginliği, parasızlık, sosyal statü ve kent yaşamı olduğuna değinen Akyol, "Ruhsal gerginlikler, farklı nedenlere dayalı olsalar bile ortak özellikler taşıyabiliyor. Hemen hepsinde yetersizlik kökenli bulgular öne çıkıyor. Bu çerçevede, bireylerin davranışlarını etkileyen, kendilerini mutsuz hissetmelerine neden olan etkenlerin üstesinden gelinemediği zaman tedavi aşamasında etkenlerin belirlenmesi büyük önem taşıyor" diye konuştu.

Psikiyatrik tedavinin, rahatsızlık çeken kişinin bastırılmış duygularını açığa çıkarmasına, bunları paylaşacak güveni duymasına zemin hazırladığını kaydeden Akyol, tedavide başarının, hastanın güven derecesiyle paralellik gösterdiğine dikkati çekti. Akyol, bu özelliklerinden dolayı psikiyatrik tedavilerin aralıksız ve uzun süreli olması gerektiğini ifade ederek, yarım kalan tedavilerin, kısmen yatıştırılmış olan olumsuzlukların kısa sürede tekrarlanmasını gündeme getirebileceğini vurguladı.

Psikiyatrik tedavinin başarısında, hastanın kendisini doğru ifade edebilmesi kadar, hekimin de önyargısız ve sabırlı bir dinleyici olmasının önem taşıdığını vurgulayan Akyol, "Çok kere hasta, hekimin verdiği güvene bağlı olarak içini rahatça açabiliyor. Bu da rahatsızlığın nedenini bulmayı kolaylaştırıyor. Kişi, ruhsal rahatsızlık halinde genellikle içine kapanık, paylaşımdan kaçan, kendinden bile gizlenmeye çalışan bir tutum sergiliyor. Tedavinin başarısı, kişinin kendini adeta hapsettiği kabuğundan çıkarmasıyla sağlanabiliyor. Bir bakıma yaşamdan giderek kopmakta olan hasta, yeniden yaşama dinamizmine kavuşturulmuş oluyor. Tedavinin sağladığı güvenle kişi, yaptıklarından zevk almaya, olumsuzlukları göğüslemeye, engeller önünde direnç göstermeye başlıyor" diye konuştu.

Psikiyatrik tedavilerin tamamen kişiye özel bulgular üzerine oturtulduğunu, bunun için uzun soluklu tedaviler olarak kabul edilmesi gerektiğini söyleyen Akyol, ilaç kullanımının da hastanın bilinç dağılmasını kontrol altına almak, ani tepkilerini frenlemek ve sakinleştirmek amacıyla destekleyici olduğunu belirtti. Ağırlıklı olarak, psikanalitik yönelimli dinamik psikoterapi ve destekleyici psikoterapiyle sorunların uzun süreli çözümüne yönelik yardımda bulunulmasının tedavinin temel felsefesini oluşturduğunu açıklayan Akyol, şu bilgileri verdi:

"Bu temelde sürdürülen çalışmalarda; psikotik bozukluklar, duygu durum bozuklukları, anksiyete bozuklukları ve başka hastalıkların yol açtığı ruhsal bozukluklar nedenleri saptanarak ele alınıyor. Günümüzde yaşamsal önem taşıyan kanser, şeker, AIDS gibi hastalıklar da kişi üzerinde şok etki yapabiliyor ve yaşam gücünü zayıflatıyor. Bu tablo doğal olarak ağır ruhsal sorunları beraberinde getiriyor. Çevrede olup bitenden uzak kalmaktan kaynaklanan kıskanma duygusunun da öne çıktığı sosyal uyumsuzluk, takıntılar, korkular sık rastladığımız ruhsal sorunlar arasında yer alıyor. Bazen de kişinin içine girdiği bunalım onu çevreyle ilişkilerinde saldırganlaştırabiliyor. Geçimsiz, verimsiz bir kimlik kazanıyor. İçine girdiği ruhsal sıkıntının derinliğine göre, unutkanlık, hayal kurmalar, korkular, olmadık güçler kişiyi değiştiriyor. Ruhsal sorunlara yol açan en önemli etkenlerden birini de cinsel işlev bozuklukları oluşturuyor. Uyku bozuklukları da kişinin yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor."

En Çok Aranan Haberler