ANKARA (A.A) - İspat etmesini isteyeceğim. İnönü'nün mektubu var. Tarihine bu kadar yabancılaşan bir kişiyi ilk defa görüyorum. Bu kadar acımasız bir eleştiriyi yapan, hak etmediğimiz eleştiriyi yapan bir lideri ilk kez görüyorum. İnönü'nün mektubunu önüne koyacağım mahkemede bakalım nasıl ispat edecek'' dedi.
Kanaltürk'te katıldığı canlı yayında soruları cevaplayan Kılıçdaroğlu ''YÖK'ü kaldırarak üniversitedeki sorunları kaldıracağınızı düşünüyor musunuz?'' şeklindeki soruya, ''YÖK üniversitelere baskı kuruyor. Üniversite dediğiniz kurum özgürlüklerin olduğu yerdir. Her türlü düşüncenin özgürce dile getirildiği kurumlardır üniversiteler. 'Siz niye böyle düşündünüz' diye baskı kurmayacağız. YÖK baskıcı bir kuruluş, onu kaldıracağız. Biz sadece YÖK'ü kaldırarak da üniversitelerin de sorunu çözüldü demeyeceğiz. Mali, yönetsel ve bilimsel özerkliği olacak üniversitelerin. Öğrenciler de üniversite yönetimi de belli bir oranda söz sahibi olacak'' karşılığını verdi.
Üniversitelerde başörtüsü sorununun olmadığını ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Bu sorunu çözen de biziz. YÖK Başkanına sorabilirsiniz'' dedi.
CHP'nin eğitim raporundaki ''İmam Hatip öğretimine ilişkin yapılacak düzenlemenin'' hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
''İmam Hatipleri kuran CHP'dir. Bu ülkenin aydın din adamına ihtiyacı var. Bunu hepimiz biliyoruz. Yani yurttaşlarımız bu konudaki bilgileri iyi yetişmiş din adamından öğrenecekler ama biz ihtiyaca göre bunlar belirlenecek diyoruz. Bizim din görevlisine de ziraat görevlisine de ihtiyacımız var. Her alanda ihtiyacımız kadar bir eğitim planlaması yapmamız lazım. Eğitim planlaması yapmak suç mu? Örneğin kriptoloji diye bir bölüm var. Bundan 10 yıl önce kimsenin aklına bile gelmez. Benim yeni yeni öğrendiğim bilim dalları çıkıyor. Burada eğitimin planlaması kastedilmiştir. Elbette ki din görevlisine de ihtiyacımız var. Din görevlisini yok edelim değil, tam tersine keşke bütün din adamları eğitimli olsa. Ben sayın Diyanet İşleri Başkanıyla da görüştüm o da 'Keşke mümkün olsa da biz daha nitelikli din adamı bulabilsek' diyor zaten. CHP'nin bu konudaki tavırlarına önyargıyla yaklaşılıyor. Örneğin biz yasa dışı Kur'an kurslarına karşıyız ama Kur'an kurslarına karşı değiliz. Ama yıllar yılı CHP Kur'an kurslarına karşı diye yayınlar yapıldı. CHP'nin hiçbir zaman dinini öğrenmek isteyen insanlara 'sen bunu öğrenme' diye bir baskısı olmamıştır.''
-BAŞKANLIK SİSTEMİ-
Kılıçdaroğlu 'Başkanlık' sistemine ilişkin görüşlerinin sorulması üzerine, ''Biz parlamenter sistemden memnunuz. Eksiğimiz varsa düzeltiriz. Yasama-yargı-yürütme arasında sağlıklı bir denge oluşturamamışız. Medya dördüncü büyük güç ancak baskı altında ve sansür ediliyor. O problemlerin açılması, demokrasi yolunun açılması lazım. Bana göre parlamenter sistemde bizim 1950'lerden gelen bir deneyimimiz var. Zaman zaman anayasalar değiştirdik ama parlamenter sistemi hep koruduk. Aksaklıklar var ama onları gidererek daha güzel bir yönetim tarzı sergileyebiliriz'' değerlendirmesini yaptı.
''Biz 'Başkanlık sistemi tartışılmasın' demiyoruz'' şeklinde konuşan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''Başbakanlıktan Cumhurbaşkanlığına atlamayı bir basamak olarak görenler başkanlık sistemine hep özenmişlerdir. Çünkü Başbakanlıktaki yetkiyi Cumhurbaşkanlığına taşımak istemişlerdir. Oysa bizim Cumhurbaşkanlığımız sembolik bir makamdır. Çünkü vatana ihanet dışında yargılanamaz. Zaten Cumhurbaşkanını vatana ihanetle suçlamak da neredeyse imkansızdır.''
CHP lideri Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanının görev süresi tartışmalarına ilişkin yaptığı değerlendirmede ise ''Biz daha önce de Cumhurbaşkanının görev süresi 5 yıldır diye söyledik. Ama bazı çevreler 7 yıl diyor, bazı çevreler 5 yıl diyor. Bizim düşüncemiz 5 yıl. Çünkü 'Cumhurbaşkanının görev süresi 7 yıldır' diye bir geçici madde yok'' diye konuştu.
Bir genel başkanın görevde olduğu süre içinde partisinin oyu azalırsa gitmesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, bunun demokrasilerin kuralı olduğunu vurguladı.
CHP'nin milletvekili aday listesinde terör örgütüne yardım ve yataklık ettiği gerekçesiyle yargılanmış adayın bulunduğunun ifade edilmesi üzerine, ''Diyarbakır adayımız Melik Aykız 1992 yılında gözaltına alınmış ve beraat etmiş, Hakkari 1. sıra adayımız Necmettin Yardımcı ise 'dünyada hiç bir ülkede hiçbir suçtan yargılanmadım' diyor'' ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, basında yer alan Halfeti Belediye Başkanının teröristbaşı Abdullah Öcalan'ın doğum gününü kutladığı iddialarının hatırlatılması üzerine ''Ben belediye başkanımla konuştum. Öyle bir şey yok'' dedi.
-''BİZ ÜNİTER DEVLETTEN YANAYIZ''-
''Terör sorununa karşı akil adamlar önerisi ve bunun dünyadaki örneklerinin neler olduğu'' sorulan Kılıçdaroğlu, bu önerilerinin büyük ölçüde İspanya modeliyle örtüştüğünü söyledi.
''Özerklik de mi İspanyol modelinden hareketle geliştirildi?'' sorusuna karşılık Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Hayır, özerklikle o olayın kesinlikle ilgisi yok. O tamamen bir grup yandaş medyanın olayı çarpıtmak için kullandığı şey. Yerel yönetimlere özerklik şartı, sadece Hakkari için değil, İzmir, İstanbul için de gerekli. Bir bölge için değil. Bazıları eyalet falan yazmış. Allah aşkına insan açar bir Avrupa Yerel Yönetim Özerklik Şartını okur. 1988'de Türkiye bunu kabul etmiş zaten. Çekince 6-7 maddede var. Çekinceleri kaldırma konusunda da 'ne zaman Bakanlar Kurulu istiyorsa kaldırsın' demiş. Biz özerklik şartı derken Bakanlar Kurulunun koyduğu, kaldırmak konusunda yetki aldığı olayı kullanacağız diyoruz. Bunu en çok çarpıtan Sayın Başbakan Erdoğan oldu. Erdoğan kendi seçim bildirgesini okumamış, kendi parti programından haberi yok. Orda da var. Aynısı satır satır. Amaç ne, milletin kafasını karıştırıp vay efendim, biz oraya özerklik getireceğiz. Yok efendim öyle bir şey, ne özerkliği? Biz üniter devletten yanayız.''
Kılıçdaroğlu, sorunun toplumsal uzlaşıyla çözülebileceğini, bunun ilk ayağının da akil adamların bir araya gelmesi olduğunu belirterek, bütün partilerin çözümün olmazsa olmaz koşullarından olduğunu dile getirdi.
''MHP'ye neden yüklenmediği'' şeklindeki soruya karşılık Kılıçdaroğlu, ''İktidarda olsaydı MHP'yi belki belli icraatlarından ötürü eleştirecektik ama şu anda MHP ile çatışacak her hangi bir durum yok'' dedi.
MHP ile koalisyon düşünüp düşünmedikleri sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, tek başına iktidarı hedeflediklerini belirterek, ''Ciddi sorunlar var. Bu sorunları AKP çözemez. AKP yoksulluğu yönetiyor, biz yoksulluğu bitireceğiz. Aramızda temel fark var, dünya görüşümüz farklı. Onun için ülkenin gerçekten CHP iktidarına ihtiyacı var'' diye konuştu.
2002'den bu yana gelişen süreçte darbe hazırlıkları konusunda meclisteyken duyum alıp almadığının sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, kendisine bu yönde bir bilgi gelmediğini anlattı. Kılıçdaroğlu, ''Benim bildiğim bir Sayın Yaşar Büyükanıt'ın verdiği bir muhtıra vardı. Ona alınan bir kurşun geçirmez araç vardı, onu en sert şekilde eleştiren bendim'' dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, ''Bugün Sayın Erdoğan, Isparta'da konuşma yapmış, Hasan Polatkan, Fatin Rüştü Zorlu, Adnan Menderes'in idamlarını alkışladı CHP diye. Kendisini mahkemeye vereceğim. İspat etmesini isteyeceğim. İnönü'nün mektubu var. Tarihine bu kadar yabancılaşan bir kişiyi ilk defa görüyorum. Bu kadar acımasız bir eleştiriyi yapan, hak etmediğimiz eleştiriyi yapan bir lideri ilk kez görüyorum. İnönü'nün mektubunu önüne koyacağım mahkemede bakalım nasıl ispat edecek'' diye konuştu.
SSK Genel Müdürlüğü dönemine ilişkin iddiaların anımsatılması üzerine Kılıçdaroğlu, ''Bu hükümet döneminde açık yüzde bin 400 arttı. Bir Başbakan bu soruyu sorarken, çağırır SGK Başkanı ya da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanını, 'hazineden ne kadar ödedik sosyal güvenliğe, Kılıçdaroğlu'nun döneminde ne kadar ödendi' diye mukayese etmez mi?'' dedi.
Kendi döneminde SSK'da yapılan bütün ihalelerin defalarca incelendiğini anlatan Kılıçdaroğlu, ''En son AKP hükümeti inceledi. Size vereceğim o raporu. Verdiği rapor, bir şey bulunamamıştır diye'' ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, ''Sayın Erdoğan benimle ilgili bir belge açıkladı. İkinci sayfasını dağıttı, birinci sayfasını vermedi. Yakışır mı, ahlakı olan bir kişi bunu saklar mı? O belgeyi resmen bilgi edinme yasasına göre istedim gelecek. Sayın Erdoğan'ı mahkemeye vereceğim ve o iddiayı kanıtlamasını isteyeceğim. O belgede öyle bir şey yok. Birinci sayfayı dağıtmaması doğru değil'' dedi.