Koronavirüs (Covid-19) salgını devam ederken, bir yandan sağlık çalışanlarının en önemli koruyucu ekipmanlarından biri olan maskelerin tedarikindeki sıkıntılar, diğer yandan da halkın hastalıktan korunmasında ne kadar etkili olduğuna dair tartışmalar da yapılıyor.
Türkiye, Covid-19 salgınıyla mücadelede toplu alanlarda maske kullanımı zorunlu hale getiren ülkeler arasına katıldı. Bugün, 20-65 yaş arasındakilere 10 gün için 5 maske verileceği ve maskelerin eczaneler üzerinden dağıtılacağı açıklandı.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) de bu hafta içinde maske kullanımıyla ilgili revize tavsiyelerini açıkladı. DSÖ, maskelerin takan kişinin bulunduğu ortamdaki diğer insanlara bulaşmayı engellemekte rol oynayabileceği ancak takan kişiyi koruduğuna dair bulgu olmadığını söyledi.
Farklı türleri bulunan yüz maskeleri farklı koruma düzeyi sağlıyor.
Yüz maskeleri kaç tür ve bunlar ne ölçüde koruma sağlıyor? Dünyada hangi standartlar uygulanıyor? Türkiye'de son dönemde popülerleşen "siyah nano maskeler" ne kadar etkili?
Maske, genel olarak fiziksel, kimyasal ve biyolojik yapıların toz, partikül ve parçacık gibi ortaya çıkan unsurlarına karşı insanları koruyan bir ekipman olarak tanımlanıyor.
Maskeler kabaca iki türe ayrılıyor: Bunlardan ilki cerrahi (tıbbi) maskeler, diğeri de solunum sistemi koruyucu maskeler.
Cerrahi maskeler, sağlık çalışanlarının cerrahi müdahaleler sırasında kendilerinden hastalara ya da hastalardan kendilerine bulaşmasını engellemek amacıyla kullandığı koruyucu ekipmanlar arasında yer alıyor.
Solunum sistemi koruyucu maskelerin kullanım alanını ise sağlık sektörünün yanı sıra diğer alanlarda da iş güvenliğini sağlamak oluşturuyor. FFP sınıflandırmasına sahip toz maskeleri ile N koduna sahip koruyucu maskeler de bu kategori de yer alıyor.
Sağlık çalışanlarının Covid-19 taşıdığından şüphelenilen ya da tanısı konmuş hastaların bulunduğu alanlara girerken cerrahi maske; soluk borusundan entübasyon, nonivazif ventilatör (solunum cihazı) takılması ve kalp masajı gibi müdahaleler sırasında solunum sistemi koruyucu maske takılması öneriliyor.
Sağlık görevlilerinin durumu daha ciddi olan ve yoğun bakım ünitelerinde tedavi gören hastalara müdahale ederken, maskenin yanı sıra önlük, gözlük ve siper gibi tam koruyucu ekipman seti giymeleri tavsiye ediliyor.
Cerrahi maskelerin, TS EN 14683 standardına uygun olarak üretilmiş ve CE belgesi almış olması gerekiyor.
Tıbbi malzemelerle ilgili uluslararası standartlara dayanan TS EN 14683, cerrahi maskelerin yapısı, kalınlığı, filtre özellikleri ve malzemeleriyle ilgili gereken koşulları düzenliyor.
Bunlar arasında üç kattan oluşması, hipoalerjik olması, sıvı bariyeri oluşturması, yırtılmaya dayanıklı olması ve yüzde 99 bakteri ile yüzde 95 partikül filtrasyonu sağlaması yer alıyor.
Bu tür maskeler, sağlık çalışanları tarafından tedavi sırasında olası bir enfeksiyonun hastalara veya hastalardan kendilerine geçmesini sınırlamak amacıyla kullanılıyor.
Bu maskelerin tek kullanımlık olması ve kullanım sırasında da hasar görmesi halinde hemen yenisiyle değiştirilmesi öneriliyor.
Cerrahi maskeler, Covid-19 hastalığının aynı anda yüz binlerce kişiyi etkilemesiyle birlikte tedarikinde en fazla sıkıntı yaşanan koruyucu ekipmanların başında geliyor.
DSÖ başta olmak üzere birçok kuruluş ve devlet, toplu alanlarda maske takılmasıyla ilgili yayımladıkları tavsiyelerde cerrahi maskelerin kullanımında önceliğin genel halkta değil, sağlık çalışanlarında olması gerektiğini söylüyor.
Türkiye'de de toplu alanlarda maske takılması zorunlu hale getirilirken, genel halk için tıbbi maske kullanımı ise sadece sağlık kuruluşlarına girişlerde getirildi.
Sağlık Bakanlığı'ndan 6 Nisan Pazartesi yapılan açıklamada, "Tüm sağlık kuruluşlarına girişlerde vatandaşlarımızın tıbbi maske (cerrahi maske) takmaları zorunlu olup, sağlık kuruluşu içerisinde maskesiz dolaşıma izin verilmemesi, tedbirlerin kamu, üniversite ve özel sektöre ait tüm sağlık kuruluşlarında uygulanması konusunda gerekli hassasiyetin gösterilmesi sağlanacak" denildi.
Solunum sistemi koruyucu maskeler, respiratör olarak da adlandırılıyor ve ortamdaki partikülleri filtreleyenler ile kartuşlular olmak üzere iki alt tipi bulunuyor.
Sağlık alanında enfeksiyon kontrolü söz konusu olduğunda daha çok partikül filtreli maskeler tercih ediliyor. Bu maskelerin de farklı türleri ve buna bağlı olarak farklı koruyuculuk düzeyleri bulunuyor. Maskelerin koruyuculuk düzeyleri FFP veya N harfleriyle sınıflandırılıyor.
İngilizce "filtering facepiece" (Filtreli Yüz Maskesi) teriminin baş harflerinden oluşan FFP, Avrupa Birliği tarafından benimsenen sınıflandırmayı gösteriyor ve 1, 2, 3 olmak üzere üç kategoriye ayrılıyor.
Sağlık Bakanlığı'nın Ulusal Mikrobiyoloji Standartları Laboratuvar Güvenliği Rehberi'nde FFP maskelerin koruyuculuğu şöyle tanımlanıyor:
"Uygun koşullarda kullanıldığında FFP1 bulaş riskini 4 kez, FFP2 10 kez, FFP3 ise 20 kat azaltır. Diğer bir deyişle bunların filtreleme etkinliği FFP1, 2 ve 3 için sırasıyla yüzde 80, yüzde 94 ve yüzde 99,97'dir. Valfli olan ve olmayan respiratörler arasında koruyuculuk yönünden bir fark yoktur. Valfli olanlarda solumak biraz daha kolay olmakta ve beraberinde gözlük kullanılıyor ise gözlük daha az buğulanmaktadır."
N tipi kategorizasyon ise ABD'nin belirlediği standartlara göre yapılıyor ve bu nedenle de AB'den farklılık gösteriyor. ABD'de belirlenen standarda göre, N - "not to resistant to oil", yani yağa dayanıklı değil anlamına geliyor ve tıbbi amaçlarla kullanılan maskeler bu kategoride yer alıyor.
Laboratuvar Güvenliği Rehberi'nde, "Bunlar filtreleme etkinliklerine göre N95, N99 ve N100 olarak adlandırılır. Tahmin edileceği gibi N95 respiratörlerin filtreleme etkinliği yüzde 95, N99'un yüzde 99, N100'ün ise yüzde 100'dür" deniliyor.
DSÖ, sağlık çalışanlarının kullanacağı maskelerin en az N95 veya FFP2 kategorisinde olmasını öneriyor.
Covid-19 salgınıyla birlikte dünyadaki maske arzı talebi karşılamanın uzağında kalırken, tıbbi ve solunum yolu koruyucu maskelerin tek kullanımlık olması ve suyla temas ettiğinde filtre özelliğini yitirmesi bilim insanlarını daha dayanıklı çözümler geliştirme arayışına itiyor.
Özellikle Asya'da son dönemde nano filtreleme teknolojisine sahip maskelerin geliştirildiği yönünde haberler geliyor.
Güney Kore'de bulunan Kore Gelişmiş Bilim ve Teknoloji Enstitüsü'nden bir grup bilim insanı, Mart ayında, 20'ye kadar kez yıkanarak kullanılabilecek nano filtreleme özelliğine sahip bir maske geliştirdiklerini açıkladı.
Bu maskede "100-150 nanometre çapında dikey veya tek istikamette sıralanmış nanofiberlerle" yapılmış bir filtreleme teknolojisinin yer aldığı ve enstitünün bu teknolojinin patenti aldığı belirtildi.
Enstitünün günde 1500 adet nano maske üretim kapasitesine sahip olduğu ve Güney Kore Gıda ve İlaç Güvenliği Bakanlığı'ndan alınan onayla birlikte seri üretime başlanacağı açıklandı.
Benzer bir maske de Çin'in Şanghay kentinde geliştirildi. Nano filtreleme teknolojisine sahip ve 20 yıkamaya kadar kullanılabilen bu maskelerin satışına Çin'de kısa bir süre önce başlandı.
Türkiye'de de son dönemde nano maske adı altında bazı ekipmanların internet ve yüzyüze satış platformlarda satışa sunulduğu görülüyor. Maskelerin 10-15 TL gibi bir fiyatla satıldığı noktalar bulunuyor.
Teknoloji çok yeni olduğu için henüz birçok ülkede nano maskelerle ilgili belli bir standart bulunmuyor.
Uzmanlar, Türkiye'de satışa sunulan nano maskelerin kullanımıyla ilgili çeşitli uyarılar yapıyorlar.
Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, Sabah gazetesine yaptığı açıklamada, bu maskelerin süngerden yapıldığını ve aslında virüs riskini daha da artırdığını söyledi.
Ceyhan, "nano maske" adı altında satılan bu maskelerle ilgili herhangi bir veri olmadığını belirterek, "Maskeyi uzun süreli olarak kullandığında karşındakinde virüs varsa maskede birikir. Bu durumda maske koruma özelliği bir yana, daha riskli bir hale gelir. Hele bir de maskeyi çantaya koyup tekrar kullanırsanız daha büyük sorun. O maskeyi ellediğinizde maskeye mikrop ve virüs bulaşabilir. Bu da virüslerin ağızdan ve burundan girmesi demektir. Sizi virüse karşı daha açık hale getirir" dedi.
Covid-19 salgınıyla mücadelede birçok ülke maske kullanımıyla ilgili çeşitli zorlayıcı ya da tavsiye niteliğinde kararlar almaya başladı.
Türkiye, toplu alanlarda maske kullanımını zorunlu hale getirirken, ABD'de Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) maske takılmasını önerdi.
CDC, maske takılmasının takan kişiyi korumayı amaçlamadığını, virüsü taşıma ihtimaline karşı başkalarına bulaştırmasını engelleme niyeti taşıdığını söyledi.
CDC'nin tavsiyelerinde tıbbi ve solunum yolu koruyucu maskelerin sağlık çalışanlarına ayrılması gerektiği belirtilerek, halktan pamuklu bir bez ya da kumaş parçasıyla ağız ve burunlarını kapatmaları istendi.
DSÖ ise bu hafta içinde revize ederek yayımladığı tavsiyesinde, tıbbi nitelik taşımayan maskelerin ne kadar etkin bir koruma sağladığına dair araştırmaların devam ettiğini söyledi ve ülkelere maske takılmasıyla ilgili karar almadan önce bu konuyu çok iyi araştırmaları çağrısı yaptı.
Örgüt; grip, grip benzeri hastalıklar ve koronavirüsle ilgili yapılan çalışmaların tıbbi maskelerin kullanımının virüsü taşıyan bir kişinin çıkardığı parçacıkların başkalarına bulaşmasını ya da ortama yayılmasını engellemede etkili olabileceğini ortaya koyduğunu ancak maske takan kişiye virüsün bulaşmasını engellediğini gösteren bir bulgu olmadığına dikkat çekti.
DSÖ, "Ev ortamında ya da hasta kişilerle temas halindeyken veya kalabalık ortamlarda tıbbi maskenin sağlıklı kişiler tarafından kullanılmasının önleyici bir önlem olarak faydalı olabileceğini dair çok fazla bulgu yok. Bununla birlikte, toplu alanlarda sağlıklı kişilerin cerrahi ya da başka türlü bir maskenin takarak COVID-19 gibi solunum yollarını etkileyen virüslerin bulaşmasını engelleyebileceğini gösteren hiçbir kanıt bulunmuyor" dedi.
Örgüt, cerrahi maskelerin sağlık çalışanlarının kullanımına ayrılması gerektiğini belirterek, bu maskelerin topluluk içinde kullanılmasının "sahte bir emniyet" hissi vererek, el yıkama, yüze dokunmama ve hijyene dikkat etme gibi diğer önemli önlemlerin ihmal edilmesine yol açabileceği uyarısı yaptı.
Türkiye'nin koronavirüs salgınını kontrol altına almak için açıkladığı önlemler arasında kamuya açık yerlerde maske takılmasının zorunlu hale getirilmesi de yer alıyor. Sağlık Bakanlığı, tüm sağlık kuruluşlarına girişlerde halkın cerrahi maske takmasının zorunlu olduğunu duyurdu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçen hafta Cuma günü yaptığı açıklamada, "Yarından (4 Nisan Cumartesi) itibaren pazar yerleri ve marketler gibi insanların toplu şekilde bulunduğu tüm alanlarda herkesin maske takması zorunlu olacaktır. İnsanların toplu olarak çalışmaya devam ettiği iş yerlerinde de benzer tedbirler alınacaktır" dedi. Erdoğan, alınan tedbirlere uymayanlara idari ve adli ceza uygulanacağını söyledi.
Erdoğan, Pazartesi günü yaptığı açıklamada da, para ile maske satışının yasaklandığını ve maske dağıtımının PTT ile e-devlet aracılığıyla talep eden kişilere valilikler tarafından yapılacağını söyledi. Erdoğan, salgın bitene kadar Türkiye'deki herkese yetecek kadar maske stokunun bulunduğunu da ifade etti.
Sağlık Bakanlığı ve Türk Eczacıları Birliği (TEB) maske dağıtımıyla ilgili yaptıkları görüşmelerin ardından dağıtımın eczaneler üzerinden yapılması konusunda uzlaşmaya vardı.
İstanbul Eczacı Odası'nın yaptığı yazılı açıklamada, 20-65 yaş aralığındaki kişilere 10 gün için kişi başı beş adet maske verileceği belirtildi.
Açıklamada, Vatandaşlarımız, Sağlık Bakanlığı tarafından cep telefonlarına gönderilecek mesajdaki kodu eczanelerimize bildirerek maske alabilecektir. Eczacılarımız, bu kodu TİTCK (Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu) tarafından İTS (İlaç Takip Sistemi) veya Reçetem Sisteminde açılacak yeni bir butona girecektir" denildi.
TEB daha önce yaptığı yazılı açıklamada, eczacıların fahiş fiyatlardan maske temin etmek zorunda kaldıklarını belirterek, maske bedelini devletin sübvanse etmesi gerektiğini vurgulamıştı.
TEB, bu süreçte "eczacıların görmezden gelinmesinin" yanı sıra maske temininde yaşanacak belirsizlikler nedeniyle sıkıntıya düşürülmelerinin de kabul edilemez olduğunu belirtmişti.
Dağıtımın nasıl yapılacağına dair düzenlemeler sürerken, üretim tarafında ise bir sıkıntı olmadığı yönünde açıklamalar geliyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank da bu hafta içinde yaptığı açıklamada, sanayide maske üretimi konusunda hiçbir sıkıntı olmadığını ifade etti.
Cerrahi maske, N95 maske, koruyucu tulum üretimi için yeterli imkanın bulunduğunu vurgulayan Varank, bu süreçte günde 25 milyon maske yapılabilecek kadar kumaşın ham madde olarak üretildiğini, günlük maske yapım kapasitesinin de 8 milyona ulaştığını bildirdi.
COVID-19 VE GERÇEKLER - Koronavirüs hakkında inanmamanız gereken hurafeler