HABER

Bize Ulaşın BİZE ULAŞIN

Kılıçdaroğlu canlı yayında soruları yanıtladı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu: (2) - "Türkiye Cumhuriyeti terörden en büyük en büyük zararı gören ülkedir. 40- 45 yıldır yani hiçbir devlet kendi sınırında kendi topraklarının hemen yanında ve bir terör örgütünün yuvalanmasını istemez" - "Siz Dışişleri Bakanlığını tümüyle devre dışı bırakır ve kendiniz oturup da egemen güçlerin telkiniyle Suriye politikasını onlar belirler ve sizi uygulayıcı konuma getirip sokarsa başınıza bu belalar gelir"

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Türkiye Cumhuriyeti terörden en büyük en büyük zararı gören ülkedir. 40- 45 yıldır yani hiçbir devlet kendi sınırında kendi topraklarının hemen yanında ve bir terör örgütünün yuvalanmasını istemez." dedi.

Kılıçdaroğlu, Halk TV'de katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

Suriye'ye ilişkin soru üzerine bu konuda en başta yapılan hatanın Dışişleri Bakanlığının tümüyle devre dışı bırakılması olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, Suriye politikasının baştan yanlış olduğunu belirtti.

Dış politikanın bir ustalık işi olduğunu anlatan Kılıçdaroğlu, Suriye'nin konumu dolayısıyla önemine dikkati çekerek, "IŞİD terör örgütüyle mücadele etmediler. Şimdi diyor ki 'Efendim işte biz eşini de yakaladık'. Kardeşim senin Musul Başkonsolosluğunu işgal ettiler, 48 kişiyi aldılar, 101 gün o coğrafyada tuttular. Üstelik Musul Başkonsolosluğu senin toprağın. Hiçbir şey yapmadılar." ifadelerini kullandı.

Süleyman Şah Türbesi konusunda da eleştiride bulunan Kılıçdaroğlu, Suriye'de stratejik hatalar yapıldığını öne sürdü.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Bizi yalnız bıraktılar, bizi terkettiler." dediğini belirten Kılıçdaroğlu, "Şu soruyu sordum; kim sana Suriye'ye girme telkininde bulundu? Ve kim seni yalnız bıraktı? Egemen güçlerin piyonu olursanız egemen güçler, ateşi kendileri değil maşa ile tutmak isterler. Eğer egemen güçlerin talebi üzerine Suriye'ye girdiysen, egemen güçlerin Suriye'deki maşasısın sen. Kayıp sadece sende var." diye konuştu.

- "9 numaralı bizim gözlem noktamız şu anda Rusya'nın denetiminde"

Suriye'de en büyük zararı Türkiye'nin gördüğünü savunan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

"Siz devasa bir Dışişleri Bakanlığını tümüyle devre dışı bırakır ve kendiniz oturup da egemen güçlerin telkiniyle Suriye politikasını, onlar belirler ve sizi uygulayıcı konuma getirip sokarsa başınıza bu belalar gelir. Türkiye'nin Suriye'de başına gelecek belalar daha bitmedi. Daha İdlib var. İdlib'de bazı kaynaklara göre 20 bin bazı kaynaklara göre 30 bin cihatçı, IŞİD'çi hala orada. 9 numaralı bizim gözlem noktamız şu anda Rusya'nın denetiminde. Rusya olmasa belki orada çok daha farklı bir şey çıkacak. Bütün askerlere yiyeceği, içeceği falan Rusya'nın gözetiminde götürüyoruz oraya."

- "Askerin başarısını siyaseten taşıyamadılar"

Türkiye'nin Suriye'nin toprak bütünlüğünü savunduğu hatırlatılması ve Ankara ile Şam'ın aynı amaçlara sahip olmasına karşın neden iş birliği yapılmadığının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "Barış Harekatı'na en büyük zararı veren kişinin adı Recep Tayyip Erdoğan'dır. Askerimiz, kahraman ordumuz gitti oraya belli bir başarı elde etti. Askerin başarısını siyaseten taşıyamadılar. Oradan iç politikaya bir şeyler devşirmeye çalıştılar ve bütün dünyada rezil oldular. Şimdi 'Suriye'nin toprak bütünlüğünü savunuyoruz.' diyorlar ama ülkenin en tepe noktasındaki koltuğu işgal eden zat diyor ki 'Biz oraya fetih için gidiyoruz.' diyor. Dünyaya nasıl anlatacaksınız?" şeklinde konuştu.

- HDP'lilerin açıklamaları

Kılıçdaroğlu, HDP'li Pervin Buldan ve Selahattin Demirtaş'ın "Kürt halkını hafife almayın." şeklinde eleştirilerine ilişkin soru üzerine hiç kimsenin Kürt halkını ve Kürtleri hafife almadığını vurgulayarak, şunları söyledi:

"Şu gerçeği hiç kimsenin unutmaması lazım. Türkiye Cumhuriyeti terörden en büyük en büyük zararı gören ülkedir. 40- 45 yıldır yani hiçbir devlet, kendi sınırında, kendi topraklarının hemen yanında ve bir terör örgütünün yuvarlanmasını istemez. Bu da gayet doğaldır yani. Sadece bizim değil, evrensel hukukun da öngördüğü bir kuraldır. Eğer bu kurala uyuyacaksak kural budur. Biz Suriye'nin 'Gidin işgal edin, fethedin, işte şunu yapın.' böyle bir arayışımız yok. Böyle bir şey de söz konusu değil, Dolayısıyla olaya gerçekçi bir pencereden bakmak gerekiyor, Türkiye'nin güvenliği açısından bakmak gerekiyor, o çerçeveden bakıyoruz."

Orta Doğu'da yürütülen politikayı eleştiren Kılıçdaroğlu, yaşanan tabloyu tüm partilerin ve ülkenin görmesi gerektiğini ve bu tablodan Türkiye'nin demokratik yollarla kurtulması gerektiğini ifade etti.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, ilk seçimde Millet İttifakı'nın kazanması durumunda bir rejim değişikliğine gidilip, gidilmeyeceğine ilişkin soru üzerine Türkiye'nin demokratik parlamenter sistem içerisinde güçlü bir kuvvetler ayrılığıyla yönetileceğini dile getirdi.

Tüm tarafların benimseyeceği bir anayasa yapmak istediklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Bir yönetmelik gibi değil, evrensel hukuk kurallarını barındıran, özgürlükçü güçlü bir kuvvetler ayrımı, hatta eğer ikna edebilirsek, medya da dördüncü güç olarak Anayasa'ya yazılabilir. Böylece medyanın da bağımsızlığını sağlamak zorundayız." dedi.

Kılıçdaroğlu, AK Parti'nin geçmişte güzel işler yaptığını ancak partinin şu anda "buzdolabında" olduğunu savundu.

MHP'nin hükümete desteğine ilişkin bir soru üzerine Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:

"Bahçeli destekliyor, ben gerçekten milliyetçi olan, gerçekten ülkesini, vatanını, bayrağını seven MHP'lilerin destek verdiğine inanmıyorum. Çünkü MHP'lilere de açıkça söyleyelim; eğer bir saray iktidarı, Türkiye Cumhuriyeti devletinin silahlı kuvvetlerine ait bir fabrikayı götürüp Katar ordusuna peşkeş çekiyor ve benim bilmediğim, benden saklanan bütün bilgileri Katar ordusuna veriyorsa onu desteklemek vatana ihanettir. Hiçbir milliyetçinin de buna 'evet' diyeceğini düşünmüyorum. Birileri buna 'evet' diyorsa kimse kusura bakmasın, ben onun milliyetçiliğinden şüphelenirim. Milliyetçi falan değildir."

- CHP ve İYİ Parti'ye yönelik eleştiriler

CHP ve İYİ Parti'nin, HDP ve terör örgütü PKK ile hareket etmekle suçlandığının anımsatılması üzerine Kılıçdaroğlu, "Siz bir siyasal partiyi PKK'lı diye suçlarsanız ona oy veren 6,5 milyon vatandaşı da PKK'lı diye suçlamış olursunuz? Bundan daha ağır bir suçlama olamaz. Bir ülkenin 6,5 milyon oy kullanan vatandaşını siz nasıl terör örgütünün mensubu diye suçlayacaksınız, insaf denen, ahlak denen bir şey var, demokrasi diye bir kavram var. Bu insanlar sandığa gitmiş oy vermişler." değerlendirmesinde bulundu.

Düşünceleri ne olursa olsun her vatandaşa saygı gösterilmesi gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Selahattin Demirtaş niye hapiste? Bir siyasetçiyi niye hapse atarsınız? 'Farklı düşünüyor' diye. İnsan 21. yüzyılda düşüncesinden dolayı hapse atılır mı? Farklı düşünüyor diye birini hapse atarsanız, bu yanlıştır, doğru değildir. Bırakılması lazım." diye konuştu.

Yargının bağımsız olmadığını, talimatla karar verdiğini öne süren Kılıçdaroğlu, son günlerde Anayasa Mahkemesinin evrensel hukukun gereği kararlar aldığını ancak alt mahkemelerin bunlara uymadığını söyledi. Türkiye tarihinde bu durumun ilk kez görüldüğüne işaret eden Kılıçdaroğlu, "Gücü, hukuktan almıyor, saraydan alıyor." ifadesini kullandı.

- "Canımı acıtıyor"

Bazı belediye başkanlarının görevden alınmasına da değinen Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Gerçekten canımı acıtan bir şey var. Bunları, üç belediye başkanını alıyorsunuz. Ellerini kelepçeliyorsunuz, her birini ayrı ayrı yerden cezaevi aracına koyuyorsunuz, 10 saat elleri kelepçeli başka bir yere götürüyorsunuz, insaf diye bir şey var. İnsanlık ölmemeli."

İstanbul Büyükşehir Belediyesindeki işten çıkarmalara ilişkin soru üzerine de Kılıçdaroğlu, konunun ayrıntısını bilmediğini ancak belediyelerde devletin genel müdüründen daha fazla maaş alanlar bulunduğunu söyledi.

Partisinin TBMM'deki grup toplantısında gündeme getirdiği "bir bakanın adının bazı uluslararası yasa dışı uygulamalara karıştığını yönündeki" iddiaların hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Bu haberler yabancı basında da çıktı. Bu konuda Ukraynalı bir politikacının itiraflarının olduğu ortaya çıktı. Tabii elde bir şey olmadığı için bu haberleri dikkatle izlediğimizi söyledim. Bu haberlerin dikkatle izlenmesi lazım, nedir ne değildir diye."

- Trump'ın mektubu

ABD Başkanı Donald Trump'ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yazdığı mektup ile ABD Temsilciler Meclisi'nde alınan sözde Ermeni soykırımı tasarısı hatırlatılarak, "Erdoğan sizce Amerikaya gitmeli mi?" sorusunun yöneltilmesi üzerine Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:

"Amerika'ya niye gidiyor? Suriye politikası için. Oturdular anlaşma da yaptılar, niye gidiyor? Mektubu götürmek için gidiyor. Trump davet ediyorsa önce şunu söylemeli, 'Arkadaş sen beni davet ediyorsun ama bu mektup ne? Bu mektup ne demektir, 'gelme' demektir. Bir toplumun bir ulusun aşağılanması demektir. Önce bu mektubu iade edecek. Mektup için bir şey söylemiyorum. Nasıl iade edecek? Nasıl mektup geldiyse aynı yollarla, mütekabiliyet esasına göre, karşılıklılık ilkesine göre aynı usulle iade edecek."

Büyükelçi aracılığıyla mektubun Beyaz Saray'a gönderilmesi gerektiğine değinen Kılıçdaroğlu, "Bu mektubu aldıktan sonra niye gidiyor? Gidip orada ne yapacak, ben merak ediyorum. Zaten telefonda konuşuyoruz, diyor. Niye gidiyor? Zaten Trump söyleyeceğini söylemiş. 'Yırttık çöpe attık'. Palavra olduğu çıktı. Allah aşkına milleti kandırmayın. Oturduğunuz makam yalan söylenecek bir makam değildir." dedi.

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) firari "imamı" Adil Öksüz'ün serbest bırakılmasıyla ilgili soru üzerine Kılıçdaroğlu, "Adil Öksüz bulunmadıkça, konuşmadıkça 15 Temmuz darbe girişiminin bütün ayrıntıları ortaya çıkmaz. Ama bilinen bir şey var, 15 Temmuz darbe girişiminden dönemin hükümetinin önceden haberi var." ifadesini kullandı.

Diyanet İşleri Başkanlığına ilişkin soru üzerine de Kılıçdaroğlu, kışlaya, camiye ve adliyeye siyasetin sokulmaması gerektiğini sözlerine ekledi.

(Bitti)

Mynet Youtube


En Çok Aranan Haberler