Efsaneye göre, büyük tufan sırasında Nuh Peygamber her canlı türünden birer çifti gemisine almış ve dünya üzerinde yaşamın devamını böyle sağlamıştı. 1983 yılından beri Norveç'te yürütülen Küresel Tohum Deposu
projesiyle, herhangi bir felaket durumunda, Nuh'un gemisi efsanesinin gerçek olması amaçlanıyor.
Norveç’in kuzeyindeki Spitsbergen Adası'nda, buzullar arasında dev gibi bir dağın 130 metre altında inşa edilen ve 9 milyon dolara mal olan Svalbard Küresel Tohum Deposu
, Mart 2008'den beri faaliyet gösteriyor.
Duvarları nükleer bombalara bile dayanıklı olarak inşa edilen bu ambarda, dünyada nükleer bir savaş, küresel ısınma gibi herhangi bir felaketin ardından geride kalabilen insanlığın soyunu devam ettirebilmesi için, dünyanın dört bir yanından gelen yaklaşık 4 milyon farklı tohum saklanıyor.
Uluslararası Tarım Araştırmaları Enstitüsü tarafından organize edilen, yaklaşık yüz ülkedeki "bitkisel gen bankaları"nda bulunan tohum örnekleri Kıyamet Ambarı (Doomsday Vault) olarak da adlandırılan bu dev ambarda toplanıyor.
4,5 milyon tohum örneğini alabilecek kapasiteye sahip ambarda kapasite tamamen kullanıldığında akla gelebilecek her tür meyve, sebze ve tahıl tohumu bulunacak.
Kuzey Kutbu`na 1000 kilometre uzaklıkta, BM Gıda ve Tarım Örgütü ile Uluslararası Biyoçeşitlilik araştırma grubunun oluşturduğu Küresel Hasat Çeşitliliği Örgütü ve Norveç hükümeti tarafından yaptırılan Svalbard ambarında, hava sıcaklığı bazı tohumların 1000 yıl yaşayabildiği eksi 18 dereceye kadar düşürülüyor.
Projenin arkasındaki beyin ve Küresel Ürün Çeşitliliği Merkez (GDTC) yöneticisi Cary Fowler ambarın önemini şöyle açıklıyor: "Küresel tohum deposu, tarımsal çeşitliliğimizin yok olmasına engel olmak için, en son savunma hattı. Gerçek şu ki; insanlar, dinazorların soyunun tükendiğinden haberdar, ancak ne yazık ki pek çok kimse, tarımsal ürün çeşitliliğinde kitlesel bir yok oluş ile karşı karşıya kaldığımızın farkında bile değil. Depolanan ürün çeşitliliği, besin ihtiyacımızın karşılanması açısından hayati önem taşıyor. Bizim bu depoya ihtiyacımız var. Çünkü tarımın, iklim değişimine, zararlı böceklere, hastalıklara, kuraklığa karşı adaptasyonunu sağlamak ve çiftçilere yardım elini uzatmak zorundayız."
Küresel Hasat Çeşitliliği Örgütü ambara yıllık 125,000 ile 150,000 dolar arasında bir finansman sağlıyor.Peki Global Crop Diversity Trust(GCDT- Küresel Hasat Çeşitliliği Örgütü) ve Norveç hükümetince işletilen ambarın finansörleri kimler?
ABD, İngiltere, Norveç, Almanya, İsviçre ve Kanada`dan devlet fonları aktarılıyor.
Bill-Melinda Gates Vakfı aracılığıyla kendini Asya ve Afrikadaki çiftçilere yardıma adayacağını beyan eden Microsoft
un kurucusu Bill Gates tohumların hazırlanması ve ulaşım ücretlerini karşılıyor.
Bağışçılar;
Avustralya (AusAID)
Brezilya (EMBRAPA)
Kanada (CIDA)
CGIAR
Kolombiya (Tarım Bakanlığı)
DuPont/Pioneer Hi-Bred (Dünyanın en büyük patentli GDO tohum ve tarım kimyasalları devi)
Mısır (Tarım Bakanlığı)
Etiyopya
Gatsby Hayır Kurumu
Almanya
Gordon ve Betty Moore Vakfı
Gordon J. Hammersley Vakfı
Hindistan (Tarım Bakanlığı)
Uluslararası Tohum Federasyonu
İrlanda (Irish Aid)
İtalya (Dışişleri Bakanlığı)
Lillian Goldman Hayır Vakfı
Yeni Zelanda (Orman ve Tarım Bakanlığı)
Norveç (Dışişleri Bakanlığı)
Rockefeller Vakfı (Yeşil Devrim diye bilinen tohumda gen devrimini başlatan petrol devi)
Sam Spiegel Vakfı
Slovakya
İspanya
İsveç (Sida)
İsviçre (SDC)
Syngenta AG (İsviçre menşeli GDO tohum ve tarım kimyasalları şirketi)
Syngenta Vakfı
Systemwide Genetik Kaynaklar Programı
Birleşik Krallık Birleşmiş Milletler Vakfı
ABD (USAID)
Dünya Bankası - CGIAR
Amerikalı araştırmacı-gazeteci F. William Engdahl'ın bu proje ile ilgili dehşet verici şüpheleri var. Engdahl, ilk baskısı 2007'de yapılan, Nisan 2009'da Türkçe'ye de çevrilen "ÖLÜM TOHUMLARI/ Kalıtımın Değiştirilmesinin Arkasındaki Karanlık Oyunlar" adlı kitabında Norveç'in kuzeyindeki Spitsbergen Adası'nın buzlaşmış kayalıklarının altında "dünyayı ekonomik ve genetik olarak ele geçirme planları"nın yattığını iddia ediyor.
Kulağa tam bir bilim kurgu senaryosu gibi gelse de, yapılan bu hummalı çalışma küresel ısınmanın korkulan etkilerinin hiçte uzak olmadığını hatta tahmin edilenden daha yakın bir sürede olabileceğini gösterir nitelikte...