Rusya'da onlarca yıl kapalı kutu gibi yaşayan bir şehir kapılarını açarsa ne olur?
Zarechny, Rusya'nın 'Kapalı Şehir'lerinden birisi..
Sovyetler Birliği döneminde önemli stratejik tesislerin bulunduğu şehirlere giriş-çıkışlar yasak tutuluyordu.
Hatta bu şehirlerin isimleri haritada dahi yer almıyordu.
Şehirlerin etrafı dikenli tellerle kapalı ve yabancı hiç bir misafir kabul edilmiyordu.
Bu şehirlere giriş -çıkış yasak olduğu gibi mektupla iletişim de direk olarak yapılamıyordu.
Mektuplar en yakın başka bir şehirdeki posta kutusuna yönlendiriliyor ve kontrollü bir şekilde elden teslim ediliyordu.
Çünkü bu şehirler haritada olmadıkları için 'posta kutusu' ismiyle anılıyordu.
Ancak Sovyetler Birliği'nin 1991'de dağılmasından sonra bu şehirlerin kapıları dış dünyaya açılmaya başladı.
Fotoğrafçı Ksenia Yurkova bu gizli şehirlerden biri olan Zarechny'i gitti ve görüntüledi.
Fotoğarafçı bugün bile hala kapalı hayatın tüm izlerini taşıyan bir şehirle karşılaştı.
Zarechny'i de hayat yıllar öncesinde durmuş gibi.
Kapıların açılmasıyla şehirden bir çok kişi ayrıldı.
1986 yılında yaklaşık bir milyon kişinin yaşadığı Zarechny kentinde bugün 62 bin kişi ikamet ediyor.
Kalan yerel halk ise hala eski kapalı hayatlarına devam ediyor.
Fotoğrafçı sokaklarda fotoğraf çekerken bile başka hiç bir yabancıya rastlamadığını ifade ediyor.
Rus yasalarına göre ZATO (Zakratiye Administratyivno Territorialniye Obrazovaniyiya) yani "kapalı kent” adıyla anılan bu kentler, Sovyetler Birliği'nin gizli nükleer çalışmalarının yapıldığı kentlerdi.
Sovyetler döneminde nüfusları toplamda 1,5 milyonu bulan %75'i Rus savunma bakanlığı, kalanı Rus Federal Atom Enerjisi Ajansı tarafından idare edilen 42 kapalı şehir mevcut. Bilinen bu şehirler dışında Rus hükümeti tarafından açıklanmayan 15 civarında daha kapalı şehrin var olduğuna inanılıyor.
Kapalı şehirler, Sovyetler Birliği'nde seyahat ve konaklama yasakları olan, sadece gizli haritalarda yer alan yerleşim yerleriydi. Bu yerleşim yerlerinde herhangi bir yol işareti veya levhalar bulunmazdı. Giriş ve çıkışların sıkı kontrol altında izne tabi olduğu kapalı şehirlerde, ziyarete gelen insanlar güvenlik noktalarında giriş izni olduğunu gösteren belgelerinin kontrolü sonrasında şehre giriş yapabilirdi. Dikenli tellerle çevrili, silahlı askerler tarafından sınırları gözlenen kapalı şehirlere taşınmak için dönemim istihbarat kurumu KGB'den "temiz” raporu almak gerekliydi. Sadece girmek değil, bu kentlerden çıkmak da izne tabi idi. Yani bir kez oraya yerleşmişseniz, kolay kolay terk etme hakkına da sahip olamıyordunuz.
1940'ların sonlarında kurulmaya başlayan kapalı şehirler iki kategoriye ayrılıyordu. İlk kategori nükleer araştırma tesisleri, silah fabrikaları gibi hassas askeri, sanayi ve bilimsel tesislerin bulunduğu görece küçük toplulukların yaşadığı şehirlerdi. Örneğin; plütonyum üretim tesisi bulunan Ozyorsk, Chelyabinsk şehri ile uranyum zenginleştirme tesisi bulunan Sillamäe şehirleri bu kategoriye örnek verilebilir. Sovyet vatandaşları dahi gerekli yetkilendirmeleri bulunmadıkça bu şehirlere giremezdi. Bununla beraber; Sovyet tank üretim merkezi olan Perm, Sovyet Pasifik donanması üssünün bulunduğu Vladivostok şehirleri gibi daha büyük bazı şehirlere Sovyet vatandaşları girebilirken yabancılar için yetki belgesiz girişler yasaktı. İkinci kategori ise Kaliningrad bölgesi gibi güvenlik amacıyla kapalı olan sınır şehirlerinden oluşuyordu.
İlk kategoride yer alan kapalı şehirler sahip oldukları coğrafi özelliklere göre seçiliyordu. Bu şehirler çoğunlukla düşman bombardımanlarının ulaşamayacağı Ural dağları ve Sibirya'nın derinliklerinde yer alan uzak bölgelere kuruluydu. Ağır sanayi ve nükleer teknolojinin gereksinimi olan fazla miktarlardaki su ihtiyacını karşılamak için nehir kenarlarına inşa edilmişlerdi. Civarda yaşayan siviller tesislerin inşasında iş gücünü oluşturuyordu. İlk zamanlarında kapalılığı sıkı önlemler altında olmasına rağmen sonraları normale dönen kapalı şehirler, Sovyet sisteminin unutulmaz kurumları arasındadır. Büyük gizlilikle korunan ZATO'ların esrarı yeni yeni çözülüyor.