Çekler ve Slovaklar, komünist rejimin devrildiği, bugün 'Kadife Devrim' diye de anılan1989 olaylarını anıyor. BBC'den Simona Kralova, bugün 25 yaşına giren 'Kadife Devrim'i, hem tarihteki izleriyle, hem de Çek Cumhuriyeti ve Slovakya'daki kamuoyunun yorumlarıyla anlatıyor.
Çeyrek yüzyıl önce, tipik bir sonbahar günüydü... Yüzlerce üniversite öğrencisi, Uluslararası Öğrenciler Günü'nü kutlamak amacıyla, barışçıl bir gösteri için Çekoslovakya'nın başkenti Prag'da toplanmıştı.
Henüz, bu sıradan gösterinin 10 gün içinde ülkedeki komünist rejimi düşürecek kadar önemli olayları tetikleyeceğinin farkında değillerdi.
17 Kasım'da barışçıl bir öğrenci protestosu olarak başlayan bu gösteriler, Prag'da çevik polislerin sert müdahalesiyle sona ermiş, polis, öğrencilerin kaçabileceği bütün yolları kapatmış ve gösteriye katılanları feci şekilde dövmüştü.
Olaylar, Çek ve Slovak kentlerinde çığ gibi yayılan protestolara sebep olmuş; sonunda yol açtığı rejim değişikliği ile Kadife Devrim adıyla tarih sayfalarına düşmüştü.
Kadife Devrim'le, ülkede 40 yıl sonra ilk defa 'komünist olmayan' bir hükümet atandı ve muhalif oyun yazarı Vatzlav Havel, cumhurbaşkanı seçildi.
O dönem Prag Baharı'nın komünist kahramanı Alexander Dubcek, Sovyet müdahalesiyle ayrıldığı siyasete geri dönmüş ve federal Çekoslovakya'nın meclis başkanlığına seçilmişti.
İtibar kaybeden Komünist hükümet, göstericilerin talepleri karşısında yenilgiyi kabul etmek ve geri adım atmak zorunda kalmıştı.
Kansız devrimBu iktidar dönüşümü, 'kadife' lakabını barışçıl doğasına borçluydu; bu süreçte bir kişi bile hayatını kaybetmemişti.
Kadife Devrim'in gerçekleşmesinde, aynı dönemde diğer komünist ülkelerdeki çarpıcı gelişmelerin de rolü vardı elbette.
Özellikle 9 Kasım'da komşu Doğu Almanya'da Berlin Duvarı'nın yıkılması, Çekoslovakyalılar'a ülkelerinde değişimi getirebilecekleri konusunda umut vermişti.
Avrupa'yı fetheden bu reform dalgasına rağmen, birçok insan 20 Ağustos 1968 gecesi yaşanan, 'Prague Baharı' olarak da bilinen dramatik olayların tekrarlanmasından korktu.
1968'de Sovyetler Birliği'nin öncülüğündeki Varşova Paktı güçleri, liberal siyasi reformları durdurmak amacıyla Çekoslovakya'yı işgal etmişti.
Kadife Boşanma ve DemokrasiÖte yandan, 'Kadife Devrim' Çekoslovakya'nın dağılışını, bir diğer adıyla 'Kadife Boşanma'yı anmadan tam olarak anlatılmış olmaz.
1 Ocak 1993'te Çekoslovakya 'dostça' ayrıldı; Çek Cumhuriyeti ve Slovakya adıyla iki özerk federal devlet olarak yoluna devam etme kararı aldı.
İki ülkede de bu adımın akıllıca olduğu konusunda hâlâ şüphesi olanlar var. Buna rağmen bu barışçıl ayrılık, komünizm sonrası Avrupa'nın tarihinde en dikkate değer siyasi başarılardan biri sayılıyor.
Kadife Boşanma, üç yıl öncesindeki barışçıl iktidar dönüşümünde olduğu gibi, yine kansız bir şekilde gerçekleşti.
1989'da yaşanan bu çarpıcı olaylar, şüphesiz Çekoslovakya'da demokrasi yolunda atılan adımları hızlandırdı; medya, ifade özgürlüğü ve seyahat özgürlüğü üzerindeki sınırlamalar kaldırıldı.
Yeni hükümet, ülkede siyaset ve ekonomi alanında liberalleşmenin önündeki yasal engelleri kaldırdı, daha açık ve özgür bir toplum inşa etti.
Kamuoyunda geçmişe özlemAyrılığın üstünden yaklaşık 25 yıl geçmişken, Çek Kamuoyu Araştırmaları Merkezi tarafından yapılan bir araştırma, nüfusun altıda birinin hâlâ komünizme dönüş arzusunda olduğunu ortaya koydu.
Ayrıca, araştırma sonuçları, mevcut yönetimin ülkeyi ileri götürmeyi başarıp başaramadığı konusunda da toplumun yine aynı şekilde bölündüğünü gösteriyor.
Medea ajansı tarafından yapılan bir diğer araştırmaya göre, Çeklerin %84'ü 17 Kasım'ın Kadife Devrim'i hatırlamak amacıyla milli tatil olarak kutlandığından haberdar. Ancak, 30 yaşın altındaki nüfusun sadece %30'u bunun farkında.
Aynı zamanda beş kişiden sadece üçü 1989'dan sonraki hayat kalitesinin devrim öncesine göre daha iyi olduğunu düşünüyor.
Araştırmalar, Slovakya'da da benzer bir şekilde mevcut hükümetin ve politikalarının insanlarda hayal kırıklığı yarattığına işaret ediyor.
Örneğin, Slovakya'da başı çeken siyasi parti Smer, yıldönümü kutlamaları için düzenlenen bir konseri, davetli sanatçılar bu kutlamaların parçası olmayı reddedince, iptal etmek zorunda kaldı.
Buna karşın, o yıllara tanık olan Çekoslovakya vatandaşlarının çoğu 1989 devrim coşkusunu sevgi ve özlemle anımsıyor.
Görünen o ki, genç kuşağın da çoğunluğu, devrimin ülkeleri için anlamının farkında...
1991'den beri Prag'da yaşayan ve 1989 hareketinin liderlerinden Slovak siyasetçi ve sosyolog Fedor Gal, bir mülakatta benzer duygular dile getirerek, "Şikayet edip, sızlanıp duruyoruz ama aslında hayatımız gayet de iyi!" şeklinde konuştu.
Eski Çek Cumhurbaşkanı Vatzlav Klaus, haftalık dergi Echo24 ile yaptığı mülakatta, benzer yorumlar yaptı.
Vatzlav Klaus, soruları cevaplarken, "Geçen 25 yıla pembe gözlüklerle bakmadan söylüyorum, bana göre yaşadığımız dönüşüm bir başarı örneğidir. Komünizmin düşürülmesiyle ulaşılan en temel hedef, özgürlüklerdi. Kasım 1989, bize bu özgürlüğü verdi" dedi.