Rengin Arslan
BBC Türkçe
Bundan 6 yıl önce ilçe olan Başakşehir'e ilk kez gidiyorum. Konuştuğum bir kadının söylediği gibi "burası insanın yolunun düşeceği" bir yer değil.
Bir film setini andırıyor. Aşağı tarafta görünen villalar, ana cadde üzerinde en az 10 katlı bloklar, aralara serpiştirilmiş market veya küçük pastaneler... Trafik yok, korna sesi yok, yollar tertemiz. Yollarda tek tük insanlar yürüyor. Dolayısıyla birbirine çarpan da yok. Bir an İstanbul'da olmadığımı düşünüyorum.
Fakat sitelerin isimleri bana hem hâlâ İstanbul'da olduğumu hem de henüz 6 senedir ilçe olan bu bölgenin İstanbul'a özlemini anlatıyor. Sitelerin girişlerinde İstinye, Emirgan isimlerini görüyorum çünkü.
Kentten çok uzaklaşmadığımı hatırlatan bir başka şey ise seçim afişleri. Fakat diğer yerlerde olduğu gibi, iki adımda bir karşınıza çıkan bayraklar veya pankartlar yok. AKP ağırlığı hemen hissediliyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın ve AKP bayrağının asılı olduğu caddenin arka tarafında belediyenin Kiptaş blokları yükseliyor.
Bir süre sonra sesi hayli kısık bir CHP otobüsü geçiyor. Fakat "sesinin kısık olmasının nedeni muhtemelen bu kadar sessiz bir bölgede gürültü yapmaktan çekinmesi olabilir" diye düşünüyorum.
"Kadınların kapalı olduğuna bakmayın..."Parti pankartlarından çok muhtar adaylarının pankartları dikkat çekiyor, yol kenarlarında.
Bir yarım saat sonra okul çıkış saati geliyor ve çocuklarının ellerinden tutmuş anneler beliriyor, sokaklarda.
Onlara yönelmeden önce market çıkışında iki kadınla konuşuyorum. Mehtap Hanım, 45 yaşında. Başakşehir'de herkesin kazanma ihtimali olduğunu söylüyor. "Benim gibi pek çok kadının kafasının kapalı olduğuna bakmayın, her birinin görüşü farklıdır. CHP'yi de MHP'yi de destekleyen var" diyor.
"Diktatör diyebilirim rahatlıkla"Kendisi ise AKP'yi destekliyor. 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonları görüşünü değiştirmemiş. "İnanmıyorum da. Bence herkes önce kendi yaptıklarına baksın" diyor.
Yanındaki Sevgi Hanım ise Gülen Cemaati'nden yakınıyor: "Gözümüzün önünde olsun da, varsın paramız rezil olsun diye kızımı Cemaat'in okuluna verdim, son taksiti geciktirdiği için kızımı sınıftan çıkardılar. Onlar sadece rant düşünüyorlar" diyor.
Üniversite sınavlarına hazırlanan Yasin ise oyunu CHP'ye verecekler arasında. Seçim atmosferinin nasıl olduğunu sorduğumda "Burası AK Parti ağırlıklı ama ben desteklemiyorum" diyor. Babasının AKP'ye oy vereceğini söylüyor. Ama diye ekliyor: "CHP benim görüşlerime daha yakın. Erdoğan'a çok kızıyorum. Diktatör diyebilirim rahatlıkla."
"Bal tutan parmağını yalar"Yoldan geçen CHP seçim otobüsünün fotoğrafını çektiğimi gören bir kadının ise kendisi laf atıyor bana. "Burada olmaz onlar" diyor. Sohbet etmeye başlıyoruz. AKP'nin sağlık hizmetlerinden ne kadar memnun olduğunu söylüyor: "Bundan 10 yıl önce hastanenin kapısını açamıyorduk. Sabah namazıyla gidiyorduk da muayene olamadan geri dönüyorduk."
Peki Başbakan'a ait olduğu iddia edilen telefon görüşmeleri veya 17 Aralık için ne düşünüyor: "Herkes bir şeyler uyduruyor. Kim olursa olsun, bal tutan her zaman parmağını yalar. Bu her yerde var. Tayyip'ten önce gelenler ne yapmış? İnsanın biraz mantıklı olması lazım" diyor.
Sonra ben sormadan Gezi olaylarına getiriyor sözü: "Çocuk öldü diyorlar, e Tayyip mi öldürdü? Siz olay çıkarmayın o da ölmesin. Bizim bilmediğimiz şeyler de vardır ama kim dört dörtlük ki?"
Buzluktan çıkardığı balıkları tezgaha dizen gencin gündeminde de Cemaat var. "Recep Tayyip onun önünün kestiğinden dolayı acıları var. Gelip AK Parti şöyle, AK Parti böyle diyorlar bize" diyerek Cemaat'in bölgedeki etkinliğini anlatıyor ve ekliyor: "Ben her zaman paralel yapının karşındayım."
Temelleri o dönem İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olan Erdoğan tarafından atılan bölgede 2009 yerel seçimlerinde AKP ve CHP arasında 7 puanlık bir fark vardı. AKP yüzde 39 ile İstanbul genelindeki başarısına yakın bir seviyeyi tutturmuş; yüzde 31 oy alan CHP'yi ise üçüncü parti olarak Saadet Partisi takip etmişti.
Bu seçimlerde ne olacağını ise sakin sokaklardan kestirmek zor. İlçede dershaneleri ve okulları bulunan Cemaat'in oylarının etkisinin olup olmayacağını ise seçim sonuçları gösterecek gibi görünüyor.