ANKARA (İHA) - CHP Grup Başkanvekili Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan'ın konumunun tartışmalı hale geldiğini savunarak, "Gerçekten bu ülkeyi seviyorlarsa, bu ülkede huzur olmasını istiyorlarsa ikisinin de görevlerinden ayrılmaları gerekir" dedi.
CHP Grup Başkanvekili Kılıçdaroğlu, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Cumhurbaşkanı Gül'ün üniversitelere yaptığı rektör atamalarına ilişkin eleleştirilerde bulundu. Türkiye'nin açıkça Cumhurbaşkanı Gül'ün siyasi hırsının tutsağı olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, bugün gelinen noktada Gül'ün tarafsız olamadığını, tıpkı bir parti yetkisili gibi davrandığını savundu. Anayasa Mahkemesi'nin son kararının, Cumhurbaşkanı'nın ve YÖK Başkanı'nın konumlarını bir kez daha tartışmalı hale getirdiğini öne süren Kılıçdaroğlu, "Cumhuriyet ve devrimlerini içlerine sindiremeyenler, bulundukları koltuklardan ayrılmak zorundadırlar" ifadelerini kullandı.
AK Parti'nin iktidara geldikten sonra önce merkezi yönetimde kadrolaştığını, ikinci evre olarak bağımsız kurumları ele geçirdiğini ve Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra da kadrolaşmada üçüncü evrenin başladığını öne süren Kılıçdaroğlu, şimdi de üniversitelerin AK Parti'nin arka bahçesi konumuna getirilmek istendiğini iddia etti. Rektör atamaları ile türban olayının rövanşının alınmak istendiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, bir "öc" psikolojisi ile hareket edildiğini ve o dönemin rektörlerinin tasfiyesinin amaçlandığını savundu. İnönü ve Akdeniz Üniversitesi'nin bu anlamda önemli hedefler olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, Akdeniz Üniversitesi'nin Atatürkçü, çağdaş rektörünün 1. olmasına karşın YÖK tarafından 3. sıraya getirildiğini, Cumhurbaşkanı'nın da Mustafa Akaydın'dan türbanın rövanşını aldığını ileri sürdü. Kılıçdaroğlu şöyle konuştu:
"Bu nasıl bir üniversite özerkliği anlayışıdır ki sayın Cumhurbaşkanı'nın atamalarından sonra üniversitelerde toplu istifalar yaşanmış, protestolar yapılmıştır. Bunlara kulaklarını tıkayan sayın Cumhurbaşkanı görevini yapmanın huzuru içinde tatile çıkmıştır. Unutulmasın ki bunların hesabı sorulacaktır. Sırça köşkte oturanlar dahil."
Basın toplantısının sonunda gazetecilerin sorularını cevaplayan Kılıçdaroğlu, 'CHP, TSK, Hükümet, Cumhurbaşkanlığı, Anayasa Mahkemesi ve YÖK'le kavgalı bir görüntü veriyor. Hata sizde mi yoksa bütün bu kurumlar mı hatalı?' şeklindeki soru üzerine CHP'nin hiçkimseyle kavga etmediğini belirterek, "CHP'nin söylediği sadece ve sadece doğrular. Doğruları dile getirmek de CHP'nin görevidir" diye konuştu.
10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer döneminde de rektör atamalarının tartışmalı geçtiğinin, Sezer'in 1 oy alan adayı dahi rektör atadığının hatırlatılması ve CHP'nin o dönemde neden bir eleştiride bulunmadığının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu şunları kaydetti:
"Biz o dönemde eleştiri yapmadık demek haksızlık olur. Sayın Cumhurbaşkanı'nın bazı atamalarına biz eleştiri yaptık. Onu da dile getirelim. Bir başka önemli nokta, AK Parti yandaşı medyanın özellikle haksız eleştirilerine katkı yapmamak için sayın Cumhurbaşkanı'nın bazı eylemlerine eleştiri yöneltmedik o dönemde." 'Bu bir anamuhalefet partisi için doğru bir davranış mıdır?' sorusuna ise Kılıçdaroğlu, "Doğru bir davranıştır. Cumhuriyeti korumak adına doğru bir davranıştır. Eğer bugün yapılan atamalarda ölçü Cumhuriyet karşıtlığı ise buna şiddetle karşı çıkarız. Bu da bizim temel görevimizdir" karşılığını verdi.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Edibe Sözen'in gençleri koruma konusunda hazırladığı yasa teklifi ile ilgili haberlerin hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, teklifi görmediğini, sadece böyle bir teklif verileceğini duyduğunu söyledi. Önce teklifi görmeleri gerektiğini kaydeden Kılıçdaroğlu şöyle devam etti:
"Eleştiri getirirken CHP'nin üzerinde durduğu temel bir konu var. Metni görürüz, olayı araştırırız, mantık süzgecinden geçiririz ve ondan sonra eleştiririz. Biz birilerinin yaptığı gibi gözü kapalı her şeyi eleştirmeyiz. Bu aşamada bugün yaptığımız eleştiriler de bunun sonucudur. Eğer bir yüksek mahkeme bir karar veriyor, AK Parti'yi laikliğe karşı eylemlerin odağı konumuna getiriyorsa ve bu Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın iddianamesinde sayın Cumhurbaşkanı da varsa, bu 10 yüksek yargıç tarafından onaylanıyorsa öncelikle sayın Cumhurbaşkanı'nın konumu ve buna çanak tutan YÖK Başkanı'nın konumu artık tartışmalı hale gelmiştir. Gerçekten bu ülkeyi seviyorlarsa, bu ülkede huzur olmasını istiyorlarsa ikisinin de görevlerinden ayrılmaları gerekir. Türkiye huzur istiyor. Türkiye çatışma istemiyor. Çatışmaya zemin hazırlayan, toplumu ötekileştiren temel nokta AK Parti'nin tutumudur. Sizden bizden ayırımı bugüne kadar yapılmamıştır. Hiçbir siyasi parti yapmadı. AK Parti iktidara gelir gelmez yaptı, 'dinci-dinsiz' ayırımını kim yaptı bu ülkede? 'Müslüman Cumhurbaşkanı' propagandasını kim yaptı bu ülkede? Daha önceki Cumhurbaşkanları Müslüman değil miydi? Bu kadar acımasız bir propagandaya teslim olan bir AK Parti hükümetini biz anlayışla karşılayabilir miyiz? Bunun karşısında 'susun' diyorsunuz, suskunluğumuzu korumak doğru mudur? Eğer bu ülkeyi seviyorsak, bu ülkede kardeşçe yaşayacaksak biz bu eleştirileri yapmak zorundayız. Hala Anayasa Mahkemesi kararından ders almayan bir siyasi iktidar varsa, 'Yüce Mahkeme'nin kararına uyun' diye çağrı yapmamız haklı bir eleştiri değil mi?" Kılıçdaroğlu, CHP lideri Baykal'ın, Genelkurmay'la yaşanan tartışmanın kapatılması yönünde bir telkini olup olmadığı sorusuna ise, "Hayır, herhangi bir şey yok" cevabını verdi.