YEŞİM SERT KARAASLAN - Türk cerrahlar, nakil yapılamayacak düzeyde küçük karaciğeri bulunan vericinin donör olarak kullanılarak naklin gerçekleştirilmesine imkan veren yeni bir metoda imza attı.
Uygulama ile normal şartlarda karaciğer vericisi olamayan hasta yakınlarının da artık verici olabilmelerine olanak sağlandı.
Ankara Üniversitesi (AÜ) Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Karaciğer Nakli Ünitesi Sorumlu Uzmanı Prof. Dr. Deniz Balcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'de her yıl yaklaşık 3 bin kişinin karaciğer nakli için sıra beklediğini belirtti.
Nakillerin yaklaşık bin 100'ünün canlıdan karaciğer nakli ile gerçekleştirildiğini ifade eden Balcı, "Türkiye, canlıdan yapılan karaciğer nakillerinde dünyada birinci sıraya gelmiş durumda çünkü en fazla canlıdan karaciğer yapılan ülke Türkiye." dedi.
Balcı, bu ameliyatların dünya genelinde uygulanan standartlarla yapıldığının ve başarılı sonuçlar elde edildiğinin altını çizdi.
- Operasyon iki aşamalı gerçekleştiriliyor
Ankara Üniversitesi bünyesinde, canlıdan karaciğer naklinde iki aşamalı gerçekleştirilen operasyonla yeni bir metoda imza atıldığını aktaran Balcı, "Dünyada ilk defa gerçekleştirilen bir yöntemle ameliyatı yaptık. Bu uygulama ile normal şartlarda karaciğer vericisi olamayan hasta yakınlarının artık verici olabilmeleri mümkün hale geldi." dedi.
Prof. Dr. Balcı, genellikle karaciğer nakli yapılabilmesi için aileden gönüllü vericilerin davet edilerek gerekli hazırlıkların yapıldığını, vericilerin 2-3'üne yapılan değerlendirmelerden birinin uyumlu çıktığının görüldüğünü anlattı. Genellikle birçok hasta ailesinde 2-3 vericinin de çıkmadığını belirten Balcı, çoğunlukla bir kişinin uygun olduğunu söyledi.
Yeni uygulanan ameliyat metoduna ilişkin Balcı, şu bilgiyi verdi:
"Gerçekleştirdiğimiz uygulama ile nakil yapılamayacak düzeyde küçük karaciğeri olan vericilerin de donör olabilmelerine olanak sağlandı.
Bu ameliyat tekniğinde, hastanın karaciğerinin bir kısmı alınarak uzaklaştırılıyor ve vericiden alınan küçük karaciğer oraya takılıyor. Nakledilen küçük karaciğer, 3-4 hafta içinde kendini yenileyerek vücutta büyüdükten sonra, hastanın karaciğerindeki hasta olan kısmı çıkartıyoruz. Böyle olunca, normal şartlarda hasta için yetmeyecek durumda iken artık yeterli hale gelmiş oluyor."
- "Tek verici adayı olan hastalar için nakil şansını artırıyor"
Yeni ameliyat metodunun hem hastaya hem de donöre önemli avantajlar sağladığına dikkati çeken Balcı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Çünkü donör karaciğerinin büyük bir kısmı olan üçte ikisini vermek yerine üçte birlik küçük bir kısmını veriyor. Böylece verici için ameliyatın güvenliği 4-5 kat artırılmış oluyor. Alıcı için de çok önemli çünkü aileden bir başka vericiye gerek duyulmadan kan grubu uyumlu vericisi olduğunda nakil olma şansı yakalanabiliyor. Bu metotla, ailesinde tek verici adayı olan hastalar için nakil şansını artırıyor."
Ameliyatın gerçekleştiği hastanın sağlık durumuna ilişkin de bilgi veren Prof. Dr. Balcı, "Bu yöntemle ameliyat ettiğimiz ilk hastamızın sağlık durumu gayet iyi. Artık normal bir karaciğeri var. Uygulama kapsamındaki ilk ameliyat yaklaşık 12, ikinci ameliyat ise 3 saat sürdü. İlk ameliyatın ardından 10 gün sonra taburcu ettik. Karaciğerin büyüdüğünü gördükten sonra hasta olan kısmın çıkarıldığı ikinci ameliyatı gerçekleştirdik. Bunun üzerinden 4 hafta geçtikten sonra hastamızı şimdi taburcu ediyoruz." diye konuştu.
- "Bilimsel yayın olacak"
Prof. Dr. Balcı, yeni ameliyat metodunu mayısta, Amerika Birleşik Devletleri'nde Boston'da düzenlenen Transplantasyon Kongresi'nde alanda uzmanlaşmış çok sayıda bilim insanı ile paylaştıklarını söyledi.
ABD'nin ardından farklı ülkelerden de Türk heyetine davet geldiğini belirten Balcı, aynı zamanda yeni metodun bilimsel yayın olarak yayımlanacağını bildirdi.
Balcı, metoda henüz bir isim konulmadığını ifade ederek, "Ama şu an için metodun Ankara Üniversitesinde gerçekleştirilmiş olmasından dolayı gönlümden Ankara'yı çağrıştıran bir isim geliyor." dedi.
- "Büyük mutluluk duyuyoruz"
AÜ Rektörü Prof. Dr. Erkan İbiş de üniversite hastanelerinin yeni teknikler ve ileri uygulamalar, detaylı araştırmalar, nitelikli yenilikçi çalışmalar konusunda görevi ve sorumluluğu olduğunu belirtti.
İbn-i Sina Hastanesinin de bu rolü yerine getirdiğini ve getirmeye de devam edeceğini vurgulayan İbiş, "Özellikle son yıllarda teknolojide ve araştırmalardaki ilerlemeler, hastalık tanı ve tedavisinde anlamlı katkılar sağlıyor. Bizler de gerçekleşen başarılı çalışmalardan büyük mutluluk duyuyoruz. Başta Deniz Balcı olmak üzere ekip çalışmasının ürünü olan bu başarıya katkı veren herkesi kutluyorum." şeklinde konuştu.
- "Yürüyerek geldik, yürüyerek çıkacağız"
Sağlığına kavuşmak için Yozgat'tan Ankara'ya gelen 48 yaşındaki 3 çocuk annesi Dönsel Yenice, şeker hastası olduğunu ve uzun bir süredir hissettiği sırt ağrısı ve halsizlik şikayetinin ardından hekime başvurduğunu anlattı.
Farklı hastanelerin ardından Ankara Üniversitesine geldiklerini ve burada nakil kararı alındığını aktaran Yenice, "Ameliyatım iyi geçti, çok iyi hissediyorum. Hastaneden çıktığımda sağlığıma kavuşmuş olarak çocuklarımla birlikte yaşamak istiyorum." diye konuştu.
Dönsel Yenice'nin eşi Halit Yenice de eşini sağlıklı görmekten çok mutlu olduğunu dile getirdi. Gözyaşlarını tutamayan Halit Yenice, "Yürüyerek geldik, yürüyerek çıkacağız. Allah, Deniz Balcı ve diğer hocalarımdan razı olsun, onları başımızdan eksik etmesin. Çok mutluyum. Bu gözyaşları sevinç gözyaşları." dedi.