İddiaya göre, özel bir hastanede hasta kayıt görevlisi olarak çalışan kadın işçi, 9 yaşındaki hasta ile 32 yaşındaki hasta bilgilerini karıştırdı. Doktorun muayene sırasında yanlışlığı fark etmesiyle görevli tazminatsız olarak işten çıkarıldı.
İş Mahkemesi’nin yolunu tutan mağdur işçi, 32 yaşındaki hastanın muayene işlemini kimlik tespiti yapmadan isim benzerliğine bakarak aynı isimli bir başka hasta üzerinden kayıt yapılmasının gösterildiğini, feshin haksız olduğunu öne sürdü.
Davacı işçi, hastanın parmak izinde sorun çıkması sebebiyle başka aynı isimli bir hastaya sadece kayıt olarak sisteme girişini yaptığını, bu durumun sonuçlarının ağır olmadığını, hasta üzerinden provizyon almadığını, SGK’ya yansıyan bir durumun olmadığını, işlemi kasıtlı yapmadığını ifade etti.
İşlemin hatalı olduğu anlaşıldıktan sonra sisteme girilerek düzeltildiğini, ancak davalı tarafından ibraname ve bir kısım belgeler imzalatılmak istendiğini, davacının imzalamaması üzerine işten çıkışının yapıldığını ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı, fark ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, yıllık ücretli izin, fazla mesai ve hafta tatili ücret alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etti.
Davalı hastane avukatı ise davacının, hastanın kayıt işlemini nüfus cüzdanı aslını almadan ve kimlik bilgilerini kontrol etmeden 9 yaşındaki başka bir kişi adına hasta kaydı açtığını, doktor muayenesi sırasında durumun fark edildiğini iddia etti. Davalı hastane; bu durumun fark edilmemesi halinde hastanenin sahtecilik suçlaması ile karşı karşıya kalabileceğini, bu durumun işverene derhal fesih hakkı tanıdığını, iş akdinin bu sebeple sona erdirildiğini, davacının da bu durumu kabul ettiğini, fazla mesaisinin olmadığını, ulusal bayram ve genel tatil çalışmasının da bulunmadığını kaydetti.
İş Mahkemesi, bir hastanın yerine benzer isimli bir hastanın kaydının açılması sebebiyle davacının işine son verildiği, ancak davacının kötü niyetli olmadığı ve yapılan hatanın telafi edilebileceği, iş akdinin feshinin yapılan hataya oranla ağır bir yaptırım olduğu, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı, haftada 9 saat fazla çalışma yaptığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verdi. Karar, davalı avukatı tarafından temyiz edilince devreye Yargıtay 9. Hukuk Dairesi girdi.
Yüksek Mahkeme, davacı işçinin haksız olduğuna hükmetti. Kararda şu cümlelere yer verildi; “Mahkemece, davacının kötü niyetli olmadığı ve yapılan hatanın telafi edilebileceği, iş akdinin feshinin yapılan hataya oranla ağır bir yaptırım olduğu gerekçesi ile davacının kıdem ve ihbar tazminatı talepleri kabul edilmesi yasaya aykırıdır. Davacının hasta kayıt işlemlerini Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliği’ne uygun yapmadığı, nitekim davacı tarafından açıkça gerçek hastanın kimlik bilgileri yerine başka birinin kimlik bilgilerinin kullanılmak suretiyle giriş yapıldığını kabul edildiği ortadadır. Davacı tanığının kimlikle kayıt yapılırken hata verildiğinde müdürün arandığını beyan ettiği ancak davacı tarafından müdüre bilgi verilmeden işlem yapıldığı, yaş farkından dolayı doktorun hatayı fark ettiği, yapılan hatanın fark edilmemesi halinde davalı işverenin Sosyal Güvenlik Kurumu Sağlık Uygulama Tebliğ’i gereğince maddi ve cezai yaptırım ile karşı karşıya kalacağı anlaşılmaktadır. Bu eylemin İş Kanunu'nun 25/II. maddesi kapsamında doğruluk ve bağlılığa uymayan bir davranış olarak nitelendirilebileceği, davalı işverenin iş akdini feshetmesinin haklı nedene dayandığı anlaşılmakla davacının kıdem ve ihbar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. Kararın bozulmasına oy birliği ile hükmedilmiştir.”
(İHA)