Kılıçdaroğlu, partisinin Of İlçe Kongresi'nde yaptığı konuşmada, siyasete atılırken hiçbir yerde ve hiçbir ortamda doğruları söylemekten kaçınmayacağını söylediğini ifade ederek, ''Doğruları söylemenin zamanıdır. Milleti aldatmayacağız. Millete yalan söylemeyeceğiz. Türkiye'de siyasetçi denince akla yalan söyleyen adam geliyor. Tek ayak üstünde 50 yalan söyleyen siyasetçiye artık güvenmemeliyiz'' diye konuştu.
Ülkede işsizlik, yoksulluk, açlık olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, ''Niye olmasın? Eğer siz bu ülkenin kurucularının kurduğu fabrikaları yok pahasına satarsanız, elaleme peşkeş çekerseniz, bu ülkenin Başbakanı çıkıp Meclis kürsüsünden 'Ben ülkeyi pazarlamakla adeta mükellefim' derse, bunlar olacak arkadaşlar, niye şaşırıyorsunuz'' dedi. Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin bir yol ayrımına geldiğini öne sürerek, şunları söyledi:
''Türkiye'de ayrımı şu noktada yapacağız; ülkesini sevenler, namuslu adamlar, öbür tarafta da ülkesini sevmeyen ve ülkesini peşkeş çekenler. Bu iki ayrım arasında oyumuzu kullanacağız. Demokrasi bu iki ayrım arasında yapılmak zorundadır. Bizi bölüyorlar, 'bu türbanlı, çarşaflı, pantolonlu, başı açık, kapalı' diye. Kim olursa olsun, bunlar insan değil mi? İnsan inançlarıyla ve etkin kimliğiyle Allah'ın yarattığı bir varlık değil mi? Evet, bitti. İnancı ve etnik kimliği siyasete taşıyorlar. En tehlikeli yol budur. Etnik kimlik ve din, siyasetin odağı haline getirildi. Şunu düşünmemiz lazım Müslümanlar olarak, kimin Allah'a yakın olduğunu kim bilebilir?''
Türkiye'de binlerce çocuğun yatağa aç girdiğini iddia eden Kılıçdaroğlu, ''Kim bunun sorumlusu? Ben değilim, siz de değilsiniz. Bunun sorumlusu bu ülkeyi yönetenlerdir. Eğer bir çocuk bu coğrafyada yatağa aç giriyorsa onun tek sorumlusu vardır. O da Recep Tayyip Erdoğan ile onun arkadaşlarıdır. İkinci sorumlusu da onlara oy verenlerdir, kusura bakmayın'' dedi.
-''HESABINI İYİ YAPMANIZ LAZIM''-
Partililere seslenen ve ''içinizde çok sayıda emekli vardır'' diyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Geçen yasama döneminde Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası çıkarken emeklilerin haklarını savunmak için biz Meclis'i terk ettik. 'Bu yasayı görüşemezsiniz' dedik. 'Emekli de bu ülkenin yurttaşıdır, ona da milli gelir artışından pay verilmesi gerekir' dedik. Kanun çıkardılar, emekliye milli gelir artışından pay verilmez diye. Ne oldu. Emeklilerimiz koşa koşa gittiler, Adalet ve Kalkınma Partisi'ne oy verdiler. Oyları yüzde 47'ye çıktı. Sonra emekli diyor ki, 'ben geçinemiyorum.' Zaten geçinemezsin. Sana daha önceden söyledik, 'geçinemezsin, açlık sınırının altındadır bu para' dedik. Bunu savunduk. Ama olmadı. Şimdi iki gün önce emekliye zam yaptılar. 60 ve 100 lira. Memnun musunuz? Daha almadınız. Kepçeyle geri alındı. İki elim seçimlerde emeklilerin yakasında olacak. Eğer hala emekliler, 9 milyon emekli var, eğer hala gidip AKP'ye oy veriyorlarsa bence Recep Bey doğrusunu yapıyor, fazla para vermiş size. 9 milyon emekli, isteseler bir partiyi tek başına iktidara getirirler. Niye bölünüyorlar. Kendi çıkarını savunamayan bir insan, ülke insanını nasıl savunacak. Bunun hesabını iyi yapmanız lazım.''