CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türk Ocakları'nın kuruluşunun 110. yılında, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin desteğiyle Fatih Ali Emiri Efendi Kültür Merkezi'nde düzenlenen "Günümüz İslam Dünyasında Meseleler ve Çözüm Yolları-2 Sempozyumu"nda konuştu. Kılıçdaroğlu konuşmasına, Karl Marx'ın "Filozoflar dünyayı çeşitli biçimlerde yorumlamışlardır, oysa sorun onu değiştirmektedir." sözüyle başladı.
"Elbette filozof olan, bilim insanı olan sizlersiniz ancak bu cümleyi, geniş yorumuna atfen şunu söylemeliyim: Sizlerle birlikte biz siyasetçilerin de öncelikli görevi ülkesini ve dünyayı daha iyiye ve daha güzele doğru değiştirmektir." diyen Kılıçdaroğlu, bir sorunun teşhisi ve nedenlerini bilmenin önemli olduğunu ancak sorunun nasıl çözüleceğine ilişkin önermelerde bulunmanın, sorunun teşhis ve nedenlerini tespit etmek kadar önemli olduğunu söyledi.
Kılıçdaroğlu, günümüz İslam dünyasının sorunlarının bilinmesi ve tartışılması hatta gerçeklikle yüzleşilebilmesi gerektiğini dile getirdi.
"HERKES İÇİN VE HER ALANDA TESİS EDİLMEMİŞ ADALETE, ADALET DENİLEMEZ"
Kur'an-ı Kerim'in Bakara Suresi 44. ayetinde Yahudi din adamlarına hitaben, "Siz insanlara gerçek iyilik, erdem ve dindarlığı tavsiye ederken, kendinizi unutuyor, bundan muaf olduğunuzu sanıyorsunuz. Öyle mi?" diye seslendiğini, ayet-i kerimenin "Aklınızı kullanmıyor musunuz?" sorusuyla sona erdiğini aktaran Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Burada hitap Yahudi din adamlarına yöneliktir ancak muhatabı, tüm din adamları, tüm yönetici kadrolar, aslında tüm insanlıktır. Ayet-i kerimeye atfen İslam'ın temel değerlerini tüm insanlığa aktarmakla görevli olanlarla, bu konuda sorumluluk üstlenenlerin de hangi gerekçeyle olursa olsun kendilerini İslam'ın temel değerlerinden azade kılma hakları yoktur. Dolayısıyla siz değerli ilahiyatçıların, bilim insanlarının İslam dünyasının güncel sorunlarının çözümüne ilişkin önlemlerini, itirazlarını çok daha yüksek sesle dile getirmesi, toplumsal barışımızın tesisi açısından bir zorunluluktur. İslam, hangi gerekçeyle olursa olsun adaletsizliğe, eşitsizliğe izin vermez. İslam, hangi gerekçeyle olursa olsun kayırmacılığa, denetimsizliğe, otoriterliğe izin vermez. Bu bağlamda İslam, hangi sistemle yönetildiğimizle değil, nasıl yönetildiğimizle ilgilidir ve doğrudan nasıl yönetilmemiz gerektiğinin yanıtını da kendi verir. İslam açısından kriter, adaletle yönetilip yönetilmediğimizdir. İslam, tüm insanlığa adalet penceresinden bakar ve adalet penceresinden bakmamız gerektiğini bir şart olarak önümüze koyar. "
İslam'ın adalet kavramını sadece hukuk nosyonu olarak da ele almadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "İslam bizden, yaşamın her alanında ve herkes için geçerli olacak şekilde adaleti tesis etmemizi ve sürekli kılmamızı ister. İslam'a göre, herkes için ve her alanda tesis edilmemiş adalete, adalet denilemez. İslam'ın öngördüğü adalette, 'ama, fakat, ancak' ile başlayan ve adaleti ve adalet arayışını daraltan, erteleyen veya ertelettiren, adaletin gücünü ve etkisini azaltan cümlelere, bahane ve gerekçelere yer yoktur. Bu nedenle bizler, İslam'ın temel değerlerini savunuyormuş gibi görünerek, zenginliği, kayırmacılığı, özgürlüğü, denetimsizliği kendisine bahşeden, gerçek bağlamından kopartılarak sunulan 'sabır ve şükür' tavsiyeleriyle de milyonlara yoksulluğu, dışlanmayı, baskıyı reva gören anlayışlara karşı ödünsüz bir şekilde adaleti savunmalıyız." diye konuştu.
"İSLAM, ADALETİ VE ADALETİN ÇEVRESİNDE DÖNENLERİ TESİS EDENLERDEN YANADIR"
Konfüçyüs'ün olduğuna inanılan, "Adalet, kutup yıldızı gibi yerinde durur ve geri kalan her şey onun etrafında döner." sözüne atfen, bir ülkede adalet varsa onun etrafında hukukun üstünlüğü, denetlenebilirlik, hesap verebilirlik, can ve mal güvenliği, şeffaflık, eşitlik, kadın-erkek eşitliği, çocuğun üstün yararı, liyakat, özgürlük, sosyal devlet, hakça bölüşüm, emeğin üstünlüğü, nitelikli ve kaliteli eğitim, insan ve doğa haklarının olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, bir ülkede adalet yoksa adaletsizliğin çevresinde nepotizm, kayırmacılık, eşitsizlik, yoksulluk, yolsuzluk, liyakatsizlik, denetimsizlik, kültürel ve sosyal yozlaşma, toplumsal huzursuzluk, çarpık kentleşme, niteliksiz eğitim ve bağımlı yargı bulunduğunu savundu.
"Biliyor ve inanıyoruz ki İslam, adaleti ve adaletin çevresinde dönenleri tesis edenlerden yanadır." ifadelerini kullanan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"İçinde bulunduğumuz bu çağda, Müslüman olmanın neyi ifade ettiği, nasıl bir Müslüman kimliğine sahip olmamız gerektiği konusunda, aklımızı kullanarak en geniş mutabakatı sağlamalıyız. Bu mutabakatı da dışarıdan bir dayatmayla değil bizzat kendimiz, İslam ülkelerinin içinde bulunduğu durumla, soğukkanlı bir biçimde yüzleşerek gerçekleştirebiliriz. Sadece, bireysel olarak değil ülkemizde ve içinde bulunduğumuz coğrafyada, etik ilke ve değerlere dayalı bir düzen hedefiyle yol yürümeliyiz. Dünyadaki çatışma alanlarının yaklaşık yüzde 60'ını Müslüman ülkeler oluştururken ve her gün binlerce Müslüman bizzat Müslümanlar tarafından öldürülüyorken kafamızı kuma gömemeyiz. Ülkemiz özelinde dahi gelir dağılımı eşitsizliği gün be gün artıyorsa, buna seyirci kalamayız. Temel İslami ibadetlerini yerine getiriyor ya da getiriyor görünürken, İslam'ın adalet, dürüstlük ve ahlak anlayışından uzaklaşanları gözden kaçırmamalıyız."
Konuşmacı listesinde hiç kadın akademisyen ve araştırmacı görmediğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, "Oysa Türkiye ilahiyat birikiminde kadınlar vardır ve bugün de pek çok ilahiyat fakültemizde ya da üniversitelerimizin diğer fakültelerinde, sempozyumun konusu kapsamında çalışma yürüten yüzlerce kadın akademisyenimiz var. Günümüz İslam Dünyası'nın meselelerini kadınlar olmadan konuşamayız, konuşmamalıyız ve kadınlar olmadan çözüm yolları da bulamayız." diyerek sözlerini tamamladı.
"İSTANBUL, İSLAM COĞRAFYASININ EN BÜYÜK KENTİ"
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu da Türk Ocaklarının İBB ile bu toplantıyı niçin yaptığı eleştirilerine değindi.
İstanbul'un İslam coğrafyasının en büyük kenti ve aynı zamanda İslam coğrafyasının yüzyıllardır başkenti olduğunu ifade eden İmamoğlu, "Halihazırda İslam coğrafyasında bir sorun çözümü oluşacaksa bunun ana merkezi halen İstanbul'dur. Bir tesadüf daha var. Elhamdülillah ben de Müslümanım bu arada. Bireysel olarak da katkı sunmanın keyfini yaşıyoruz." diye konuştu.
Dünya tarihinin ilginç bir döneminde olunduğuna işaret eden İmamoğlu, bilim ve teknolojide yaşanan olağanüstü ilerlemelere bakınca değerlendirmelerin insanın zekasına ve üstün yeteneklerine dönük yapılması, hayranlık duyarak bu süreci anlamak gerektiğini belirtti.
Toplumlar, ülkeler, medeniyetler arası ilişkilere bakınca bambaşka bir tablonun ortaya çıktığını anlatan İmamoğlu, eşitsizlikler, zorbalıklar ve adaletsizlikleri, insanın iyi ve kötü yanının ne kadar güçlü olduğunu görmenin sarsıcı bir tecrübe olduğunu kaydetti.
Konuşmasının ardından Kılıçdaroğlu ve İmamoğlu'na Türk Ocakları İstanbul Şube Başkanı Cezmi Bayram tarafından günün anısına hediye takdim edildi.
Yirmi yedisi yurt dışından toplam 57 akademisyenin katılımıyla düzenlenen sempozyum, "Müslümanların Gelecek (Öngörüsü) Vizyonu" oturum başlığıyla devam ediyor.
Oturumda, eski Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, Bilkent Üniversitesi'nden Prof. Dr. Sami Selçuk, Tunus'un eski Kültür Bakanı Mehdi Mabrouk, Fas'ın eski Kraliyet Sözcüsü Hassan Aourid, Rusya Müslümanları Dini İdaresi Birinci Başkan Yardımcısı Damir Mukhetdinov da konuşmacı olarak yer alıyor.
AA