İngiliz Guardian gazetesi, Suriye ordusunun kimyasal saldırı düzenlediği öne sürülen Han Şeyhun kasabasına giren ilk Batılı medya kuruluşu oldu. Gazetenin muhabiri Kareem Shaheen, onlarca kişinin öldüğü kasabada görgü tanıkları ve Ahrar üş Şam yetkilileriyle görüştü.
Kareem Shaheen, yaptığı görüşmelerden sonra, ölümlerin Rusya'nın iddia ettiği gibi, rejim karşıtlarının bir kimyasal madde imalathanesinin vurulması sonucu meydana geldiği iddiasını doğrulayacak kanıta ve tanıklığa rastlamadığını aktarıyor.
CANLI - ABD, Suriye'de bir hava üssünü Tomahawk füzeleriyle vurdu
Saldırıya dünyadan tepkiler: Bir yanda destek diğer yanda kınama
Rusya, Suriye'nin hava savunmasını güçlendiriyor
Kimyasal zehirlenmenin bu roket çukurundan yayıldığı söyleniyor
Shaheen, Guardian'ın manşetine taşıdığı haberine önce Moskova'nın iddia ettiği türden bir şüpheli binanın vurulup vurulmadığını araştırarak başlıyor:
"Roketin vurduğu yerin yakınlarındaki depo ve siloları incelemeye gittiğimde sadece yarı harabe, tozlu ve içinde tahıl kalıntıları ile hayvan pisliği dışında bir şey bulunmayan binalar buldum.
"Yöre sakinleri siloların bundan altı ay önceki bir hava saldırısında vurulduğunu ve o zamandan beri kullanılmadığını söylüyor. İçerde gazdan nefesi kesilip ölen bir keçi de bulunduğunu anlatıyorlar.
"Bu civarda yakında vurulmuşa benzeyen bir bina yok. Bomba çukurunun karşısındaki sokaktaki evler hasar görmemiş gibi. Zehirli maddenin çukurdan yayıldığı, evlerden çok sayıda ölü çıkarıldığı anlatılıyor.
İlk roketin düştüğü yerin yakınındaki silonun 6 ay önce tahrip olduğu ve kullanılmadığı söyleniyor
"Han Şeyhun sivil savunma teşkilatı gönüllülerinden Hamid Khutainy 'Kıyamet günü gibiydi' diyor.
"Tanıklar hava saldırılarının sabah 06.30'dan hemen sonra başladığnı söylüyorlar. Önce diğer hava saldırıları gibi bir şey sanmışlar. Ta ki olay yerine giden kurtarma görevlileri birer birer düşüp kalıncaya kadar.
"Khutainy'ye göre, olay yerinden 'Merkez yürüyemiyoruz, gelin bizi kurtarın' diye mesajlar gelmeye başlamış. O zaman ikinci ve üçüncü kurtarma grupları bu kez yüz maskeleriyle gitmişler. 'Kokuyu 500 metre öteden duyabiliyorduk' diyor.
"Mahalle sakinleri ve ilk yardım görevlileri dehşet verici bir manzara gördüklerini anlatıyor. Yaralıların yerde kıvranıp titrediğini, ağızlarından köpükler geldiğini görmüşler.
"Yakında yaşayan ve yardıma koşan Ebu el Baraa, 'Yerde dudakları morarmış ölmekte olan çocuklar vardı' diyor.
"Baraa daha sonra evlere girdiklerini ve yataklarında ölmüş çocuklar, merdivenlerde ölmüş insanlar bulduklarını anlatıyor. Damlarda bodrumlarda da ölüler bulmuşlar. 'Nereye baksan ölüler vardı' diyor.
"Ölü ve yaralılar yakınlarda sivil savunma merkezi ve ona bitişik olan sağlık ocağına taşınmış. Burası hava saldırılarından korunmak amacıyla yakındaki bir kayalığın içine doğru inşa edilmiş.
"Ölüleri bir barakaya yerleştirip yaralıları suyla yıkamaya ve sinir gazına karşı atrofin vermeye başlamışlar. Fakat o esnada hava saldırıları 8 ila 10 kez burayı hedef almış.
"Ölülerin konduğu barakanın damı çökmüş, sağlık ocağı kullanılamaz hale gelmiş."
'Kıyamet günü hesap sorulur elbet'Guardian muhabiri burada kontrolde olduğu anlaşılan bir Ahrar üş Şam milis yetkilisiyle de görüşüyor. Adı açıklanmayan yetkili, 'Kıyamet günü hesap sorulur elbet" diye konuşuyor.
Bombalandığı söylenen sağlık ocağı ve sivil savunma tesisini de çok hızla ziyaret ettiğini söyleyen Shaheen, burada molozlar altında kalmış hastane yatakları ve tıbbi aletler ile yerlere saçılmış kırık, tozlar içinde ilaçlardan başka bir şey görmediğini kaydediyor.