Güngören'de geçtiğimiz yıl meydana gelen ve 17 kişinin ölümüyle sonuçlanan patlamalara ilişkin ilk kez hakim karşısına geçen 8 tutuklu sanık, haklarındaki suçlamaları kabul etmedi. Patlamalarda ölenlerin yakınlarının müdahillik talepleri kabul edilirken, duruşma 14 Ekim 2009 tarihine ertelendi. Yoğun güvenlik önlemleri altında adliyeden çıkarılan tutuklu sanıklardan bazıları "Gerçek suçlular dışarıda" diye bağırdı.
İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada savunmalarını yapan tutuklu sanıklar, haklarındaki suçlamaları kabul etmedi. Sanıklardan Nusret Tebiş, emniyetin yanı sıra cezaevinde de kendilerine işkence yapıldığını iddia etti. Tebiş, "Cezaevinde Engin Çeber'i öldürenler bize de işkence yaptılar" dedi.
Tutuklu sanıkların savunmalarının ardından, mahkeme heyeti patlamada ölenlerin yakınlarını dinledi. İlhan İkiz, patlamada 8 aylık hamile eşini kaybettiğini ifade ederek, sanıklardan şikayetçi olduğunu belirtti. İkiz, davaya müdahil olmak istediğini söyledi.
Saniye Şentürk ise saldırıda 14 yaşındaki oğlu Furkan'ı kaybettiğini hatırlatarak, "Oğlum arkadaşları ile birlikte birinci patlamanın ardından yaralılara yardım ediyormuş. Olay yerine gittiğimde oğlumun şehit olduğunu gördüm. Türk adaletine, hakimlerine ve savcılarına sonuna kadar güveniyorum" şeklinde konuştu. Şentürk daha sonra Mahkeme Başkanı Vedat Yılmazabdurrahmanoğlu'ndan izin isteyerek, "Müsaade ederseniz, sanıklara dönüp tek bir şey sormak istiyorum" dedi. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Yılmazabdurrahmanoğlu, "Ne diyeceksen bana bakarak söyle" diye konuştu. Bunun üzerine Şentürk, mahkeme başkanına bakarak, "Ne istediler oğlumdan?" diye sordu. Elinde oğlunun fotoğrafını tutan Şentürk, yerine geçerken ise oğlunun fotoğrafını sanıklara göstererek sitem etti.
Maktul yakınlarının dinlediği sırada tekrar söz alan İlhan İkiz, "Daha önce ben emniyette teşhiste bulunmuştum. İfadem sırasında heyecanlandım. İsterseniz tekrar teşhiste bulunabilirim" diye konuştu. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Yılmazabdurrahmanoğlu, "Emniyet ifadelerin bizde var, gerek yok" dedi.
Duruşmada dinlenen 14 maktul yakını, sanıklardan şikayetçi olduklarını ve davaya müdahil olmak istediklerini söyledi. Söz alan sanık avukatları ise patlamayı gerçekleştirenlerin kendi müvekkilleri olmadıklarını iddia ettiler. Katliama yol açan kişilerin sonuna kadar cezalandırılmasını istediklerini belirten sanık avukatları, "Henüz ortada suçlulara ilişkin kesin bir karar olmadan müştekiler bizlere ve sanıklara saldırı girişiminde bulundular" dedi.
Patlamadan sonra bir bilgi kirliliği oluştuğunu belirten avukatlar, Hüseyin Türeli'nin iddia edildiği gibi uzun yıllar kampta kalmadığı, aksine 2003 yılından itibaren aynı işyerinde sigortalı olarak çalıştığını ve patlamadan sonraki gün işine gittiğini savundu. Bunun üzerine müştekilerin avukatlarının duruma tepki gösterdiği görüldü.
Sanık avukatlarından Ercan Kanar'ın, "Müştekiler gerçek faillerin buradaki sanıklar olmadığını öğrendiklerinde vicdan azabı duymayacaklar mı?" dediği sırada İlhan İkiz, oturduğu yerden kalkarak, "Benim yüreğim yanmaz. O gün Hüseyin Türeli'yi orada gördüm" diye tepki gösterdi.
Patlamada ölenlerin yakınlarının müdahillik taleplerini kabul eden mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar vererek duruşmayı 14 Ekim 2009 tarihine erteledi.
Duruşma çıkışı basın mensuplarının sorularını yanıtlayan İlhan İkiz, "Bırakırlarsa ben öldürürüm onları. Duruşma salonunda atılmayacağımı bilseydim, orada onlara saldırırdım. Salondan atılırım diye saldırmadım. Sanıkları gördüğüm zamanki duygularımı anlatamıyorum" diye konuştu.
Sanıkların adliyeden çıkarılışı sırasında ise yoğun güvenlik önlemleri alınırken, müştekilerin sanıkların çıkışını görmemesi için cezaevi aracının önüne başka bir araç çekildi. Tekirdağ F Tipi Cezaevi'ne götürülmek üzere araca bindirilen sanıklardan bazıları, "Gerçek suçlular dışarıda" diye bağırdı.
İHA