IMF Türkiye Daimi Temsilcisi Hugt Bredenkamp, Türkiye'nin, son yıllarda izlediği ekonomik istikrar programlarıyla ekonomisinin parlak bir döneme girdiğini söyledi.
TEBİAT tarafından düzenlenen 6. Ekonomi Zirvesi'nde, "İstikrarlı Büyümeye Geçiş Zorunluluğu ve IMF İlişkileri" konulu panelde konuşan Bredenkamp, Türkiye'de reel safi hasılanın bu yılın ilk yarısında yüzde 13,5 oranında arttığını, bu rakamın Türkiye'yi, dünyada ekonomisi en hızlı gelişen ülke yaptığını belirtti.
Tüketici fiyatlarının, enflasyon rakamlarının, 30 yıl sonra ilk kez tek haneli rakamlara indiğini, hafif dalgalı kurun faiz oranlarını indirdiğini ve mali durumu belli bir hatta oturttuğunu kaydeden Bredenkamp, şöyle konuştu:
"IMF'nin beklentisi, Türkiye ekonomisinin iyileşeceği yönündedir. IMF, bu yıl içinde yine yüzde 10'luk büyüme beklentisi içindedir. Aynı zamanda yine yüzde 12 enflasyon hedefi beklemektedir. Bu hedef, dünyadaki petrol fiyatlarındaki artış oranlarına göre beklenmektedir. Bunlar Türkiye açısından son derece etkileyeceği kazanımlardır. Türkiye'de son derece güçlü mali para politikalarını görebiliyoruz. Bu da Türkiye ekonomisi için son derece olumlu bir durumdur. Türkiye uzun süredir yaşadığı durumlardan sonra daha parlak bir döneme girmiştir. Bununla birlikte hükümetin yine de birtakım konularda titiz davranması gerekmektedir. Eski dönemlerde yapılanların işlevi sürdürülmelidir ve eski başarılarla yetinilmemelidir. Yeni başarılarımızı devam ettirmeliyiz ve önümüzdeki yıllarda da ekonomik faydaları artırmalıyız ve bunu toplumun tüm parçalarına yaymalıyız." IMF Türkiye Daimi Bredenkamp, Türkiye'nin parlak bir döneme girdiğini belirttiIMF: Türkiye parlak bir döneme girdi
"KARAR ALICILARIN TARİHİ FIRSATI YAKALAMASI"
Türkiye'nin bu iyileşmelere karşı bazı sıkıntılarla da karşı karşıya kaldığını belirten IMF Türkiye Daimi Temsilcisi, Türk ekonomisinin 3 yıl öncesine göre daha canlı olarak görülmekle birlikte yine de birtakım faiz oranı artışları ya da ani borçlanma ile karşı karşıya kaldığını kaydetti.
Uzun süredir Türkiye'de kamu borçlanması görüldüğünü ifade eden Bredenkamp, şöyle devam etti:
"Türkiye'de faiz oranlarında ani değişimler gözlenmiştir ve bu da tabi ki kamu finansmanının istikrarını etkilemektedir. Türkiye'nin dış cari hesabında son derece büyük bir açık görülmektedir. Tabi bu tehditlerin önümüzdeki zamanda görüleceğini zannetmiyorum. Yine de soğukkanlı davranmalıyız. Türkiye'de karar alıcıların tarihi fırsatı yakaladıklarını düşünüyoruz. Tabi bu Türk ekonomisinin daha istikrarlı hale getirilmesi adınadır. Bunun için de politikalar belirlenmelidir."
Türkiye'de yüksek oranda işsizlik görüldüğünü, daha fazla iş olanaklarının sağlanması gerektiğini vurgulayan Bredenkamp, istihdamda büyük bir gerileme görüldüğünü söyledi. Türkiye'de yeni iş alanları ve istihdam sağlanması gerektiğini belirten Bredenkamp, "Sosyal partnerler arasında da güven ortamı artırılmalıdır. Yabancı şirketlerin Türkiye'ye doğrudan yatırım yapmaları yönünde ikna çalışmaları yapılmalıdır. Doğrudan yabancı dış yatırım yakın zamanda başlamıştır. Ancak bu daha ziyade emlak yönünde gelişmiştir. Bu yabancı para akışı, Türkiye ekonomisini olumlu yönde etkileyecektir. Özellikle üretkenlik, iş imkanları ve geri ödemeler açısından ve Türk ürünlerinin yeni piyasalara açılması için önemlidir."
ÖNERİLER
Türkiye'nin karşılaştığı yeni zorluklar bulunduğunu anlatan Bredenkamp, bu zorlukları ortadan kaldıracak politikaların uygulanması gerektiğini ifade etti. Bredenkamp, şu önerilerde bulundu:
"Öncelikle yapılması gereken, uzun vadede mali stratejidir. Böylelikle kamu borcunun azaltılması hedeflenmektedir. Bu yapılarak Türkiye'de iş görenler, yabancı yatırımcılar, bundan olumlu şekilde etkilenecektir. Sıkı bir mali disiplin sağlanmalıdır. Genel mali politikalar ve stratejiler oluşturulmalı. Vergi politikalarında yalın, anlaşılabilir vergi sistemi oluşturulmalı. Birtakım muafiyetler ortadan kaldırılmalı. Türkiye, yabancı para rezervini artırarak toplumda bir güven oluşturabilir. Önümüzdeki yıllar içinde de mali sektörler reformu gerçekleştirmeli. Bankaların özelleştirilmesi konusu çok önemlidir. Bankacılık sistemin yeniden yapılandırılmasına gidilmelidir. Devletin sahip olduğu büyük bankaların özelleştirilmesi
gerekmektedir. Mali isteklerin desteklenmesi aşaması güçlendirilmelidir. Çünkü bu alanda açıklar bulunmaktadır. Bunun için de Kredi Kurumları Kanunu Taslağı öngörülmektedir. Sonuç olarak, Türkiye'de sürdürülebilir büyüme gerçekleştirilmeli, işsizlik azaltılmalıdır.
Bunlar tam anlamıyla yapısal ve kurumsal reformlarla olur. Böylece Türkiye'de sağlıklı bir iş ortamı oluşturulacaktır. Aynı zamanda kamu hizmetleri kalitesi artacaktır. Bu programlar şuandaki hükümetin hedefleriyle örtüşmektedir. Bu nedenle Türkiye'nin ekonomisi konusunda
son derece ümitliyim ve IMF, hükümetin üç yıl içindeki politikalarını destekleyecek ve işbirliği yapacak. Aralık ayında da AB'den çıkacak karardan son derece ümitliyiz."