Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) ile Irak güçleri arasında ülkenin batısındaki Anbar vilayetinde devam eden çatışmalar ve bu ayın başlarında Hit şehrinin IŞİD'in eline geçmesi 180 bin kişinin bölgeyi terk etmesine sebep oldu. Sayı Birleşmiş Milletler'den.
Evini terk etmek zorunda kalanlardan biri ise 55 yaşında bir Sünni olan Ali Abdullah. Gerçek adını gizleyen Abdullah bölgenin başkenti sayılan Ramadi'den. Abdullah BBC'ye "Eskiden askerdim. Her iki ayda bir 600 dolar maaş alıyordum" diyor. Abdullah, ailesinin savaşla olan öyküsünü şu sözlerle anlattı:
"Ailem ve oğullarımdan ikisi Muhammed ve Ahmet Ramadi'nin ilçesi olan Zınkurh'ta aynı evde yaşıyorduk. İki oğlum da polis olarak çalışıyordu. IŞİD üyeleri oğlum Muhammed'i öldürdükten ve evlerimizi bombaladıktan sonra kaçmak zorunda kaldık.
Eylül ayı başlarında evime gelmişlerdi ve bana oğullarımın polis için çalışmayı bırakmasını söylemişlerdi.
Bana oğullarımın nedamet getirmesi gerektiğini söylediler. Her ikisinden de IŞİD'e silah vermesini, eğer bunu yapmazlarsa evimizi havaya uçuracaklarını söylediler.
Bana ne dedilerse yaptım. Oğullarım emniyetten istifa etti ve IŞİD'e gidip pişmanlıklarını dile getirdiler. Ben de her iki oğlum için gidip birer silah aldım. Her biri 3000 dolar tuttu.
Ama iki gün sonra evimizi bombaladılar. Kimse yaralanmadı. Hepimiz evi terk edip kardeşimin evine gittik.
On gün sonra, IŞİD üyeleri kardeşimin evine geldi ve oğlumu öldürdü. Oğlumun hala polis için çalıştığını söylediler.
'Temel maddeleri bulamıyoruz'Muhammed'in üç çocuğu ve eşi vardı. Şimdi onlara ben bakıyorum.
Anbar'daki durum IŞİD'in gelmesinden ve hava saldırılarının başlamasından önce de çok iyi değildi. Ama şu andakii gibi de değildi. Yakıt gibi en temel şeyleri dahi bulamıyorsunuz. Bulduğunuzda da çok pahalı oluyorlar.
Anbar'da yaşayan insanlar korkmuş durumdalar. Yerlerinden edildiler, öldürüldüler ve patlama sesleri havayı dolduruyor.
Oğlumu ve evimi kaybettikten sonra Anbar'da bizmi için birşey kalmadı. Dolayısıyla terk etttik orayı.
Şimdi Bağdat'tayız. Orada bir arkadaşımın evi var ve orada kalıyoruz.
Bağdat'a vardığımızda diğer oğlumla beraber yerinden edilmiş kişilerin listesine adımızı yazdırmaya gittik. Ancak bize bir faydası olmadı. Henüz herhangi bir yardım alabilmiş değiliz.
Şu anda hayatımızı buradak arkadaşlarımızın bize sağladığı yardımlarla sürdürebiliyoruz.
Bundan sonra ne yapabiliriz bilmiyorum. Ailem için bir gelecek göremiyorum artık.
Ailem ve kendim için çok korkuyorum, burada Bağdat'ta bile. Bu krizin bitebileceğini düşünemiyorum."