MERSİN (İHA) - Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yolları (TCDD) işletmesine ait Mersin Limanı'nın, Özelleştirme İdaresi tarafından yapılan ihale sonrası 755 milyon dolara PSA-Akfen Ortak Girişim Grubu'na devredilmesinin yankıları sürüyor. Liman-İş Sendikası Mersin Şube Başkanı Recep Özbey, konuyla ilgili açılan davalar sonuçlanıncaya kadar Mersin Limanı'nda çalışarak hizmet üretmeye devam edeceklerini, gelişmelere göre eylemlerinin daha çetin bir kavgaya dönüşebileceğini söyledi.
Mersin Limanı, Özelleştirme İdaresi'nin açtığı ihale ile 36 yıllığına PSA-Akfen Ortak Girişim Grubu'na devredilirken, liman işçilerinin başlattığı "İşyerini terk etmeme" eylemi ise sürüyor. Liman A Kapısı girişine kurulan çadırda ihale sonucunu değerlendiren Liman-İş Sendikası Mersin Şube Başkanı Recep Özbey, Özelleştirme İdaresi'nin aldığı karar ne olursa olsun, 17 Ocak'ta Ankara'da İdare Mahkemesi'ne, 6 Temmuz'da da Mersin İdare Mahkemesi'ne konuyla ilgili açtıkları dava neticeleninceye kadar Liman-İş Sendikası ve üyeleri olarak Mersin Limanı'nda çalışarak, hizmet üretmeye devam edeceklerini söyledi. Sendikanın bundan sonraki tavrı ile ilgili de açıklamalarda bulunan Özbey, "Bundan sonraki tavrımız; Rekabet Kurulu, Bakanlar Kurulu ve Cumhurbaşkanı'ndan onay çıktığı taktirde belirlenecek. Buradaki eylemliliğimiz gelişmelere bağlı olarak seyredecektir. Üretimden gelen gücün kullanılması, iş yerini terk etmeme eylemleri biraz daha aktif bir mücadeleye, daha çetin bir kavgaya dönüşmesi, gelişmelere bağlı olacaktır. Gelişmelere göre dünden çok daha çetin bir kavganın içine gireceğimizi söyleyebiliriz" dedi.
Liman-İş Sendikası Mersin Şube Başkanı Recep Özbey, özelleştirme bedeli ile ilgili yaptığı değerlendirmede ise, özelleştirmenin genel mantığının zarar eden kurumların, kuruluşların satılması, daha verimli, daha üretken, daha fazla istihdam mantığı olduğunu belirterek, "Bugüne kadar 167 kurum ve kuruluş özelleştirildi ama hiçbirinde daha fazla istihdam, daha fazla yatırım ve üretim, dolayısıyla artı değer yaratılmadı. Mersin Limanı herkesin bildiği gibi kar eden bir işletme olmasına rağmen maalesef gerçek değerinin çok altında satıldı. Bunu derken 755 milyon dolar değil de, 2 milyar dolar verilmiş olsa idi bu konudaki tavrımız değişir miydi? Kesinlikle değişmezdi. 1991 yılındaki birinci körfez krizinden sonra buradaki iş kapasitesinin yüzde 60'ını kaybetmiş olmasına rağmen ve bütün imkansızlara rağmen yıllık net karı 50 milyon dolar olan Mersin Limanı'nın 755 milyon dolara devredilmiş olması, peşkeş çekmenin ötesinde bir şey değildir. Bu halkın, bu ülkenin değerlerini güvenlik açısından da Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyanın stratejik konumu da göz önünde tutulduğunda, peşkeş çekme ve bu ülkeyi satmadan başka bir anlam taşımaz" diye konuştu.