Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, son dönemde bazı çevrelerin ısrarla ve inatla ekonomiye ilişkin kötü senaryolar ürettiğini belirterek, "Hiç kimse bizden popülizm yapmamızı beklemesin, hiç kimse rehavete kapılmamızı ummasın. İşlerin iyi gitmesinden, Türkiye ekonomisinin güçlü, sağlam, dirençli bir yapıya kavuşmasından adeta rahatsız olanlar var" dedi.
Hükümetin ekonomi politikasını yürütürken bazı 'eski alışkanlıklar ve kirli hesaplarla' karşılaştığını kaydeden Erdoğan, "Attığımız cesur ve kararlı adımlarla bugün gerçekçi ve sağlam bir ekonomik düzen kurma yönünde çok önemli mesafeler almış durumdayız. Piyasa kuralları zemininde işleyen, rekabetçi, dünyaya açık bu ekonomik düzenden geri dönmeye niyetimiz yoktur" ifadelerini kullandı.
Başbakan Erdoğan, 'Ulusa Sesleniş' konuşmasında ağırlıklı olarak ekonomideki son gelişmeleri değerlendirdi.
Türkiye ekonomisinin geçmişinde hiçbir dönemde görülmemiş bir şekilde, emin ve kararlı adımlarla belirlenen hedefler doğrultusunda iyileşmeye devam ettiğini kaydeden Erdoğan, 2.5 yıllık sürede ekonominin birçok göstergesinde tarihi rekorlar elde edildiğini vurguladı. AK Parti iktidarı döneminde enflasyonda parlak bir başarı elde edildiğini belirten Erdoğan, ülkenin üzerine kabus gibi çöken, bir neslin hayallerini, umutlarını ipotek altına alan enflasyonun kontrol altına alındığını bildirdi.
Geçmiş dönemde ürünlerin fiyatlarının sürekli değiştiğini, ücretlerimiz sürekli eridiğini, alım gücünün her geçen gün düştüğünü hatırlatan Başbakan Erdoğan, üretim ve yatırım yapılamadığını, işsizlik, yoksulluk, gelir dağılımındaki eşitsizliğin her geçen gün büyüdüğünü söyledi. Enflasyonun siyasi istikrarsızlığı, siyasi istikrarsızlığın ise ekonomik krizleri beraberinde getirdiğine dikkat çeken Erdoğan, "Türkiye bu kısırdöngü içinde mütemadiyen bocalıyordu. Enflasyon oranlarının yüksekliğiyle Türkiye dünya sıralamalarında hep ilk sıralarda yer alıyor, dünya milletleri nezdinde itibarını ve en önemlisi öz güvenini yitiriyordu. Bu tabloyu tersine çevirmek için hükümet olarak çok yoğun bir çaba sarf ettik. Hamdolsun bundan da büyük başarı sağladık" diye konuştu.
2005 yılı enflasyon hedefini yüzde 8 olarak açıklayan Erdoğan, bu hedefe ulaşarak enflasyon sorununu Türkiye'nin gündeminden çıkaracaklarını vurguladı.
"YTL'YE GEÇİŞ OPERASYONUNU AKSAMADAN BAŞARDIK"
Bazı çevrelerin ekonomide yaşanan pozitif tabloyu görmemekte ısrar ettiğini ve 'enflasyon düşüyor ama biz hissetmiyoruz' dediklerini dile getiren Başbakan Erdoğan, enflasyonun düşmesinin fiyatların düşmesi anlamına gelmediğini, fiyat artış hızlarının düşmesi olduğunu söyledi. "Lütfen, çarşıya, pazara çıktığınızda fiyatları şöyle geçmişle bir karşılaştırın" diyen Erdoğan, son 2.5 yılda fiyatların nereden nereye geldiğinin incelenmesini istedi. Erdoğan, Türkiye'nin fiyat artışları konusunda çok farklı, çok yeni bir sürece girdiğini ifade etti.
Yeni Türk Lirası'na (YTL) geçiş ile ilgili bilgi de veren Başbakan Erdoğan, bugün itibariyle piyasadaki toplam banknot değerinin yüzde 67'sinin, madeni para değerinin ise yüzde 56'sının YTL'ye dönüştüğünü açıkladı. Erdoğan, "YTL'ye geçiş operasyonu, hiçbir aksaklık çıkmadan tam bir başarıyla tamamlanmış, kötümser çevrelerin kötü senaryoları boşa çıkmıştır. Paramızdan sıfırların atılmasıyla birlikte, Türkiye ekonomisinin uluslararası platformlardaki imajı da değişmiştir. Sağladığımız güven ve istikrar ortamının bir başka yansıması da büyüme oranlarında görülmüştür" dedi.
"İŞSİZLİĞİ MAKUL SEVİYEYE İNDİRECEĞİZ"
Erdoğan konuşmasında işsizlikle mücadele konusuna da değindi. Bugüne kadar dünya ekonomilerinde, enflasyonun düşürülmesi sürecinde işsizliğin daima arttığına işaret eden Başbakan Erdoğan, Türkiye'de bunun tam tersinin gerçekleştiğini, enflasyon düşerken ekonominin büyüdüğünü ve işsizlik oranlarının da azaldığını bildirdi. 2003 yılında yüzde 10.3 olan işsizlik oranının, 2004 yılında yüzde 10'a gerilediğini hatırlatan Erdoğan, "Kuşkusuz işsizlikteki azalma henüz istediğimiz ölçüde değildir. Ancak Türkiye, nüfusu hızla artan bir ülkedir. Dolayısıyla işgücü de her yıl artmaktadır. 2004 yılında, işsizlik oranında küçük bir düşüş yaşanmış ancak 1 milyon 59 bin insanımız da aynı zamanda iş sahibi olmuştur. Yani gerçek istihdam, bu oranlarda görünenden daha fazladır. Hem iş gücüne yeni katılan insanlarımıza iş bulunmuş, hem de işsizlik oranı bir miktar düşürülmüştür. İnşallah ekonomideki kararlı ve disiplinli uygulamalarımız neticesinde işsizlik oranlarını çok daha makul bir seviyeye indireceğiz" şeklinde konuştu.
"KİMSE POPÜLİZM YAPMAMIZI BEKLEMESİN"
Erdoğan, hükümet olarak ekonomiyi grafiklerin, göstergelerin, rakamların, oranların arkasından izlemediklerini vurguladı. Ekonomiyi çarşıda, pazarda, fabrikada takip ettiklerini, işçilerin, memurların, çiftçilerin, sanayicilerin arasından izlediklerinin altını çizen Erdoğan, şunları söyledi:
"Göstergeler ekonomi için tabii ki önemli kriterler ancak asıl önemlisi, bunların size, yani çarşıya, pazara, mutfağa nasıl ve ne kadar yansıdığıdır. İşte bu nedenle attığımız her adımda, yaptığımız her faaliyette, belirlediğimiz her hedefte, sizlerin mutluluğunu, refahını gözetiyor, bunun için mücadele veriyoruz. Geçmişte yapıldığı gibi, halkından kopuk, vatandaştan uzak, ayağı yere basmayan, gerçekçi olmayan ekonomi politikalarıyla Türkiye'nin vaktini, enerjisini boşa harcamıyoruz. Ülkemizin her köşesini kalkındıracak, işsizliği, yoksulluğu giderecek, Türkiye'yi hak ettiği yarınlara ulaştıracak bir ekonomi anlayışıyla hareket ediyoruz. Bu hedefe doğru büyük bir kararlılıkla, büyük bir disiplinle yürüyoruz. Türkiye için, hiçbir gelişme seviyesini yeterli görmeyeceğiz. Her gün çıtayı bir önceki günden daha yükseğe koyacağız. Türkiye'yi en kısa zamanda dünyanın en güçlü ekonomileri arasına katacağız. Bu nedenle hiç kimse bizden popülizm yapmamızı beklemesin, hiç kimse rehavete kapılmamızı ummasın"
"BAZILARI İNATLA KÖTÜ SENARYO ÜRETİYOR"
Türkiye'nin geçen 2.5 yıllık değişim döneminde geleceğe doğru çok büyük bir atılım başlattığını ifade eden Erdoğan, bu atılımın akamete uğramasına asla izin vermeyeceklerini bildirdi. Son dönemde bazı çevrelerin ısrarla ve inatla ekonomiye ilişkin kötü senaryolar ürettiğini anımsatan Erdoğan, işlerin iyi gitmesinden, Türkiye ekonomisinin güçlü, sağlam, dirençli bir yapıya kavuşmasından adeta rahatsız olanlar olduğunu kaydetti. "Bu çevreler sürekli olarak olumsuzluk, kötümserlik pompalamaya, piyasaları tedirgin etmeye çalışıyorlar" diyen Erdoğan, Türkiye ekonomisinin köklü bir değişim ve dönüşüm geçirdiğini, sağlam bir yapıya kavuştuğunu ve sarsılmaz bir zemine oturduğunu ifade etti. Erdoğan, ekonomik gelişmelere yönelik eleştirileri şöyle cevapladı:
"Artık bu ülkede yaşayan herkes bu yeni duruma alışmak, kötümserliği terk etmek, milletimizin gelecek heyecanını ayniyle paylaşmak zorundadır. Geçmişte sıkça görülen yap-boz politikaları, istikrarsızlık, güvensizlik, belirsizlik tamamen sona ermiştir. Türkiye'ye artık güçlü bir hükümet, güçlü bir ekonomi, kararlılık, istikrar ve disiplin hakimdir. Bunun en somut kanıtlarından biri de ülkemizin dış ticaretinde gerçekleştirdiğimiz büyük sıçramadır"
"KİRLİ HESAPLAR ÖNÜMÜZE ÇIKIYOR"
Başbakan Erdoğan, konuşmasında, demokrasiyi eksiklerinden arındırmadan, insanlara onurlu bir hayat sağlamadan, adaleti bütün kurumlarıyla tesis etmeden ekonomik istikrarı ve büyümeyi kalıcı hale getiremeyeceklerinin mesajını da verdi. Ekonomide kaydedilen başarıların ardında siyasette, yönetim alanında gerçekleştirilen yapısal dönüşümlerin olumlu etkileri olduğuna işaret eden Erdoğan, ikisi olmadan Türkiye'nin ağır ekonomik sıkıntılarını aşmasının mümkün olmayacağını dile getirdi. Türkiye'nin önüne yeni ekonomik hedefler koyarken, bunu demokratik kazanımları korumak ve geliştirmek şartına bağladıklarının altını çizen Başbakan, şunları söyledi:
"Türkiye'nin ekonomik gelişmesi ne kadar bizim görevimizse, demokratik tekamülü de bir o kadar görevimiz olacaktır. Ancak maalesef burada da bazı eski alışkanlıklar, kirli hesaplar önümüze çıkmaktadır. Attığımız cesur ve kararlı adımlarla bugün gerçekçi ve sağlam bir ekonomik düzen kurma yönünde çok önemli mesafeler almış durumdayız. Piyasa kuralları zemininde işleyen, rekabetçi, dünyaya açık bu ekonomik düzenden geri dönmeye niyetimiz yoktur. Türkiye, hem siyasette hem de ekonomide kurumsallaşan, meşruiyet temelinde kalkınan, adaletin vazgeçilmezliğini hayatın ekseni sayan bir ülke olarak yoluna devam edecektir"