HABER

'İdam cezası için tüm desteği veririz'

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, idam konusunda 'hodri meydan' dediklerini belirtti.

'İdam cezası için tüm desteği veririz'

ANKARA (ANKA) -MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AK Parti hükümetinin partisinin 11 yıl gerisinden geldiğini belirterek, düzenlemeye destek vereceklerini belirterek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a "Hodri meydan" dedi.

Partisinin TBMM Grubunda bir konuşma yapan Bahçeli, ilk olarak Suriye ile yaşanan gerginliğe değindi. "Düşürülen uçağımız, roketatar mermisinin düşmesi Suriye ile ilişkileri çıkmaza taşımıştır. Karanlık dolu ortamlardan kaçarak sığınan mültecilerin artması kaygılarımızı daha da artırmaktadır" diyerek şöyle devam etti:

-SURİYE-

"Bilhassa Suriye eksenli sorun ve açmazlar, bu ülkenin yaşadığı bunalım ve iç savaş döngüsü Türkiye-ABD ilişkilerinin seyrini ve bölgesel dinamikleri yakından etkileyecektir. Biliyoruz ki, Suriye'deki olaylar durulma ve durgunluk emaresi göstermeden devam etmektedir. Muhalif gruplarla Esad güçleri arasındaki kanlı mücadele tehlike sınırını çoktan aşmış bulunmaktadır. Obama yönetiminin Suriye'ye müdahaleyi öngörmeyen yaklaşımı, daha çok muhalif unsurları güçlendirmeye yönelik adımları ısrarla sürmektedir.

Geçtiğimiz günlerde Katar'ın başkenti Doha'da Suriye muhaliflerinin bir araya gelmesi, burada yeni bir başkan seçimiyle birlikte yeni bir oluşumun temellerinin atılması ve buna da okyanus ötesinden destek sağlanması bundan sonraki süreç hakkında hepimize ipucu vermektedir. Anlaşıldığı kadarıyla Obama yönetimi, Suriye konusunda bölgesel aktörleri harekete geçirmenin hesabını yapmaktadır. Nitekim AKP yönetimi ve Katar Şeyhi, talipli ve iştahlı bir şekilde alacakları görevleri beklemektedir.

Yapılan görüşmelerde muhaliflerin yeniden yapılandırılması ve radikal unsurların etkisinin azaltılması hususlarında bir yol haritası çizildiği görülmektedir. Bunun ne kadar amacına ulaşacağını elbette önümüzdeki zaman dilimi gösterecek ve netleştirecektir. Ancak demokrasi, barış ve özgürlük çığlığı atan muhaliflerin de kan dökmede, işkence yapmada ve vahşiyane saldırılarda Şam idaresinden geri kalmadığı tüm yönleriyle ortadadır.

Evet, doğrudur, ABD Suriye'ye müdahale konusunda AKP'nin telkinlerine rağmen ayak sürümektedir. Ancak bu ülkenin, Suriye'deki iç kargaşanın ve kanlı hesaplaşmanın sürmesinde önemli dahli ve katkısı olduğu tartışma götürmez bir gerçektir. AKP hükümetinin uluslararası topluma devamlı çağrı yapan, Esad yönetiminin devrilmesi için devreye girilmesini öneren yaklaşımı şimdiye kadar karşılık görmese de, muhaliflerin her anlamda desteklenmesi bu açığı gittikçe kapatmaktadır. Çetrefil bir hal alan gelişmeler, Suriye-Türkiye arasındaki kutuplaşma ve husumetin her geçen gün çoğaldığına işaret etmektedir."

-"ÖFKEMİZ ŞİDDETLİ VE YAKICIDIR"-

Dün Suriye uçaklarının Türkiye sınırına 150 metre uzaklıktaki yerleşim yerlerini bombaladığını hatırlatan Bahçeli, "Hudut güvenliğini ve buralardaki vatandaşlarımızın huzurunu bir kez daha sarsmıştır. Suriye meselesi, bu ülkede yaşanan çatışmalar artık ülkemizin güvenliğini ve sınır bölgelerimizdeki vatandaşlarımızın hayatını doğrudan doğruya riske sokmaktadır" diyerek şöyle devam etti:

"Bir kördüğüm halini alan sürecin nerede duracağını ve nelere mal olacağını kestirmek artık iyiden iyiye güçleşmektedir. Kurban Bayramı münasebetiyle alınan ateşkes kararının bir sonuca ulaşmadığı bugüne kadar yaşanan deneyimlerden açıklıkla görülmektedir. Türkiye kendi vatandaşının tedirgin olmasına, sınır hatlarının eleğe dönmesine seyirci kalmamalıdır. Elbette Türkiye zorbaların, diktatörlerin diklenmelerine katlanacak, tacizlerini alttan alacak, savurdukları tehditleri görmezden gelecek bir ülke değildir. Bizim merhametimiz kadar öfkemiz de şiddetli ve yakıcıdır. Kimse bunu denemeye kalkmamalıdır. Zira sonuçları tarafları için çok keskin ve acıklı olacaktır."

-BÜYÜKŞEHİR KANUNU-

TBMM Genel Kurulu'nda dün yapılan oylama ile kabul edilen Büyükşehir Yasası'nın AK Parti'nin oyununu olduğunu ifade eden Bahçeli, "Görüşmelerin yapıldığı sırada AKP'nin kavgacı, saygısız tutumunu kınadığımı belirtmek isterim. Özellikle partimize yönelik yapılan hakaretleri milletimiz izlemiştir" dedi. Bahçeli şöyle devam etti:

"Milletin vekilleri üzerinde tahakküm kurmak, farklı fikirleri bastırmak, çok sesliliği kısmak için terbiye ve ahlak dışı bir tutum takınan AKP'nin, özellikle partimize yönelik çirkin hareket ve hakaretlerini aziz milletimiz kaygı ve kızgınlıkla izlemiştir. Milliyetçi Hareket Partisi'nin tezlerini demokratik vasıtalarla karşılamak yerine sokak kabadayılarına ve dağları mesken tutmuş eşkıyalara taş çıkartırcasına kavgaya müracaat etmek AKP'nin yerlerde sürünen seviyesini göstermesi bakımından ibret verici olmuştur.

Bizim bunlardan korkarak milletimizin hak ve menfaatlerini savunmaktan vazgeçeceğimizi düşünen varsa, tavsiyemiz, ya kendisini gözden geçirmesi, ya da böylesi bir gafilliği kulağına üfürenleri tekraren kantara vurmasıdır.

Milliyetçi Hareket Partisi TBMM'nin milli nabzı ve kalp atışıdır. Bunun önüne geçecek bir fani de henüz yeryüzüne gelmemiştir. Ağza alınmayacak galiz küfürlerle, suçlama ve isnatlarla parti gurubumuzu sindirmeye çalışmak BOP havlusuyla yüzünü kapatan Başbakan Erdoğan'ın ve uzaktan komutlu bazı vekillerinin yapacağı bir şey değildir.

Buradan Büyükşehir Kanun Tasarısı'nın görüşülmesi sırasında soğukkanlı, vakarlı ve sabırlı bir şekilde mücadelesini yürüten siz değerli milletvekili arkadaşlarımı içtenlikle tebrik ediyor, hepinizi ayrı ayrı kutluyorum."

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün tasarıyı TBMM'ye iade etmesini beklediklerini de söyleyen Bahçeli, "Ancak Milliyetçi Hareket Partisi var oldukça ve Cenab-ı Allah yardım ettikçe yanlış hesap Türk milletinden dönecek ve AKP'nin başında paralanacaktır" dedi.

-AÇLIK GREVLERİ-

Türkiye genelinde 72 cezaevinde, binlerce PKK ve KCK tutuklu veya hükümlüsü 60 güne yaklaşan bir süredir yaptığı açlık grevinin Türk milletini tehdit ettiğini belirten Bahçeli, "Bu oyunla birlikte AKP hükümetini ikna etmek istemektedirler. Cezaevinde dışarıdan emirle ölüme yatanlar anadilde savunma istemektedirler. AKP hükümeti bu isteği yerine getirmek için çalışmalara başlamıştır. İmralı canisinin tecrit şartlarının düzeltilmesi de sırayı beklemektedir" dedi. Bahçeli şöyle devam etti:

"Burada anlayamadığımız taraf, İmralı canisiyle görüşmeler sürerken nasıl ve ne tür bir tecridden bahsedildiğidir. İmralı cezaevi zaten görüşme ve müzakere odasına dönmüştür. Burası Türk milletine yönelik ihanet kampanyasının üretim ve karar merkezi hüviyetine bürünmüştür. Kimin girdiği kimin çıktığı bile meçhul bir hale gelmiştir. Merakımız AKP ile İmralı canisi hangi konularda anlaşmazlık içindedir ki, açlık grevinin düğmesine basılmıştır.

Cevabını duymak istediğimiz soru, uzlaşılamayan konunun Türkiye'nin nasıl bölüneceği, Türk milletinin nasıl parçalanacağı konularındaki yöntem farlılıkları mıdır? AKP bir yanda açlık grevlerini bitirmek için mekik dokurken, diğer yandan ölüme yatanları blöf yapmakla itham etmektedir. Hatta Başbakan Erdoğan terör suçlularının yiyip içtiğini bile iddia etmektedir. Hal böyleyse cezaevlerindeki açlık grevleri büyük bir oyunun ölüm üzerinden kurulan parçalarından ibarettir. Şüphesiz bu kepazeliğe bir son vermek hükümetin en asli görevleri arasındadır. İşi gücü ölüm olanlara prim ve taviz vermeden cezaevlerine gerekli insani müdahale yapılmalı ve açılmaya çalışılan tehdit kanalı işlemez hale getirilmelidir.

Türkiye dağda teröre teslim olmayacağı gibi, cezaevinde de teslim edilmemelidir. Fırsattan istifade ederek bölücülüğün talepleri hükümet tarafından karşılanırsa bunu Türk milletinin asla hoş karşılamayacağı ve bu rezilliği bağışlamayacağı iyi bilinmelidir."

-"HODRİ MEYDAN"-

Başbakan Erdoğan'nın yoğun gündem içine "idam tartışması" açtığını söyleyen Bahçeli, "2002 yılında, İmralı canisini yağlı urgandan almak için MHP'nin tek başına direnmesine rağmen idam cezasını kaldıranların ve o dönemde bunu destekleyenlerin şimdi çark etmeleri çok hazin bir tecellidir. MHP'nin de ortağı olduğu 57. hükümet döneminde, koalisyon ortaklarımız bu karara uyularak infazın ertelenmesini, bunun Türkiye'nin uluslararası yükümlülüğü olduğunu savunmuşlardır. Teröristbaşının infazının ertelenmesi baskılarıyla eş zamanlı olarak, Türkiye'de, AB süreci bahanesiyle idam cezasının kaldırılması için yoğun bir kampanya başlatılmıştır" dedi. Bahçeli şunları söyledi:

"Buna koalisyon ortağımız iki parti de katılmıştır. MHP, bu şekilde yürütülen Öcalan'ı ipten kurtarma operasyonuna tek başına ve sonuna kadar karşı çıkmıştır. Bu durum 57. hükümet ortaklarımızla bir yol ayrımına gelinmesinde başlıca etken olmuştur. Bundan sonra TBMM'de oluşturulan 'Gökyüzü Koalisyonu' sonucu, MHP'nin tek başına karşı çıkmasına rağmen, idam cezası 9 Ağustos 2002'de kaldırılmıştır. Başbakan Erdoğan ve AKP milletvekillerinin önemli bir kısmı da bu yönde karar ve tavır oluşturmuşlardır. Hatta Başbakan Erdoğan idamın kaldırılmasını sevinç içinde karşılamıştır.

Dönemin Cumhurbaşkanının daveti üzerine 7 Haziran 2002 günü Çankaya Köşkü'nde yapılan zirve toplantısında AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın idam cezasının kaldırılmasını hararetle savunduğu hala hatırlarımızdadır. Arkasından 3 Kasım 2002'de iktidara gelen AKP zihniyeti, idam cezasının tamamen kaldırılmasını içeren Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi sözleşmesinin 6 Nolu Protokolünü 15 Ocak 2003'te imzalamış ve bu protokol gereğince 7 Mayıs 2004'te 4771 Sayılı Kanundaki terör, savaş ve yakın savaş suçları cümlesini de çıkartarak teröristbaşının idamının önünü tamamen kapatmıştır.

İmralı canisini ipten almak için yapılan şer ittifakı Meclis tutanaklarında ve tarihin şahitliğinde her yönüyle mevcuttur. İmralı avukatlığına soyunarak idam cezasının kaldırılması için seferber olan Başbakan Erdoğan'ın şimdi idam cezasının geri getirilmesine değinmesi eğer yüzsüzlük değilse, yeni bir sinsiliğin ve kurnazlığın ilanı sayılmalıdır.

Norveç'te katledilen 77 kişinin derdine düşen Başbakan'ın, şimdiye kadar Türkiye'de teröre kurban giden 30 bin canı aklına dahi getirmemesi anlaşılabilir ve kabul edilebilir gibi değildir. Bu gelişmeler aynı zamanda şunu göstermektedir: 11. yılına giren AKP hükümeti, MHP'nin tam 11 yıl gerisinden gelmektedir.

Başbakan Erdoğan bu kadar yıl sonra bizimle aynı çizgiye gelmesi kendisi adına bir gelişme olsa da, ikircikli ve yanardöner tutumu açısından siyasi iflas göstergesidir. Sormak lazımdır ki, hükümetinin altına imza attığı 6 Nolu Protokol hala varlığını muhafaza ederken idam cezasından nasıl bahsetmektedir? Bu yolla hangi eksikliklerini örtmeye, hangi amaca dönük yığınak yapmaya ve neyin üzerini kapatmaya çalışmaktadır? Başbakan Erdoğan madem işi buraya kadar getirmiştir, bu durumda idam cezanın kaldırılması konusunda lazım gelen değişiklik teklifini bir an önce TBMM'ne vermelidir. MHP bu konuda dün olduğu gibi bugün de aynı kararlılığını koruyacak ve her desteği sonuna kadar vererek idam cezasının tekrar getirilmesini sağlayacaktır. Biz diyoruz ki; Hodri meydan."

En Çok Aranan Haberler