İngiltere Başbakanı David Cameron'a Avrupa Birliği konusunda partisinden gelen baskılar devam ediyor. Eski savunma bakanı Liam Fox'un, AB ile anlaşmaya varılamaması durumunda İngiltere'nin AB'den ayrılmaya yönelmesi gerektiğini bildiren bir konuşma yapması bekleniyor.
Pazar günü Sunday Telegraph gazetesine yazdığı bir makalede Başbakan Cameron zamanı geldiğinde İngiltere'nin AB ile ilişkileri konusunda referanduma gitmeye hazır olduğunu bildirmişti.
Ancak geçen hafta Brüksel'deki AB zirvesi ile ilgili parlamentoya bilgi verecek olan Cameron'un AB konusundaki tutumuna ilişkin soruya tutulması bekleniyor.
Bu zirvede Euro Bölgesi liderleri, bankalara kurtarma paketi sunulması konusunda anlaşmıştı.
Euro Bölgesi'ne dahil olmayan İngiltere bu görüşmeler dışında tutulmuş, ancak Cameron daha sonra yaptığı açıklamada Bölge liderlerinden AB pazarının korunması doğrultusunda teminat edindiğini bildirmişti.
Ancak Cameron'un parlamentoda yapacağı konuşma öncesinde Liam Fox'un yapacağı konuşmada "AB dışındaki hayatın korkulacak bir şey olmadığını" vurgulaması bekleniyor.
Fox, İngiltere'nin AB ile siyasi değil ama ekonomik birliği içeren yeni bir ilişki için görüşmelere girmesini ve bu yeni dinamikler çerçevesinde AB'ye evet denilmesini, fakat diğer ülkelerin İngiltere'nin isteklerini kabul etmemesi durumunda AB'den ayrılmanın gündeme getirilmesini öneriyor.
BBC politika muhabiri Carole Walker, Fox'un bu çıkışının, Cameron'un "zamanı geldiğinde referanduma gitme ihtimali"ni gündeme getiren tutumunu yeterli bulmayan Muhafazakar Parti milletvekillerini harekete geçirmesinin beklendiğini vurguluyor.
Koalisyon hükümetinin küçük ortağı olan Liberal Demokratlar ise AB ile ilişkilerin geliştirilmesinden yana ve genel olarak AB konusunda bir referanduma karşı çıkıyor.
Kabinede bu partiden İş Dünyası Bakanı olan Vince Cable, Cameron'un makalesi üzerine, böylesi bir referandumun "son derece alakasız" olduğunu ifade etti.
Başbakan Cameron makalesinde, "AB'de kalalım mı, çıkalım mı" sorusunun sorulacağı bir referanduma ilke olarak karşı olmadığını ancak bu seçeneği değerlendirmek için zamanın henüz erken olduğunu söylemişti.
Makalenin yayımlanmasından sonra açıklama yapan İngiltere dışişleri bakanı, Avrupa Birliği'ne üye ülkelerin daha sıkı bir birlik kurmaya karar vermeleri halinde, bunun referandum düşüncesine çok güçlü bir zemin hazırlayacağını ifade etmişti.
İngiliz siyasetindeki referandum konusu, kısmen, beş ülkenin kriz nedeniyle AB'den yardım istemesine yol açan mali krizin bir uzantısı niteliğinde.
Avrupa Birliği'nde Euro Bölgesi'ni oluşturan 17 ülke, Perşembe ve Cuma günü yapılan AB zirvesinde, üye ülkelerdeki bankaları kurtarmak için ortak fonların kullanılabilmesi üzerinde anlaşmaya varmıştı.
Ülkeler, ayrıca 120 milyar euroya kadar olan bir kaynağı da "büyüme fonu" olarak oluşturmaya karar verdi.
Başbakan David Comeron, bankacılık alanındaki birliğin Euro Bölgesi ülkeleri için Avrupa Merkez Bankası tarafından idare edilmesini sağladıklarını; Portekiz ya da Yunanistan'daki bankalara omuz vermeyeceklerini; İngiltere'deki bankacılık sisteminin Londra'daki İngiliz Merkez Bankası tarafından yönetileceğini söyledi.
Avrupa Birliği'nin Aralık ayındaki zirvesinde de İngiltere krizin yükünün üstlenilmesiyle ilgili ortak olarak atılması istenen adımlara katılmamıştı.
Dışişleri Bakanı Hague, başbakanın referandumla ilgili tavrını sonbaharda daha net olarak ortaya koyabileceğini belirtti.