Son yıllarda ‘kısır çift’ sayısının giderek artmakta olduğunu gözlemliyordum, ama bunların sayısını bilmiyordum.
Sağ olsun, Sağlık Bakanlığı’ nın bu konuda yaptığı ve geçen günlerde ANKA Ajansı tarafından haberleştirilen ve birçok gazete ve internet sitesinde yer alan açıklama, benim bu gözlemimin doğru olduğunu ispat ettiği için ‘kendi kendime’ çok mutlu oldum:
"Sağlık Bakanlığı verileri, Türkiye'de iki milyon kişinin kısır olduğunu, 150 bin çiftin tedavi için beklediğini ve Türkiye'de kısırlığın giderek arttığını ortaya çıkardı.
Bakanlıktan ruhsatlı tüp bebek merkez sayısının 84 olduğu belirtildi. Bebek sahibi olamamanın en önemli nedenleri arasında çevresel faktörler, sigara kullanımındaki artış ve kullanım yaşının özellikle bayanlarda düşmesi, ‘çikolata kist’ olarak adlandırılan kadın hastalıklarının sayısında ve görülme sıklığında yaşanan artış gösterildi. ‘’
Ben ne kadın-doğum ne de üroloji uzmanıyım, ama haberde de belirtildiği gibi kısırlığın en başta sayılan nedenleri, yani çevresel faktörler ve sigara benim ilgi alanım içinde.
**HAVA KİRLİLİĞİ SPERMLERİ ETKİLİYOR
**
Bugüne kadar hava kirliliğinin astım krizleri ve KOAH alevlenmelerine neden olduğunu, bronşit, zatürree… gibi solunum yolları enfeksiyonlarının oluşumuna zemin hazırladığını, akciğer kanseri için risk yarattığını, kalp ve damar hastalıklarına yol açtığını… biliyorduk, ama meğer hava kirliliğinin sağlığımız üzerine olan olumsuz etkileri sadece akciğer ve kalbimizle sınırlı değilmiş.
Çünkü, son yıllarda yapılan araştırmalar hava kirliliğinin, zamanından erken doğumlara, bebeklerin düşük tartılarla dünyaya gelmelerine, ani bebek ölümlerine ve hatta kısırlığa da neden olabileceğini de gösteriyor.
Mesela, kurşunlu benzinin yaygın olarak kullanıldığı Peru’ da yapılan bir araştırmada trafik polislerinde sperm kalitesi ile kan kurşun düzeyleri arasındaki ilişki incelenmiş. Kanlarındaki kurşun miktarı daha yüksek olanlarda sperm hareketliliği, konsantrasyonu ve toplam sayıları daha düşük bulunmuştur.
İtalya’ da Napoli şehrinde genç ve orta yaşlardaki otoyol gişe memurları üzerinde yapılan araştırmada ise, bu kişilerin sayıları normal olmasına karşılık spermlerinin güçsüz olduğu, öne doğru ilerlemeleri ve hareketliliklerinin normalden az olduğu belirlenmiş. Gişe memurlarının yüksek düzeyde kükürt dioksit ve karbon monoksite de maruz kalmalarına rağmen, spermlerle ilgili bu olumsuzlukların azot oksitleri ve kurşundan kaynaklandığı ileri sürülmüştür.
**KİRLİ HAVA KIZ SAYISINI ARTIRIYOR
**
17 milyon kişinin yaşadığı Sao Paulo’ da 2001-2003 yıllarında doğan çocukların cinsiyeti şehir hava kirliliği bakımından az, orta ve çok kirli olmak üzere 3 bölgeye ayrılarak incelenmiş.
Şehrin az kirli olan bölgelerinde doğan çocukların %48.2’ ü, buna karşılık çok kirli bölgelerde doğanların %49.3’ ü kız imiş. Buna göre, kız/erkek bebek oranı havası temiz bölgelerdeki gibi olsaymış, 1.180 bebek daha erkek olacakmış.
Araştırmacılar hava kirliliğinin üretkenliği etkileyen streslerden biri olduğu kanısındalar. Tabii afetler ve terör gibi olayların da yeni doğanların kız olma ihtimallerini artırdığı bilinmektedir. Kirliliğin cinsiyet oranlarını neden etkilediği bilinmemekte, ancak çeşitli kimyasal maddelerin sperm kalitesini ve sayısını etkileyebileceği düşünülmektedir.
Benzer bulgular hayvanlar arasında da saptanmıştır. Erkek fareler hava kirliliğine maruz bırakıldıklarında, sperm sayılarının azaldığı ve eşlerinin kız doğurma oranının arttığı belirlenmiştir.
Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi
Göğüs Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi