Dışişleri Bakanı Ali Babacan, küresel ekonomiyle ilgili konuların mutlaka yeni bir küresel mimariyle hem düzenlenmesi hem denetlenmesi, ABD dahil hiçbir ülkenin bu küresel düzenleme ve denetleme mekanizmasının dışında olmaması gerektiğini söyledi.
NTV'nin sorularını yanıtlayan Babacan, bu yılki Davos toplantılarının asıl temasının, küresel ekonomik krizden sonra neler yapılması gerektiği olduğunu ifade ederek, Dünya Ekonomik Forumu liderlerinin kapalı kapılar ardında düzenleyeceği özel bir oturuma kendisinin de katılacağını belirtti.
Babacan, şunları kaydetti: "Burada artık şu anlaşılmalı; küresel ekonomiyle ilgili konular mutlaka yeni bir küresel mimariyle hem düzenlenmeli hem de denetlenmeli. ABD dahil hiçbir ülke bu küresel düzenleme ve denetleme mekanizmasının dışında olmamalı. Madem herhangi bir ülkede olan ciddi bir sorun herkesi, bütün açık ekonomileri etkiliyor, o zaman hiçbir ülkenin, 'bu kendi iç işimdir, kimse karışmasın, ben kendi ekonomimde istediğimi yaparım' dememeli. Çünkü, oradaki hata madem herkesi etkiliyor, o zaman bunu küresel boyutta mutlaka ele almak gerekiyor."
Babacan, G-20'nin Nisan ayının başında Londra'da toplanacağını, o toplantıya Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve ekonomiden sorumlu yetkililerin de katılacağını bildirdi.
IMF ve Dünya Bankasının gelip 20-30 kişilik ekiple bir ülkenin A'dan Z'ye tüm finansal sistemini gözden geçirdiği çalışmasına değinen Babacan, bunu 2006'da Türkiye'de gönüllü bir şekilde yaptırdıklarını, sonuçta "Türkiye'nin, özel sektörüyle, kamusuyla finansal sistemi sapasağlam" diye rapor çıktığını söyledi.
Babacan, şöyle devam etti: "O gün baktığımızda bunu Almanya, Japonya yaptırıyor. Yaptırmayan tek ülke var, o da ABD... Tarihinde yaptırmamış. Niye? 'Ben Dünya Bankası ve IMF'nin en büyük ortağıyım, onlar gelip bize mi bakacaklar?'...Şimdi bunun ne kadar yanlış bir yaklaşım olduğu ortaya çıkmış durumda, dolayısıyla bunun gerçekleştirilmesi şart.
Artık bu kadar açık bir küresel ekonomide, bu kadar herkesin birbiriyle sürekli alışveriş yaptığı, sürekli ilişki içinde olduğu bir ekonomide, mutlaka bu işlerin açık seçik konuşulması, herkesin sorumluluk anlayışı içinde hareket etmesi, kimsenin popülizm yapmaması lazım.
Bazen ekonomide olur...Düşünün ki herkes konut alıyor, herkes araba alıyor, alanlar mutlu, herkesin elinde bol para var, bankalar iyi para kazanıyor, banka yöneticileri iyi prim alıyor. Böyle bir ortamda, 'ne oluyor, riskler birikiyor, tehlikeli bir yere gidiyoruz, biraz yavaşlatalım bu işi' demek hükümetlerin işine gelmiyor. İşte o noktada daha üst bir şemsiye yapı, daha etkili bir yapı gelip, isterse dünyanın en büyük ekonomisi olsun, 'durun, siz yanlış yapıyorsunuz, başınıza iş açacaksanız' diyebilmesi lazım."