Depreme karşı tampon bölge yönetmeliği hazırlanıyor. Hayata geçirilebilirse aktif fayların üzerindeki riskli bölgelerde (tampon bölge)yapılaşmaya izin verilmeyecek. Peki bu yöntem işe yarayacak mı?
TBMM Deprem Komisyonu'na bilgi veren Başbakanlık Deprem Araştırma Dairesi Başkanı Murat Nurlu, "Kentsel Planlamaya Esas Diri Faylar Etrafında Tampon Bölge Oluşturulması Hakkında Yönetmelik" taslağı hazırlandığını söyledi.Yönetmeliğe göre tampon bölgenin genişliği, fay hattının yapısına göre 75, 150 ve 250 metre olarak belirlenecek. Yan doğrultulu faylarda fay hattının her iki yanında 75 metre, düşey doğrultulu faylarda 150 metre, derin faylarda ise 250 metrelik alan tampon bölge olarak belirlenecek.
‘Fay Denetim Komisyonu’ tarafından belirlenecek tampon bölgenin mesafesi gerekli görülmesi halinde arttırılacak.Yapılaşmaya izin verilmeyecek tampon bölgelerde mevcut yapı ve konutlar güçlendirilmek kaydıyla ekonomik ömrü tamamlanıncaya kadar kullanılabilecek. Ayrıca tampon bölge içinde kalan alanlarda tesis ve altyapı çalışmalarına izin vermeyecek. Bu tip yatırım kararları, Bakanlık Fay Denetim Komisyonu'nca incelenecek. Tehlike arzedenler taşınacak.
OĞUZ GÜNDOĞDU: UYGULAMA KOLAY DEĞİL
Yönetmeliği değerlendiren İstanbul Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oğuz Gündoğdu’ya göre uygulama pratikte kolay değil.
"Bu konu 1999 depreminden beri sorun. Çeşitli belediyeler, teknik bilgilere fazla dayanmadan kendilerince benzer uygulamalar yapmaya çalıştı, ancak böyle bir uygulamanın teknik izahı yapılamadı.
FAYA YAKINLIK TEK KRİTER DEĞİL
Bazı depremlerde faya yakın olan yapıların, uzak olanlara göre depremden daha az hasar gördüğü de tespit edildi. Bu konuda da araştırmalar yapılıyor. Yani, eğer yapılaşmaya kapatılacak bir tampon alan tespit edilecekse bunun için detaylı incelemelerin yapılması gerekiyor. Bir fayın ne kadar tehlikeli olduğunu belirleyen farklı kriterler var. Bu kriterlerin dikkatlice ele alınması şart.
Klasik deprem haritalarında faylar ana hatlarıyla belirtiliyor. Ama bu fayların dışında ya da devamında ikincil faylar da var. Bazıları birkaç hat halinde ilerliyor. Bunların yerinin ve etkilerinin tespiti kolay değil.İstanbul’la ilgili olarak hazırlanan bazı haritalarda, Avcılar gibi yerlerde karada devam eden ikincil faylar gösteriliyor. Bununla ilgili çalışmalar devam ediyor.
Eğer yönetmelik geçerli olursa, örneğin bizim üniversitemizin kurulu olduğu yer, bu alanlar içinde kalabilir. İstanbul’da boş alan yok. Bu yüzden de yönetmeliğin uygulanması zor olacak. Yönetmeliği değerlendiren İstanbul Üniversitesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oğuz Gündoğdu’ya göre uygulama pratikte kolay değil.
"Bu konu 1999 depreminden beri sorun. Çeşitli belediyeler, teknik bilgilere fazla dayanmadan kendilerince benzer uygulamalar yapmaya çalıştı, ancak böyle bir uygulamanın teknik izahı yapılamadı.
FAY ÜZERİNE GÜVENLİ KONUT YAPILABİLİR Mİ?
Bir fay yakınında güvenli konut yapmak için bugün için teknoji var ama konut yapımı için bu maliyete değer mi, bu tartışılır. Tünel, demiryolu ya da viyadük gibi daha büyük ölçekli yapılarda ise maliyet göze alınabilir. Zaten geçmişte de buna benzer örnekler yaşandı, teknik ve yapısal gereklilikler yerine getirildiğinde viyadüklerin ya da tünellerin ayakta kaldığı görüldü. Bizde büyük yapılarda dayanıklılığı sağlayacak teknik imkanlar var ama maliyet sorun.”
HALUK EYİDOĞAN: FAYDALI OLUR
Türkiye Deprem Vakfı Genel Sekreteri Prof. Dr. Haluk Eyidoğan’a göreyse fayların tespit edilmesi halinde tampon bölge uygulaması yararlı olacak.“Benzer uygulamalara bazı ülkelerde rastlanıyor. Örneğin Kaliforniya’da deprem üretebilecek fayların sağında ve solunda 25 ila 50 metrelik güvenlik bantları oluşturuluyor. Yapılaşmaya yasak getirilen bu bölgeler yer bilimciler ve yerel yetkililer tarafından ortaklaşa belirleniyor.
1999 depreminden sonra Türkiye’de de benzer çalışmalar yapıldı. Ulusal Deprem Konseyi lağvedilmeden önce bu konu gündeme alınmıştı. Eğer gerçekten canlı bir fayın arazide izi sürülürse bu gibi önlemlerin yararlı olacağını düşünüyorum.
FAYIN TESPİTİ HER ZAMAN MÜMKÜN DEĞİL
Daha öncede deprem olan bir yerde fayın izi kolaylıkla sürülebilir. Bunun yanı sıra şüphe edilen yerlerde ayrıntılı ölçümler, sondaj ve paleosismolojik çalışmalar yapılarak fayın varolup olmadığı ortaya çıkarılabiliyor. Ancak bunun her zaman geçerli olmadığını da belirtmek gerekiyor. Bazen üzerinin kalın bir toprak tabakasıyla kaplanması ya da çeşitli coğrafi nedenler fayların tespitini zorlaştırabiliyor hatta imkansızlaşabiliyor.
İSTANBUL’DA FAY VAR MI?
Son 2 yıldır İstanbul’da metropolitan alan içinde detaylı çalışmalar yapıldı. Yaklaşık 8 bin noktada yapılan sondaj ve diğer çalışmalarla 1/2000 ölçekli, yani oldukça detaylı bir sismolojik mikro bölgeleme haritaları çıkartıldı. Bu verilere göre İstanbul’un içinde, büyük deprem yaratacak aktif bir fay yok. Bazı tartışmalı fay uzantıları olsa da son 2 bin yıl içinde kara üzerinde hasar yapıcı bir deprem rapor edilmedi. Beklenen deprem şehrin güneyinde, Marmara Denizi içinde uzanıyor.”