WASHINGTON (ANKA) – IMF uzmanları bundan sonraki dönemde makroekonomik disiplin ve reformların Türkiye'yi "rotasında tutacağını" belirttiler. Kurumun Avrupa Bölümü'nde görevli ekonomistler Prakash Kanan ve Andre Meier "Türkiye'de seçilen ekonomik politika karışımı hataya az yer bırakıyor" dediler. Son gözden geçirmenin onaylanmasından sonra IMF Survey dergisinde yayınlanan bir değerlendirmede Türkiye'ye "Mali Kural çerçevesinde mali politika için kurumsal çerçevenin genişletilmesi, esnek işgücü piyasası oluşturulması, elektrik darboğazının giderilmesi ve mali aracılığın derinleştirilmesi" tavsiyelerinde bulunuldu.
IMF İcra Direktörleri Kurulu Uluslar arası Para Fonu ile yürütülen stand-by düzenlemesinin Yedinci Gözden Geçirmesi'ni onaylayıp 3.6 milyar dolarlık kredi dilimini serbest bıraktıktan hemen sonra, kurumun Avrupa Bölümü ekonomistleri Prakash Kanan ve Andre Meier "IMF Survey Magazine" için bir Türkiye değerlendirmesi kaleme aldı.
"Türkiye - Çalkantılı Sularda Seyir" başlıklı incelemede, geçen altı yıllık güçlü performanstan sonra Türk ekonomisi karşısında daha zorlu bir dönem bulunduğu belirtildi. Küresel gelişmelerin büyüme, enflasyon ve dış finansman açısından "dik gelen rüzgara" benzediği kaydedilen makalede, "Makroekonomik disiplin ve reform Türkiye'nin rotada durmasına yardım edecek" denildi.
- UZMANLARDAN DÖRT TAVSİYE –
Makalede yeni dönem için dört tavsiye şöyle ifade edildi:
"-Bir Mali Kural kabul ederek, mali politika için kurumsal çerçevenin genişletilmesi;
-İşgücü piyasalarının daha esnek hale getirilmesi;
-Elektrik arzındaki darboğazın üzerine gidilmesi;
-Mali aracılıkta derinleşme sağlanması."
- DAHA AZ ELVERİŞLİ KOŞULLAR –
"Türk ekonomisi 2001 krizinden bu yana olumlu bir performans gösterdi, fakat şimdi daha az elverişli dış koşullarla karşı karşıya" diyen IMF ekonomistleri, şu görüşleri savundu:
"-Olumlu politikalar ve iyi huylu dış ortam dolayısıyla Türkiye, benzer yükselen piyasa ülkeleriyle kıyaslama sonuçları dahil, altı yıllık güçlü ve istikrarlı bir ekonomik performans deneyimi yaşadı.
-Ancak daha sonra, küresel ortam kararlı bir şekilde daha az elverişli hale geldi. ABD mortgage piyasası kökenli mali kriz, rekor yükseklikteki hammadde fiyatları küresel enflasyon baskısını körüklerken, kredi koşullarında daha geniş bir sıkılaşmaya ve dünyada büyüme için daha düşük beklentilere yol açtı. Bu eğilimler Türk ekonomisi de etkilemeye başladı."
- "UFUKTAKİ BULUTLAR" –
Makalenin "Ufuktaki Bulutlar" başlıklı bölümünde ise enerji ve gıdada yüksek küresel fiyatların, iç kuraklıkla birleşerek enflasyonu yüzde 9'un üzerine çıkardığı, bu şokların daha geniş tabanlı bir fiyat baskısına yol açma ve eski resmi yüzde 4 enflasyon hedefine ulaşmayı önemli ölçüde geciktirme riskine yol açtığı kaydedildi. IMF Survey'deki yeni Türkiye değerlendirmesinde şu "Aynı ters arz şokları geçtiğimiz aylarda Türkiye'nin de ekonomik büyümesini yavaşlattı. 2006'da yüzde 6.9, geçen yıl yüzde 4.5 olan büyümenin 2008'de yüzde 4'e ineceği tahmin ediliyor. Küresel ekonomik etkinlikte beklenen yavaşlama nedeniyle kısa vadeli tahminler daha ‘bulutludur'" denildi.
- "PİYASALARDAN ESEN TERS RÜZGARLAR" –
Türkiye'de varlık fiyatlarının küresel piyasa iniş çıkışlarına, diğer büyük yükselen piyasalardan daha güçlü bir şekilde tepki verdiğine değinilen makalede, "Bu bağlamda küresel kredi koşullarında devam eden sıkılaşma, Türkiye'nin 2008'de GSYİH'sının yaklaşık yüzde 17.5'i düzeyinde olan büyük dış finansal gereksinimi üzerinde özellikle zorluk oluşturmaktadır. Tarihi eğilimlere göre sıkı küresel likidite koşulları, normal olarak Türkiye için, son iki yılki veriler her ne kadar bir miktar bundan etkilenmediğine işaret etse de, sermaye akışında azalmayı gerektirmektedir" denildi.
- MAKROEKONOMİDEKİ OLUMLU ÖZELLİKLER –
Makalede, "Olumlu tarafta, Türkiye'nin dış finansmanı son yıllarda, doğrudan yabancı yatırımlarla gelen akışla açık biçimde iyileşmiş ve benzeri görülmemiş düzeylere yükselerek 2007'de cari işlemler açığının yarısını karşılar hale gelmiştir. Ayrıca Türkiye'nin brüt dış borcu (GSYİH'nın yüzde 34'ü) gerçekte birçok diğer yükselen piyasalardan daha düşüktür. Bu, kamu sektörü bilançolarında, kısmen geniş şirket borçlanmalarına bağlı özel sektör dış borçlarındaki artışla karşılanan net bir güçlenmeyi yansıtmaktadır" denildi.
- SEÇİLEN POLİTİKA KARIŞIMI HATA İÇİN KÜÇÜK MARJ BIRAKIYOR -
Türkiye'nin bugün, birçok alanda dışarıdan esen "dik rüzgarlarla" başa çıkma konusunda, 2001 öncesi tüm tarihi boyunca olduğunda çok daha güçlü konumda bulunduğu belirtilen makaleye şöyle devam edildi:
"IMF'yle birbirini izleyen iki stand-by Anlaşması'nın yardımıyla –sonuncusu 10 Mayıs'ta bitti- ilgili makamlar etkileyici bir mali konsolidasyon başarmışlardır, büyük döviz rezervleri oluşturulmuş, merkez bankasına bağımsızlık verilmiş ve enflasyon hedeflemesine geçilmiştir, özelleştirmede gelişmeler sağlanmış ve özellikle sosyal güvenlik, vergi yönetimi ve bankacılık sektöründe önemli reformlar üstlenilmiştir."
Bununla birlikte, diğer birçok yükselen piyasada olduğu gibi hali hazırdaki zorlu dış ekonomik ortamın Türkiye'deki kısa vadeli makroekonomik politikalar için bir zorluk oluşturduğuna değinilen makalede, "Türk yetkililer, büyüme kaygısıyla dezenflasyon ve dış uyum sağlama gereksinimi arasında denge bulmayı deniyorlar. Seçilen politika karışımı hata için küçük bir marj bırakıyor. Özellikle geçen yılki mali kaymalardan sonra bu yılki mali hedefe sıkı sıkıya bağlı kalmak (GSYİH'nın en az yüzde 3.5'u düzeyinde bir faiz dışı fazla) ve gelecek aylarda para politikasının derece derece sıkılaştırılmasına yönelik bir mühendislik ortaya koymak kritik olacaktır" denildi.
- ORTA VADEDE SINAV DİSİPLİN VE REFORMLARIN BİRLEŞTİRİLMESİ –
Şimdiki dönemden sonrasına bakıldığında Türkiye'nin orta vadede karşılaşacağı sınavın, "makroekonomik politikada devam eden bir disiplin (ilan edilen orta vadeli ekonomik programa yakından bağlılık ve yüzde 4 enflasyon hedefine uyum)" ve "doğru hazırlanmış bir ‘mikroekonomik' reform paketi"nin, potansiyel büyümeyi canlandırırken ekonominin şoklara karşı esnekliğini artıracak şekilde "bir araya getirilmesi" olduğu kaydedilen makale şöyle sona erdi:
"Daha önceki bir IMF Survey çalışmasında ayrıntılandırıldığı gibi, IMF dört temel alanda çalışma tavsiyesinde bulunmuştur:
-Bir Mali Kural (gelir ve harcama politikalarının belirlenmesinde hükümetin yetkisini azaltarak onları sınırlandırmak için oluşturulan kurallar) kabul ederek, mal