KIRKLARELİ (AA) - Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, "Türkiye'yi önümüzde 5 yıl selametle, sükunetle, kavga etmeden, gerginlik yaratmadan, ayrılıp bükmeden, zıtlaştırmadan ve cepheleştirmeden, bütün vatandaşları, 76 milyon insanımızı birleştirecek cumhurbaşkanı seçeceğiz" dedi.
Çeşitli ziyaretlerde bulunmak üzere kente gelen İhsanoğlu, Babaeski gişelerinde CHP Kırklareli Milletvekili Turgut Dibek, Belediye Başkanı Mehmet Siyam Kesimoğlu ve çok sayıda partili tarafından karşılandı.
Seçim otobüsüyle şehir turu atan İhsanoğlu, otelde istirahatın ardından Kırklareli Belediyesini ziyaret etti. Belediye Başkanı Kesimoğlu, adına 39 fidan dikildiğine dair belgeyi teslim etti, İhsanoğlu en güzel hediyeyi aldığını söyledi.
Belediye çıkışında partililer tarafından Türk bayrakları ve ekmeklerle karşılanan İhsanoğlu, çay bahçesinde vatandaşlarla bir araya geldi.
Fatih Sultan Mehmet'in Demirköy ilçesindeki dökümhanesinde Türk bilim tarihi adına kazı çalışması başlattıklarını, her yıl kazı heyetiyle kente geldiğini belirterek, 10 Ağustos'ta cumhurbaşkanının seçileceğini hatırlattı.
Resmi Gazete'de 3 adayın adının yayımlanmasıyla yarışın başladığını anlatan İhsanoğlu, kavga peşinde değil, medeni, centilmence, çelebice yarış peşinde olduklarını dile getirdi.
"Türkiye'yi önümüzde 5 yıl selametle, sükunetle, kavga etmeden, gerginlik yaratmadan, ayrılıp bükmeden, zıtlaştırmadan ve cepheleştirmeden, bütün vatandaşları, 76 milyon insanımızı birleştirecek cumhurbaşkanı seçeceğiz" diyen İhsanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sakin kafayla, vicdanları istikametİnde giderek 10 Ağustos'ta oylarını kullanacaklar. Neyin peşindeyiz ve değiliz, bunu söyleyeceğiz. Değişik kanallarda yaptığımız konuşmalar, röportajlar yayımlanıyor, gazeteler yazıyor ama devletin resmi televizyonu bize 3 dakika verirken, başka adaya 500 dakika veriyor. Ben ve üçüncü adaya birer, ikişer, üçer dakika veriyor. 553 dakika 3 adaydan birisine veriyor. 'Adalet, hakkaniyet, mağduriyet' dedikleri bu. Bu 553 dakikayı alanlar mağdur oluyorlar.
Biz gaddar oluyoruz. Türkiye'deki yeni dilin, yeni zihniyetin ifadeleri. İşte halkımız da bu zihniyeti, bu dili reddediyor, nefret söylemini istemiyor. Bu indirgemeci alışkanlıkları istemiyor, hisarcı, tekelci anlayışı istemiyor, hür seçim istiyor."
- "Vatandaşların ayağına gidiyoruz"
İhsanoğlu, ziyaretlere bin kişilik koruma ordusuyla değil, otobüslerle gittiğini kaydederek, devletin imkanlarını kullanmadıklarını anlattı. Valilerin kendisiyle görüşmek istemediğini öne süren İhsanoğlu, farklı partilerin hepsinden belediye başkanları ve seçilmişlerin kendisine geldiğini söyledi.
İhsanoğlu, Bursa'da 10 bin kişiyle iftar yaptıklarını, aralarında AK Parti'den HDP'ye kadar her kesimden insan bulunduğuna dikkati çekerek, "Türkiye'yi bölmek istemiyoruz. 'Bize oy verenler, vermeyenler' demek istemiyoruz. Adlarını zikrettiğim partilerin hiçbirinin mensubu değilim. Ne dün oldum, ne bugün varım, ne de yarın olacağım. Siyasete uzak durmadım ama içinde olmadım. Hayatım boyunca vatandaş olarak ailemin de durumundan dolayı siyaseti çok yakından takip ettim" diye konuştu.
Ailesinin Adalet Partisi ve Demokratik Parti'nin kurucuları arasında yer aldığına işaret eden İhsanoğlu, 1980'lerde Anavatan'ın kuruluşuna katkısı olduğunu söyledi.
Kariyer hedefi doğrultusunda en yüksek noktaya ulaştığını aktaran İhsanoğlu, Dünya'nın BM'den sonraki en büyük teşkilatı, 57 üye ülkenin bulunduğu İslami İşbirliği Teşkilatı'nın genel sekreteri olduğunu anımsattı.
İhsanoğlu, Anayasa'ya göre cumhurbaşkanının devletin başı olduğunu, oy verenin de vermeyenin de başı olması gerektiğine işaret ederek, şunları kaydetti:
"Sevgi-ekmek, saygı-ekmek, birlik-ekmek, Türkiye'nin ekmek teknesini büyütmek, ekmeğimizi beraberce daha büyük yapıp daha fazla paylaşmak peşindeyiz. 'Mari bakın hele ekmek yecez' diye sözünüz var ya işte biz bu sözün uygulamasını yapmak istiyoruz. Cumhurbaşkanı, devlet kurumlarının çalışması, işlemesi, ahenkli, uyumlu olmasını gözetir. Yani devlet başkanımız, cumhurbaşkanımız bu sıfatlarıyla devletten, devletin her bakımdan yürümesinin, işlemesinin sorumluluğunu taşıyacak, ona yol gösterecek, halkın arzularını, partilerin taşımadığı arzuları, partilerin programına almadığı hususları, hassasiyetlerini, devletin en yüksek noktasında gözetecek. Bununla mükelleftir."
Seçilecek cumhurbaşkanının oy aldığı kesime karşı sorumlu olduğunu söylemesinin yanlış olacağına dikkati çeken İhsanoğlu, "Bana yüzde 51 oy geldi, ben bunların desteğiyle yukarı çıktım ancak onlara karşı sorumluyum' derse, o zaman öbür yarı, yüzde 49 da 'yarısı' demektir. O yüzde 1 demokrasi usulünün, prosedürünün zaruretidir ama fiilen ne demektir? Yüzde 50-50. Yani elmanın yarısı bu tarafta, diğer yarısı öteki tarafta" değerlendirmesinde bulundu.
İhsanoğlu, Mecliste temsil edilmeyen partilerin de muazzam oy potansiyeli bulunduğunu ifade ederek, cumhurbaşkanının derleyici, toparlayıcı, herkesi kucaklayan, öfkelenmeyen, azarlamayan ve ötekileştirmeyen, cepheleştirmeyen birisi olması gerektiğini vurguladı.
Konuşmasının ardından bir kadının hediye ettiği ekmek ve Atatürk resminin bulunduğu tişörtü alan İhsanoğlu, karayoluyla Tekirdağ'a gitti.