LONDRA (İHA) - İngiliz basınında bugün, " 'Hristofyas'ın seçilmesi Kıbrıs için Şans' değerlendirmesi, Pakistan'da 'Müşerref kalsın' baskısı, 'gıda fiyatlarındaki artış ve etkileri', 'Antidepresanlar aslında işe yaramıyor diyen araştırma' " başlıkları öne çıktı.
BBC'nin Türkçe internet sitesi http://www.bbc.co.uk/turkish'te yer alan basın özetlerine göre, depresyon tedavisinde kullanılan anti-depresan ilaçların aslında işe yaramadığı sonucuna varan araştırma, tüm gazetelerin geniş yer verdiği, bazı gazetelerin de manşetlerinde işlediği konu.
Guardian'ın haberine göre, araştırmada aralarında Prozac ve Seroxat gibi milyonlarca kişinin kullandığı antidepresanların da bulunduğu ilaçlarla ilgili tüm veriler incelenmiş.
Bunlara, ilaç şirketlerinin yapıldıkları dönemde yayınlanmamasını tercih ettiği klinik deneyler de dahil.
Değerlendirme sonucu, ilaç kullanan hastaların durumunun iyileştiği belirlenmiş.
Ancak hiçbir etkisi olmayan plasebo haplar verilen hastaların durumunda da aynı oranda gelişme kaydedildiği sonucuna varılmış.
Araştırmacılara göre bu durumun tek istisnası, ciddi anlamda depresyon geçiren hastalar.
Ancak Amerikalı ve Kanadalı meslektaşlarıyla çalışmayı yapan İngiltere'deki Hull Üniversitesi'nin Psikoloji Bölümü'nden Profesör Irving Kirch, bunun da büyük olasılıkla aslında ilaçlardan değil, hastaların etkisiz placebo haplara atfettiği önemin azalmasından kaynaklandığını söylüyor ve devam ediyor,
"Alternatif tedavilerin sonuç vermediği durumlarda, çok ciddi anlamda depresyon geçiren hastalar dışındakilere bu ilaçları vermenin pek bir nedeni yok gibi gözüküyor. Bu çalışma aynı zamanda ilaçlara satış lisansı verilmesi ve ilaç deneyleriyle ilgili bilgilerin kamuoyuna nasıl duyurulduğu gibi ciddi konularda da yanıtlanması gereken sorulara işaret ediyor"
Financial Times, Kıbrıs'taki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Komünist AKEL Partisi lideri Dimitris Hristofyas'ın iktidara gelmesiyle, adada çözüm adına esen iyimser havayı başyazısında değerlendirmiş.
Yazıda "Kıbrıslı Rumlar'ın tercihini Hristofyas'tan yana kullanması, bölünmüş adanın yeniden birleştirilmesi ve Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerindeki bir yaranın tedavi edilmesi için bir fırsatı müjdeliyor" deniyor.
"Kıbrıs için şans" başlıklı yazıdan dikkat çeken satırlar şunlar,
"Hristofyas dört yıl önce 'Hayır' cephesinde yer almıştı. Bu Annan planının toprak paylaşımı, mülteciler, Kıbrıs'ta Türk askerinin kalmaya devam etmesi ve anayasa gibi bazı unsurlarının Kıbrıslı Rumlar arasında pek kabul görmemesindendi. Ayrıca geçen pazarki seçim zaferinde Papadopulos'un desteğine bel bağlamıştı. Ancak yine de galibiyeti, adanın her iki tarafındaki Kıbrıslılar'ın bölünmeye federal bir çözüm istediğini gösteriyor. Bu bölünme, Kuzey Kıbrıs'ı izole etmesinin yanı sıra, hem Avrupa
Birliği-Türkiye ilişkilerindeki gerilimi körüklüyor, hem de Brüksel ve Lefkoşa arasında giderek büyüyen bir rahatsızlık yaratıyor."
Times gazetesinin dış haberler sayfalarında Pakistan'daki son siyasi gelişmelerle ilgili bir özel haber dikkat çekiyor.
Haberde genel seçimlerden zaferle çıkan Pakistan Halk Partisi ve Müslüman Birliği'nin üst düzey yetkililerinin İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri'ne karşı ülkenin iç işlerine karışma suçlamaları gündeme getirdiği belirtiliyor.
Times'ın haberinde önce İngiliz ve Amerikalı büyükelçiler ile konsolosların son günlerde bu iki partiden yetkililerle yaptığı görüşmeler özetleniyor; her iki ülkenin de bunların rutin görüşmeler olduğu konusunda ısrar ettiği bildiriliyor.
Daha sonra da adını vermek istemeyen parti yetkililerinin, bu görüşmelerde kendilerine Cumhurbaşkanı Pervez Müşerref'i görevden almamaları için baskı yapıldığını söylediği aktarılıyor.
Ancak haberde görüşüne başvurulan bir Pakistan Halk Partisi yetkilisi, "Amerika Birleşik Devletleri'nden Müşerref'le birlikte çalışmamız için büyük bir baskı var. Ama biz yine de doğru bildiğimizi yapacağız." diyor.
İngiliz gazetelerinde geniş yer bulan bir başka konu, gıda fiyatlarındaki artış ve etkileri.
Guardian, Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı'nın artan gıda fiyatları yüzünden açlığın yeni ülkelere yayıldığı yönündeki uyarısını haberleştirmiş.
Gazete başyazılarından birini de bu konuya ayırmış.
"Gıda fiyatlarının artışındaki başlıca sebep arz değil, talep. Dünyanın zenginleşen bölgelerinde et ve süt ürünlerine yönelik talep önemli bir faktör. Bir biftek için bir çiftlik hayvanının 10 kilo yem tüketmesi gerekiyor. İnsanları doyurabilecek toprakların ürünlerini çiftlik hayvanları yutuyor."
"Ancak Pekin ve Şangay'ın yeni orta sınıflarını, et yemenin kötü bir fikir olduğuna ikna etmek zor. Hele ki bu bu ikna girişimi pek de vejetaryen olmayan Batı'dan gelirse. Bu arada, özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nde biyolojik yakıtlara verilen sübvansyonlar küresel tarımı tahrip ediyor. Dünya çevreye zarar verilmeden, daha ucuz ve daha fazla gıda istiyor. Bu üç talebi uzlaştırırken başlıca öncelik dünyadaki açların daha çok açlık çekmemesini garanti etmek olmalı"
Financial Times'da da konu başyazılardan birinde ele alınıyor.
Gazete yeterince kararlı davranılırsa sorunun aşılabileceği görüşünde.
"Gıda üretini artırmanın önünde ciddi engeller var. Tarıma uygun arazilerin kısıtlı olması, toprakların bozulması ve sulama sorunları gibi. Genetik bilimi gibi yeni teknolojiler devreye sokulabilir. Eski Sovyetler Birliği ülkelerinde de verimlilik artırılabilir. Bu arada biyo-yakıtları sübvanse eden ülkeler silkinip kendine gelmeli ve Dünya Gıda Programı'na para vermeliler. Dünyada herkesi doyurmaya yetecek kadar gıda var, ama tabii amaç bu olursa."