Burnu kesilerek cezalandırılan, töre ve namus gerekçesiyle intihara sürüklenen, başta eşleri olmak üzere, kayınpeder, baba, kayınbirader, oğul veya yakınları tarafından öldüresiye dövülen kadınlara yönelik şiddet, bu yıl da hız kesmedi.
Şiddetten kurtulmak isteyen kadınlara destek olmak amacıyla 1997 yılında kurulan, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki 23 ilde kadın merkezleri aracılığıyla kadınların adeta sığınağı olan Kamer ile daha sonra bu alanda faaliyet gösteren diğer kadın kuruluşlarının yoğun çalışmaları, kadın hakları konusunun ciddi bir ivme kazanmasına yardımcı olsa da, hala kadın fiziksel, cinsel, sözel, psikolojik ve ekonomik şiddete maruz kalmaya devam ediyor.
Diyarbakır, Batman, Mardin ve Şırnak'ta faaliyet gösteren kadın kuruluşlarından derlenen bilgilere göre, bu yılın 9 ayında Diyarbakır'da 882, Mardin'de 354, Batman'da 90, Şırnak'ta ise 17 kadın şiddete uğradıkları gerekçesiyle destek istedi. Bu kadınlardan 101'i can güvenliği tehdidiyle sığınma evlerine yerleştirildikleri bildirildi.
Diyarbakır Kadın Sorunlarını Araştırma ve Uygulama Merkezi (DİKASUM) Koordinatörü Özlem Özen, kadınlara hukuki danışmanlık, psikolojik ve danışmanlık desteği verdiklerini belirterek, 2010 yılının ilk 9 ayında, aile içi şiddet dolayısıyla 306 kadının başvurduğunu, 184'üne psikolojik, 105'ine hukuki destek verdiklerini söyledi.
Kadınlara iş başvuruları, yeşil kart, okula gitme gibi yaşamsal talepler konusunda bireysel danışmanlık yaptıklarını belirten Özen, ''Başvuruda bulunan kadınlardan 61'inin can güvenliği riski olduğu gerekçesiyle beraberlerinde 55 çocukla sığınma evine yerleştirildi. DİKASUM'a başvuran kadınların yaşama yeniden sarılmalarını sağlamak amacıyla, spor aktiviteleri, meslek edindirme ve el becerilerini geliştirme ve yaygın eğitimden yararlanmaları için atölye çalışmalarının yapıldığı Sümerpark'a yönlendiriyoruz'' diye konuştu.
Bağlar Belediyesi Kardelen Kadın Evine ise 223 kadın aile içi şiddete maruz kaldığı gerekçesiyle başvurdu. 11'i kaçırılma, öldürülme endişesiyle merkeze ulaşan bu kadınlardan 8'i sığınma evine yerleştirildi. Diğer kadınlara ise psikolojik, sağlık, ekonomik ve hukuksal destek verildi.
-10 BİN KADINA ULAŞILDI-
KAMER Vakfı çalışanı Nilüfer Yılmaz da, 1997 yılından beri kadına yönelik şiddet ve namus cinayetleri konusunda çalışmalara başladıklarını, bugüne kadar Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da 10 bin kadına ulaştıklarını, her kadınla ortalama 3 kez görüşme yapıldığını söyledi.
Yılmaz, 23 ilde birer kadın danışma merkezi açtıklarını, başvuru yapan kadınlara psikolojik, hukuksal ve iş danışmanlığı destekleri verildiğini, aynı zamanda şiddet ve cinayet gibi konularda da hemen müdahale etmek için bazı illerde acil müdahale ekipleri oluşturduklarını, bu ekiplerin içinde de resmi ve sivil görevlilerin yer aldığını anımsattı.
Bir çok olumlu gelişmeye rağmen zihniyet değişikliği sağlanmadıkça kadınların şiddet yaşamaya, öldürülmeye devam edeceğini belirterek, şöyle konuştu:
''2010 yılı boyunca Türkiye'de 400 civarında kadının öldürüldüğünü hep birlikte basından takip ettik. 2010 yılının 6 ayının Diyarbakır'da 333 kadın şiddet maruz kaldığı için başvurdu. Kadınlardan 315' aile içi şiddet, 8'i aile dışı şiddet, 10'u ise namus cinayeti başvurusudur. Kadın birden fazla şiddet türünü birlikte yaşayabiliyor. Fiziksel şiddet yaşayan aynı zamanda diğer şiddet türlerini de yaşayabiliyor. Aslında şiddet önceden de yaşanıyordu. Ama bir farkındalık ve bilinç oluştu. Artık kadınlar şiddete 'hayır' demeye başladı. Medyanın çabası, gündeme tutması, kadın kuruluşlarının çoğalması, ve daha çok sahiplenmesi nedeniyle şiddet artık kapalı, gizli kalmıyor. Hiç bir şey gizli kalmamaya başladı. Kadınlarda artık haklarını öğrendikçe, itaat etmedikçe şiddet çoğaldı. Zaten itaat etiğiniz zaman sorun yok. Ailenin, toplumun koyduğu normlara uymadığı zaman kadın cezalandırılıyor. Önceden TCK'da azmettirenler için bir suç yoktu. Hatta ceza indirimi vardı. Şimdi azmettirenlerde ceza alıyor ancak bu kez yöntem değişti. Bu kez öldürmek yerine intihara zorlanıyor. Gelen başvurulardan tespitlerimiz bu yönde. Şiddetin gizli ve kapalı kalmaması çok önemli. 13 yıllık çabalarımızın sonucu sevindirici. Zihniyet değişikliği olmadan bir adım ileriye gidemeyiz. Zihniyet değişikliği olmadan kadınların güçlenmesi güç. Zihniyetlerde değişim olmadığı sürecede sorun hep devam edip gidecek.''