İstanbul (AA)- İngiltere'nin önde gelen gazetelerinden The Guardian'ın köşe yazarı Madeleine Bunting, Avrupa'da ırkçıların artık deri renginden değil, İslamiyetten bahsettiklerini söyledi.
Forum İstanbul'un "Yarının Kurulması İçin Yeni Bir Birlikte Yaşam Formülü Arayışı: Co-Habitance" konulu oturumunda konuşan Bunting, Avrupa'da kimliklerle ilgili oluşan kaygıları anlattı. Bunting, Avrupa'da "Aynı anda hem Avrupalı hem de Müslüman olur mu?" sorusunun sorulduğuna işaret ederek, "Bence bu soru sorulmamalı, çünkü bu elbette mümkündür" dedi.
İslama karşı duyulan güvensizlik ve endişeleri yaratan nedenlerin başında tarihi önyargıların geldiğini belirten Bunting, "Bu önyargıya sahip olanlar müthiş cahil. Bir İslam düşünürü adı ver desen veremezler, İslam kültürüne dair hiçbir bilgileri yoktur" diye konuştu. Madeleine Bunting, ikinci nedenin de meşruiyet sorunu olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:
"İslama karşı düşmanlığı körüklemek bir parça oy kaynağı. Özellikle sağcı politikacılar (siz sorun yaşıyorsunuz, bu Müslümanlar yüzündendir) diyorlar. Irkçılar artık derinin renginden değil, İslamiyetten bahsediyorlar. Politikacılar özellikle beyaz işçi sınıfına daha fazla sandalye için böyle sesleniyorlar."
Maryland Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Charles Butterworth ise ABD'nin bugüne kadarki en kötü başkanının yönetimi altında yaşadığını savunarak, Amerikalıların Müslümanları anlaması konusunda umutsuz olduğunu ifade etti. Butterworth, şunları kaydetti:
"O kadar düşmanca davranıyoruz, o kadar düşmanca duygular besliyoruz ki, Müslüman ya da Orta Doğulu kişilerin suçlu olduğunu kanıtlamak için elimizden geleni yapıyoruz. ABD, müslüman olan, farklı olan insanlara (biz sizden korkuyoruz, biz sizi istemiyoruz) diyor. 11 Eylül'deki terörle, aslında özgürlüğe savaş açtılar gibi bir mantalite oluşturuldu ve müslümanlara bu şekilde bakılıyor."
Prof. Dr. Nilüfer Göle ise tek bir batı olmadığını, Avrupa ve ABD şeklinde iki batının bulunduğunu belirterek, bu ayrımın Irak savaşıyla birlikte oluştuğunu, Türkiye'nin ABD ile işbirliği yapmayı reddederek kendini iki batı arasında bulduğunu söyledi.