Diyarbakır’da Metina-Der adıyla bir dernek kurarak kurumsal bir yapıya bürünen Metina Aşireti, “Ak Saçlı” diye tabir ettikleri ve bölgede sözü geçen büyükleri aracılığıyla birçok husumeti kan davasına dönüşmeden barışla sonuçlandırdı.
Yapılan araştırmalar sonucu 3 bin yıllık bir geçmişe sahip olduğu belirtilen ve nüfusunun büyük bölümü Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde bulunan Metina Aşireti, kurdukları Metina-Der ile kurumsal bir yapıya büründü. Kan davaları olmak üzere bölge halkının sorunlarını çözmek için uğraş veren dernek üyeleri, “Ak Saçlı” diye tabir edilen ve bölge halkı arasında sözü geçen büyükleri aracılığıyla birçok husumeti kan davasına dönüşmeden barışla sonuçlandırıyor. Kan davalarının temelinde cehaletin büyük bir pay sahibi olduğunu vurgulayan dernek üyeleri bu konunun çözümünde birinci önceliğin eğitim olduğunu düşünüyor.
“İlgilendiğimiz 9 önemli kan davası var”
Dernek Başkanı Aydın Pirinççioğlu, kan davalarının bölgenin kanayan yarası olduğunu ve şuanda barışla sonuçlandırmak için ilgilendikleri 9 önemli kan davası olduğunu vurgulayarak, “Birçok aileyi barıştırdık. Bunu yaparken dernek adına çok güzel bir örgütlenme yaptı arkadaşlarımız. Önderlerimizle, aklıselim insanlarla beraber bulunduğumuz bölgede şuanda çok önemli davalar devam ediyor. Saha çalışmamız var. Yaklaşık olarak 28 davayı olumlu sonuçlandırdık. Çoğu husumeti kan davasına dönüşmeden çözdük. Arkadaşlar gerek kırsalda gerek saha çalışmalarında aklıselim insanlarla, yaşlılarımızla beraber şuanda görüşme halinde. Kan davası ‘ha’ deyince çözülmüyor. Bazen haftalar alıyor bazen yıllar. O konuda biz ciddi anlamda bir çalışma içerisindeyiz ve gerçekten bölgede kan davası istemiyoruz. Bu bizleri, aileleri, çocukları perişan eden bir olaydır. Yani artık bu bizim kaderimiz olmamalı diye düşünüyorum. ‘Ak Saçlı’ dediğimiz büyüklerimizle şuanda onlarla ilgili çok önemli bir çalışma var. İnşallah en yakın zamanda onları da hep beraber sonuçlandıracağız” dedi.
“En alt seviyeye indirmeye çalışıyoruz”
Metina-Der basın sözcüsü Reşit Akıcı, kan davalarının cehaletten kaynaklandığına dile getirerek, “Bu durum bu coğrafyanın daha doğrusu Mezopotamya’nın kanayan bir yarası. Bu bir gerçek. Biz Metina-Der olarak aşiretimiz içerisinde bunu bitireceğiz diyemeyiz de en alt seviyeye indirmeye çalışıyoruz. Bizim buradaki çalışmalarımız çok yoğun bir şekilde devam ediyor. Şuanda kurulan komisyonlarımız var. İlk müdahale, ikinci etap ve son aşama. Yani kendi aramızda komisyonlar kurulmuş ve sahalarda arkadaşlarımız özveri ile çalışıyor. Bu sadece kendi aşiretimiz içerisinde değil, civar aşiretler içerisinde de müdahale etmeye çalışıyoruz. Elimizden geldiğince gücümüzün yettiğince bunlara da yardımcı olmaya çalışıyoruz. Temennimiz ülke genelinde bu tür davaların olmaması. Bu da çoğunlukla cehaletten kaynaklanıyor. Birinci şartımız çocuklarımızı okutmak, bilinçlendirmek ve artık bu zihniyete bir son vermek. Bunun da yolu okumaktan geçiyor” diye konuştu.
“Barış işi dünyanın en zor işidir"
İki aile arasında husumet başladığı zaman bölge genelinde bulunan üyeleri vasıtasıyla durumdan haberdar olduklarını ve barış işinin dünyanın en zor işi olduğuna dikkat çeken Yönetim Kurulu Üyesi Esat Güngörür, şunları kaydetti:
“İki aile birbirine düştüğü zaman olayların daha fazla büyümemesi için bölgede hatırı sayılan insanların devreye girmesi gerekiyor. İki tarafı da ikna kabiliyeti yüksek olan insanlarımızın devreye girmesi gerekiyor ve hak hukuk çerçevesinde olaylar daha fazla büyümeden barışla sonuçlandırılıyor. En ufak bir kıvılcımda haberimiz oluyor. Bu konu ile ilgili anında müdahalelerimiz oluyor. Bugüne kadar da daha büyük olayların olmaması çok büyük çabalar sarf ettik. Derneği kurduğumuz günden bugüne kadar aşiretimizin içinde bir kavga bir husumet olmamıştır. Barış işi ekip işidir ve dünyanın en zor işidir. Mesela 3 yıldan beridir 10 kişilik bir ekibimiz bir kan davasıyla uğraşıyor. Tarafları bir türlü ikna edemiyoruz. Her gittiğimizde akrabalarıyla görüşüp sonuç bildireceklerini söylüyorlar. Olumsuz sonuç alındığında bu sefer farklı ekiplerle ailelere gidiyoruz. Önemli olan tarafların üzerine etkili olabilmektir. Eğer sen tarafların üzerinde etkili olabiliyorsan o husumeti barışla sonuçlandırırsın. Derneğimiz kurulduğu günden bu yana kavgalar olsun, tartışmalar olsun meydanı asla boş bırakmamışız. Anında müdahale ediyoruz. Güzel bir diyalog içerisinde, dayanışma içerisinde en ufak bir tartışmada bile tarafları derneğe çağırıyoruz. Hak hukuk çerçevesinde davayı sonuçlandırıyoruz.”