ESSEN (İHA) - 11 Eylül saldırılanın ardından Avrupa'da İslam'a karşı yükselen ön yargıların, ırkçılık ve yabancı düşmanlığının yerini aldığını söyleyen Türkiye Araştırmalar Merkezi (TAM) Vakfı Direktörü Prof. Dr. Faruk Şen, Avrupa'da ön yargılara fazlasıyla maruz kalan Türk göçmenlerin sorunlarına daha fazla ilgi gösterilmesini istedi.
Almanya'nın Essen kentinde faaliyet gösteren TAM Vakfı'nın yaptığı araştırmalar, İslam'ın Avrupalılar'ın tehdit algılamalarında ilk sıralara oturduğunu ve tedbir alınmadığı takdirde dünyanın medeniyetler çatışması senaryolarına hızla yuvarlanacağını ortaya koyuyor. TAM tarafından bu alanda Almanya'da yapılan ilk çalışmanın verileri, Almanlar'ın yüzde 47'sinin İslam'ın batı medeniyetine uymadığını düşündüğünü gösterirken, yüzde 40'ı medeniyetlerarası çatışmanın kaçınılmaz olduğunu düşündüklerini ifade etti. Almanlar'ın yalnızca yüzde 29'u barışçıl birarada yaşamanın mümkün olduğunu düşünürken, kültürel farklılıkların çatışmaları beraberinde getireceğine inananların oranı yüzde 58'i buluyor.
TAM'ın yıllık olarak Türk göçmenler arasında düzenlediği anketlerin sonuçları ise, Türk göçmenlerin kendilerini daha fazla dindar olarak tanımlama yönünde bir eğilime sahip olduğunu gösterdi. Müslümanlar'ın 11 Eylül saldırıları ardından Avrupa medyasında sıklıkla terörizmle birlikte anılır hale geldiğini vurgulayan TAM Direktörü Şen, "Yansıtılan olumsuz imaj önyargıları beslediği kadar onlardan da besleniyor. Avrupa'da yaşayan 4 milyon Türk kökenli göçmen, yükselen ön yargılardan fazlasıyla nasiplerini aldı" dedi. Aradan geçen uzun zamana rağmen İslam'ın Avrupa için 'yabancı' ve 'bilinmeyen' olarak varolmaya devam ettiğini vurgulayan Prof. Dr. Faruk Şen, "Bunun nedeni, Müslümanlarla bağlantının azlığı değildir. Avrupa'da yaşayan Müslüman göçmenlerin karşılaştıkları ön yargılar, onların yaşamlarını olumsuz yönde etkiliyor ve bu olumsuz hava, Türkiye'ye geri dönmeyi planlayanların sayısına artış olarak yansıyor. Göçmenlerin uyumuna da olumsuz şekilde etki eden önyargı ve anlamsız korkular silinerek, karşılıklı anlayışın hakim kılınması için Avrupalı politikacılar kadar, Türk siyasi ve idarecilerine de önemli görevler düşüyor. Avrupa Parlamentosu ve Türk Parlamentosu üyelerini biraraya getiren Karma Parlamenterler Komisyonu, bu konuda hala istifade edilmemiş uygun bir zemindir. Türkiye, Avrupalı göçmenlere ilişkin defansif tavrını terk ederek, daha fazla inisiyatif almaya yönelmeli, fakirlik, önyargılar ve paralelinde türeyen yabancı düşmanlığı ile kendi başına mücadele etmeye çalışan göçmenler yalnız bırakılmamalıdır" diye konuştu.