İstanbul 41. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada tutuklu sanıklar Syed Muhammad İmran Bukhari, Zahir Shad, İftikhar Ahmad getirildi. Tutuksuz sanık Cuma Özbey ve sanıkların avukatları duruşma salonunda hazır bulundu.
"EVİME GİTTİM AMA İÇİM RAHAT ETMEDİ GERİ DÖNDÜM"
Duruşmada tercüman aracılığıyla savunması alınan tutuklu sanık Syed Muhammad İmran Bukhari, "Zahir Shad bir akşam beni aradı, aşağı inmemi söyledi ve 'Salman'ın durumu iyi değil' dedi. Ben de Salman'ın durumuna bakmaya gittim. Eve gittiğimde durumu iyi değildi, halsizdi ve yanında siyah bir şişe duruyordu. Zannederim ki uyuşturucu ve sahte alkolden. Lavaboya götürdüm. Bir müddet sonra daha iyi oldu. Ben de kendi evime gittim ama içim rahat etmedi geri döndüm. Zahir ile nargile içtim sonra tekrar evime gittim. Eve gittikten sonra bir kaç gün hiçbir şeyden haberim yoktu. Polis kapıyı çaldı. Yaklaşık 20 gün sonra. Kapıyı kendi ellerimle açtım. Böyle bir şeyden haberim olsaydı kaçardım. Saat 05.00'ten sonra hiçbir şey görmedim" dedi.
"7 KİŞİ ARABAYA BİNİP CESEDİ GÖTÜRMÜŞLER"
Maktul Salman Ali'nin olay günü sarhoş olduğunu söyleyen tutuklu sanık Zahir Shad, "İftikhar Ahmad'a küfür etmeye başladı. O da 'söyle bana küfretmesin' dedi. Sonra tuvalete gittim. Çıktığımda İftikhar'ın elinde bıçak vardı, sallıyordu. Ben durdurmaya çalıştım ama bıçakladı. İmran Bukhari orada yoktu, kendi evindeydi. Salman yere düşünce çıkıp gitti. O zaman Salman baygındı. Ambulansı arayın dedim. İmran, 'Deli misin? Polisi arama. Ev benim adıma, olay benim üzerime kalır' dedi. Arayın dediğim halde İmran beni tehdit etti polisi aramamam için. 7 kişi arabaya binip cesedi götürmüşler. Arabada yoktum. Önce iple bağladılar, sonra battaniyeye sardılar. Sonra çöp poşetine koyup götürdüler. Pakistan'daki doktor arkadaşı arayıp görüntülü konuşma yaptılar. Doktor, öldüğünü söyledi. Herkes çıkıp gidince ben evde kaldım. Akşam saatlerinde evden çıktım" ifadelerini kullandı.
"MÜVEKKİLİM TANIK YERİNE SANIK OLARAK YARGILANMAKTADIR''
Sanık Zahir Shad'ın avukatı, "Müvekkilim tanık yerine sanık olarak yargılanmaktadır. Müvekkil, suçu ortaya çıkarmak için elinden gelen tüm çabayı göstermiştir. Önce Beyoğlu'ndaki karakola gidiyor ama kendisini ifade edemediği için konsolosluğa gönderiliyor. Oradan da Bayrampaşa'ya gidiyor" şeklinde konuştu. Diğer sanıkların avukatları ise müvekkillerinin tahliyesini talep etti.
TUTUKLULUK HALİNİN DEVAMINA
Mahkeme heyeti sanıkların üzerlerine atılı suçun vasıf ve mahiyetini göz önüne alarak tutukluluk halinin devamına karar vererek, eksikliklerin giderilmesi için duruşmayı erteledi.
İDDİANAME
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, olaya ilişkin tanık olarak beyanı alınan Molana Ishtıaq Ahmad'ın Sulman Ali'nin ölümünden yaklaşık 2 hafta sonra Pakistan Başkonsolosluğu'na giderek, bulunduğu ihbarda Ali'nin öldürülüp Edirne Uzunköprü'ye bırakıldığını söylediği ve bununla ilgili yardım talebinde bulunduğu aktarıldı. İddianamede, şüphelilerin, tanıkların ve maktulün olay günü birlikte yemek yediği sırada maktul ile şüpheliler arasında tartışma çıktığı, tartışmanın kavgaya dönüştüğü, şüphelilerin maktulü bıçakladığı, maktulün yaralanmasının öldürücü nitelikte olduğu ve ölüm sebebinin bu yaralanmadan dolayı olduğu aktarıldı. Tanıkların, şüphelilerden çekindikleri için bir süre olaya müdahale etmeyip, ihbarda bulunmadıklarının anlatıldığı iddianamede, şüphelilerin maktul yaralı haldeyken Pakistanlı bir doktorla görüntülü konuştukları ancak doktorun maktulün ölmüş olmasını söylemesi üzerine araç çağırarak Edirne Uzunköprü'ye gittikleri ve cesedi battaniyeye sarılı halde Kiremitçi Sahil köyü yakınlarında boş bir araziye bıraktıkları anlatıldı. Tutuklu şüpheliler Syed Muhammad İmran Bukhari, Zahir Shad ve İftikhar Ahmad'in 'kasten öldürme' suçundan müebbet hapsinin istendiği iddianamede, tutuksuz şüpheliler Cuma Özbey ve Sezer Balıkçı'nın ise 'suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme' suçundan 6 aydan 5 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.
(DHA)