"İngiltere'nin en büyük bankaları ve yatırımcıları bir ülke olsalardı, o ülke karbon salımında dünyada 9'uncu sırada yer alacaktı."
Greenpeace ve Dünya Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) tarafından hazırlanan yeni bir araştırma bu sonuca varıyor.
Araştırmada, İngiltere'nin en büyük 15 bankası ile 10 varlık yönetimi şirketinin dünya çapındaki yatırımları ve bunların yol açtığı karbon salımı incelendi.
Net sıfır kavramı, karbon emisyonunun mümkün olduğunca azaltılmasını, geri kalan emisyonun ise ağaç dikme vb. yöntemlerle atmosferden emilme yoluyla dengelenmesini ifade ediyor.
Çevre araştırmaları konusunda uzmanlaşmış South Pole şirketinin yaptığı araştırma, İngiltere'deki finans devlerinin yatırım yaptıkları alanların karbon ayak izleri konusunda kaba bir tahmin sunmayı amaçlıyor.
Araştırmada 2019 yılına ait veriler kullanıldı ve bu finans şirketlerinin 805 milyon ton sera gazı salımından sorumlu olduğu tespit edildi.
Bu miktar, İngiltere'nin aynı yıla ait toplam sera gazı salımı miktarının 1,8 katını, Almanya'nın sera gazı salımından da daha yüksek bir rakamı ifade ediyor.
Greenpeace'e göre bu, finans sektörünün de petrol, doğal gaz, kömür, hava ulaşımı ve genel olarak ulaşım ile aynı kategoride "yüksek karbon" sektörü olarak değerlendirilmesi gerektiğini gösteriyor.
Ayrıca bu tahminlerin, sigorta ve gayrimenkul sektörlerinin yatırım yaptığı alanların sorumlu olduğu karbon salımını kapsamadığı, gerçek rakamın çok daha yüksek olabileceği belirtiliyor.
Greanpeace'in İngiltere şubesinin icra direktörü John Sauven, finans sektörünü "İngiltere'nin kirli sırrı" olarak nitelendiriyor.
Sauven, "Bankalar ve yatırımcılar birçok ülkeden çok daha fazla karbon salımından sorumlu ve İngiltere hükümeti bunlara serbest hareket olanağı sunuyor. Bir yandan finans kurumlarının fosil yakıt üretimine her yıl milyarlar aktarmasına izin verirken, iklim için eyleme geçme konusunda dünya lideri olduğumuzu nasıl söyleyebiliriz? Bu gülünç bir iddia" diyor.
WWF'nin İngiltere şubesi genel direktörü Tanya Steele ise finans sektörüne, tüm dünyadaki yatırımlarını kapsayacak şekilde sıfır karbona geçiş planı hazırlama çağrısı yapıyor.
"İngiltere'de finans sektörüne dokunmadan net sıfır karbon emisyonuna geçmeye çalışmak, açık kalp ameliyatı olması gereken bir hastaya yara bandı yapıştırmaya benzer" ifadesini kullanan Steele şöyle devam ediyor:
"İklim sorununa acil müdahale konusunda taahhütler olsa da, finans sektörümüz hala dünyaya zarar verecek tarzda, eski ve tahrip edici iş yapma modellerine yönelik küresel yatırımlar peşinde."
İngiltere'deki bankacılık ve finans sektörünü temsil eden UK Finance adlı kuruluşun sözcüsü ise bu araştırmanın bulgularına itiraz etmedi ve "finans sektörünün net sıfır karbon doğrultusunda öncü bir rol oynadığını" ifade etti.
Sözcü, "Geçen ay İngiltere'nin en büyük 6 bankası, Birleşmiş Milletler'in Net Sıfır Bankacılık Birliği'nin kurucu üyeleri arasında yer aldı ve bu birlik en geç 2050'ye kadar net sıfır karbon emisyonu hedefine bağlılığını açıkladı. Bu sektör, yerel toplulukları ve çevresel ihtiyaçları gözeten bir şekilde sermaye hareketine yardımcı olmak için diğer sektörlerle çalışmaya devam edecek" dedi.
Kasım ayında İskoçya'nın Glasgow kentinde yapılacak COP26 iklim zirvesi öncesinde, ekonominin tüm sektörlerinin çevre dostu politikalar bakımından sorgulanması ve sıfır karbon salımına dair hedefler belirlemesi bekleniyor.